8.BÖLÜM : EVE DÖNÜŞ

438 245 36
                                    

Eve dönme vakti yaklaşmıştı. Hava dünden daha soğuk bir hal almış, yeşilliklerin keskin kokusunu burnumuza dolduruyordu. Hafifçe esen rüzgârın uğultusu kulaklarımızda senfoni kuruyordu gitgide. Tenimize dokunan bahar damlaları kuyruklu imzalar atıyordu narince. Yüzümüzde ufak bir tebessüm ile yola çıkmıştık artık. Yolculuklarımda vazgeçemediğim cam kenarına hiç ihanet etmemiştim, edemezdim hayallerimin kıyısına. Yollar uzuyordu gittikçe, mesafelerse gözümde büyüyordu.

Öykü arka koltuklardan birine geçip biraz kestirmek isteyince bir şey diyememiştim. Sol yanım boştu, sol tarafım da öyle. Mesafelere odaklanıyorken, solumda duran kıpırtıyı hiç fark etmemiştim.

"Melisa iyi misin?"

"Ah, geldiğini fark etmemişim Anıl. Nasılsın?

"Ben iyiyim de seni pek düşünceli gördüm."

Endişeli bir yüz ifadesi ile bana bakıyordu Anıl. Aslında bir şeyim yoktu. Bir derdim de. Sadece biraz durgundum, içim de tarif edemediğim bir sıkıntı vardı ama ne?

"Bak Melisa, beni iyi günlerinde yanında olan kişilerden görme lütfen. Nasıl söylesem bilmiyorum aslında. Ama benimle birlikte kötü günlerini paylaşmanı istiyorum senden. Derdini paylaş benimle. Üzüntünü, kızgınlığını ve bir o kadar da mutluluğunu... Yürekten söylüyorum bunu, bendeki yerine asla ihanet etmem."

Korku, hüzün, güven ve umut dolu bakışlarında kaybolabilirdim. Bir erkek nasıl olur da bu kadar içten konuşabilirdi? İlk zamanlarda izlediğim tereddüt yolu Anıl'ın durağına bile uğramıyordu. Kalp atışlarım yavaşça hızlanmaya başlamıştı. Bir anda elinde duran müzik çalarına gözlerim kaymıştı.

Yüzümde oluşan hafif bir tebessüm ile Anıla bakıp:

"Çalışıyor mu?"

"Evet, dinlemek ister misin?"

"Memnuniyetle. Hangi şarkıyı dinliyoruz?"

"Sürpriz."

Kulaklığı takıp müziği açmasını bekliyordum. Kulağıma gelen müziğin sesini hatırlıyordum ama nerden? Gözlerimi kapatıp Anıl'ın omzuna başımı koymuştum. Uzun zamandır tek ihtiyacım olan şeydi bu belki de. Bir omuza yaslanmak... Sanki tek dayanağım oymuş gibi bir huzur kaplamıştı içimi. Az sonra şarkının sözleri girmişti.

Biri vardı çoktan izi kaldı kalpte
Camımın damlasında
Duruyormuş orda sanki bir düşmancasına.
Sevemez misin aşkı bağlayamaz mı?
Gönlümün bahçesine

Kanadım kırıldı bak yağmurum ol yağ yüzüme
Tükendim çok yaraları açan
Dağılmıyor içimdeki duman
Sen istersen yanalım o zaman
Gel artık yok yüreğe dokunan

Her bir notada kayboluyorduk sanki. Yağmurun güzelliği ve huzuru cümlelerimize akıyor, gözlerimizi buluşturuyordu. Yaslandığım omuz limanım olmuştu. Bende limana hasret bir gemi. Kıyısına vuruyorduk Ege'nin.

Bir tebessüm oluşmuştu yüzümde. Tatlı bir tebessüm hem de. Bilemedim neden başımı kaldırıp bakamadığımı. Cesaret edememiştim gülüşü güzel adama bakmaya. En iyisi gözlerimi kapayıp sonsuzluğa yürümekti usulca. Öyle de yaptım. Yavaş yavaş gözlerimi kapatmıştım. Sadece müziğin sesi geliyordu kulağıma. Burnuma ise huzurun kokusu. Başımın altında bir kıpırtı hissetmiştim. Yüzümü ona doğru aniden çevirince dudaklarından süzülen narin bir gülücükle karşılaştım.

"Rahatsız etmek istemedim. Sadece oturuşumu düzelttim, başını rahat yasla diye."

"Başımı ilk defa birinin omzuna koydum. Ve bana bu güveni veren ilk kişisin."

"Ben de ilk defa birinin başını yasladığı kişi oldum. Ki sen, bana güven vermedin."

"Ne? Nasıl yani? Güvenmiyor musun?"

"Hayır, bayan şaşkın. Ben senden almadım o güveni. Ben sende buldum, her bir zerrende..."

Yüzüm hafifçe kızarmış hatta yanmaya başlamıştı. Her bir kelimesi içime mutluluk olarak düşüyordu. Bu sefer çok daha ayrı bir huzurla gözlerimi kapatmıştım. Kulağımda çınlıyordu sesi. Hayır, bayan şaşkın. Ben senden almadım o güveni. Ben sende buldum, her bir zerrende. Başımı hiç ayırmamıştım limanımdan. O da izin vermemişti zaten. Kollarını dolamıştı belime. Sımsıkı sarıp sarmalıyordu öylece. Az sonra olacaklardan habersiz. İçimi bir sıkıntı kaplamıştı. Tahmin dahi edemediğim bir sızı oluştu bir anda. Gözlerimi bu kez sımsıkı kapatmıştım. Hayır Melisa. Hayır. Hiçbir şey olmayacak. Sakin ol.

Duyduğum keskin fren sesi alıkoymuştu düşlerden beni. Hep hayallerim vardı. Bir de o hayallere yakışan bir adam. Sesler gittikçe siliniyordu kulaklarımdan. Kapkaranlık bir yolculuğa girmiştik. Ne elimden tutan vardı, ne de çığlıklarıma bir yanıt bulan...

BAHAR YILIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin