Kayboluş-3-

8.6K 639 42
                                    

Selamlar canlar, bölümün devamını yazsaydım oldukça uzun bir bölüm olacaktı ve ikiye bölmeye karar verdim. bu bölümü geçiştirmek istemedim bakalım nasıl bulacaksınız?

Keyifli okumalar olsun:)))

****************

Ada çantasını yeniden kucağına çektiğinde yerinden oynayan yatağının üzerine oturup Sertaç'ın sinirinin geçmesini bekledi. Sertaç deli gibi odayı talan edip bağırırken Ada belki de ilk defa bu kadar sakindi. Delirip ortalığı kendisi talan edecekken şaşılacak derecede sakindi ve bu sakinliğin fırtına öncesi sessizlik olduğunu anlamayan gence sağlam bir kafa atmak istemesi çok mu adiceydi emin olamıyordu. Neden anlamıyordu ki Sertaç; oysa Ada, susmak, kendini dinlemek, doğruyu yanlışı ayırabildiği kadar ayırmak istiyordu ama kıvırcık genç bir türlü izin vermiyordu.

Kendiyle kalmanın neresi zarardı?

"Bitti mi?" Ada hala bir şeyleri deviren gence dişlerini sıkarak sorduğunda Sertaç nefes nefese olduğu yerde kalakaldı. Ne yaptığını Ada'nın en sevdiği resim çerçevesinin yerde paramparça yattığını gördüğünde anlayan Sertaç hala hiçbir şey yokmuş gibi çantası kucağında oturan kıza bakarken gözlerini kaçırarak başını salladı.

"Bitti" Ada gelen yanıtla dudaklarını birbirine bastırarak usul usul başını salladı ve "Ben başlayayım mı o zaman , nasıl olsa sıraya bindirdik?" diye sordu.

"Yok başlama!" Sertaç başına geleceği bildiğinden can havliyle elini sallarken "Başlayayım, başlayayım" diyen kıza bakmamak için direniyordu.

"Mesela bu çanta" derken kucağındaki çantayı hızla Sertaç'a fırlattı ve içinden dökülenleri "Bir silah, bir şarjör dolusu mermi, bir atlet, bir tayt, bir çift çorap, bir de üşütmeyeyim diye incede olsa hırka" saymaya başladı.

"Çünkü giderken bunlardan başka kendime katık edeceğim bir şey yok dimi Sertaç, sen ne düşünüyorsun bunlarla kaç gün yaşarım bi fikrin var mı hım var mı yoksa yok mu o zaman nereye gittiğimi daha açık mı anlatayım?"

"Ada... ben," parmağını dudağına bastıran Ada, Sertaç'ın savunmasını reddederken yataktan kalkarak odasının penceresine doğru yürüdü.

"O senin sinirle kırdığın çerçevenin camlarını sana takmasını da bilirim Sertaç ama bak oldukça sakinim peki neden?" Sertaç'ın gözü yerdeki camlara ve parçalara kayarken pişmanlıkla gözlerini kapattı.

"Sen benim o camın içine hapsettiğim anılarımı acımadan paramparça ettin, ben niye hatadır olmuş mantığına yatıyorum, oysa sen oradaki iki masum çocuğu kırdın kırdığın yetmiyor gibi anılarımı da ezdin. Ben o resme her baktığımda daha fazlasını görür müyüm diye düşünürken artık o küçücük ihtimalde yok oldu şimdi ne yapacağız?"

"Bir dinlesen?"

"Dinlesem ne diyeceksin Sertaç, özür mü dileyeceksin, dileme! Bu yaptığın için herhangi bir kılıf yok maalesef özür artık hiçbir kapıyı açmıyor, herkesin kırıklarını tamir edebilir belki ama benim kırıklarımı tamir etmiyor aksine daha çok dağıtıyor." Ada konuşurken küçüldükçe küçülen genç bugünün ne menem bir gün olduğunu düşünüyordu. Ada'nın gitme korkusuna ortalığı yıkarken aslında ona ne kadar zarar verdiğini görmediği için kendine en ağır cezayı vermek istiyordu. Cadısı tok bir sesle heybesindekileri dökerken tek bir kasın oynamadığı yüzüne dikkatle bakmaktan başka bir yapamıyordu.

"Ben niye şımarık bir kız değilim diye soruyorum bazen, niye olamıyorum, herkesten daha şanslıyım aslında, herkesin hayali olan eve, arabaya, paraya, çevresini saran sevgi yumağı adamlara, güce, korumalara en önemlisi de bana deli olan bir babaya, sevgi pıtırcığı ve kocasına çok aşık bir anneye sahipken neden bu nimetlerin tadını çıkaramıyorum?" kısa bir süre nefeslenen Ada dudaklarını yeniden aralarken gözü kısa bir an omuzları düşen gence takıldı.

ILGAZ'IN ADA'SI [Aşk ve İntikam serisi 2] DÜZENLENİYOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin