Ben geldimmm... Biraz uzun bir ara oldu farkındayım ama güzel olduğunu düşündüğüm bir bölüm getirdim sizlere.. Gecikme için affedin ben şımarık yazarınızı:))))
Keyifli okumalar olsun okurcanlarım:)))
***********
Yeni bir gün demek yeni yeni umutlar demekti, benim için. Evet yeni gün Ilgaz'ı getirdiği gibi yanında bir sürü sorunu da getirecekti. Peki, ben bunlara hazır mıydım? Evet hazırdım. Bu geçen 10 yılda bir çok olay yaşayıp görmüştüm. Daha da önemlisi bu yaşadıklarımın beni olduğumdan daha güçlü yapıyor olmasıydı.
Çocukluğum, gençliğim,her şeyim bir bir yıkılmıştı. Artık eski Ada'dan daha çok güçlü, kendimce çok fazla duygusuzdum. Farklı bir Ada olmuştum. Kimsenin miniği değildim mesela, artık kimsenin değildim. Umursamaz biri olup çıkmıştım. Sevdiklerim, hariç bütün erkekleri düşmanım olarak görüyordum.
O hastane koridorunda Ilgaz'ın yaşaması için dua ederken, öldüğünü söylediklerinde her şey benim için o an bitmişti. O kendi ile birlikte beni de öldürmüş, üzerime de kendi eliyle bir avuç toprak atmıştı.
Onsuz yaşadın bunca yıl, daha onsuzluğu kaldıracak gücün yine var mı deseler? Var derim. Çünkü onun sevgisinin; ölümü gibi yalan, olduğunu öğrendikten sonra benim daha bir çok şeyi kaldıracak gücüm vardı. Her ne kadar umutla uyanmış da olsam, bir yer de umutsuzluk kapıda bekliyordu. En zayıf anında yakalayabilmek için hep kapı ardından bakıyordu. Düşüncelerimi bir kenara bırakarak baş ucumdaki saate baktım. 06:30'u gösteriyordu. Her sabah bozmadığım düzenimi, burada da bozmadan devam ettirecektim anlaşılan.
Gerinerek yataktan kalkıp banyoya geçtim. Duşu ayarlayıp kabininin içine girdim. Kısa ve soğuk bir duşun ardından, dolaptan spor kıyafetlerini hazırlayıp giyindim. Koşu ayakkabılarımı da ayağıma geçirip Sertaç'a bakmak için yan odaya giriş yaptım. Hâlâ bebekler gibi uyuyordu. İki elini yanağının altına almış ağzı yarım açık, uzayan saçları anlına dökülmüş görüntüsüyle uyandığı şeytanlığından eser yoktu. Oldukça masumdu. Uyandırmamaya gayret gösterip odadan çıkıp otelin sahiline indim.
Güneş daha yeni yeni doğmaya başlamış, deniz çarşaf gibi dümdüzdü. Sahil boyu aralıksız koşup hesaplamalar yapmıştım. Otele yaklaştığım zaman arkamda tam enseme vuran bir nefes hissedince gardımı alıp savunmaya geçtim. Belime sarılan kollarla birlikte çam ağacının o güzel kokusu burnuma dolunca Sertaç olduğunu anladım.
"Hımm beni niye uyandırmadın cadım?"
"Cadın siksin belanı! Yapma diyorum şunu her seferinde!" ben tepinmeye devam ederken o gülüyordu. "Sen böyle hırçınlaşınca daha çekilir oluyorsun. Aklındaki tilkiler seni yavaşlatıyor. Benim geldiğimi bile duymadın. Şimdi söyle bakalım neden uyandırmadın?"
"Çok sağ ol be koçum, sen böyle beni aydınlatınca ne iyi oldu. Artık tilkilere bazı zamanlarda izin veririm." Homurdanırken bir yandan çevreme bakınıyordum. " Neden uyandırmadım dur bi düşünelim. Sanırım cevabı biliyorum. Yaz ayındayız ama sen derin bir kış uykusundaymış gibi uyuyordun. O yüzden de kıyamadım." Bir süre nefeslenip gözlerimi Sertaç'a çevirdim. "Nasıl olsa çocuklar çevrede." Derken elimle çocukları göstereceğim vakit öylece kalakaldım.
Gözlerindeki yorgunluk hiçte düşündüğüm gibi olmadığını bağırıyordu. Sabaha kadar uykusuz kalan gözleri şiş, göz altlarını saran koyu halkalar ise bana göz kırpıyordu. Kaç yıldır böyleydik biz artık sayamıyordum. Bir zamandan sonra yitip giden zaman kavramımız bize giderken oldukça bonkör davranmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/41742662-288-k24158.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ILGAZ'IN ADA'SI [Aşk ve İntikam serisi 2] DÜZENLENİYOR
Action"Aşkını karanlığına hapsedip, aydınlığa ulaşmaya çalışırken kendini tamamen zifirinde kaybeden, kayıp âşıkların hikâyesidir...." Karadul ve Zifir'in hikayesini okumaya, Ilgaz'ın Ada'sında yaşamaya hazır mısınız? Telif hakları Kültür Bakanlığı tarafı...