Döneceksin

1.2K 155 15
                                    

Başlamışken durmayayım dedim:)

Keyifle mutlulukla okunsun:)

Sevgiyle kalın...

 ***

Ilgaz’dan

Ada'nın karadul olduğuna inanmamıştım. Şüphelerim yok değildi, elbette vardı ama inanmak istemiyordum. Çağatay'ı toplantı sonrası sıkıştırdığımda, bana kanıtlayabileceğini ama sonrasında onu korumam için söz istemişti. İstediği sözü tabii ki de vermemiştim. Bir tehdit de benden yiyince ispat etmeye mecbur kalmıştı. Balkonda olacakları görmek isterken, arkamdan yanaşıp "izle!" demişti. Ne yaptığını bilmiyordum. Ama Ada'nın bulunduğum bloğa koşması ve durup arkamdaki adamı indirmesi saniyeler almıştı. Ben şoku üzerimden atıp odaya geri girince koltuğa yayılmış, sırıtarak bana bakan Çağatay'ın boğazına yapışıp odadan atmıştım.

Benim için bu bir kanıt değildi. Ada zaten uzun yıllardır silah eğitimi alıyordu. Tamamen tesadüf olmalıydı. Yine de parçaları birleştirmeyi ihmal etmiyordum. Karadul... Sadece bir kez karanlıkta gözlerini görmüştüm. Karanlıkta ay ışığı gibi parlayan mavi gözlerini...

Olamazdı... Olmamalıydı. Benim sevdiğim bir canavar değildi. Karadulun bir canavardan farksız olduğunu biliyordum. İki kez hayatımı kurtarmış da olsa, karadul bana göre kurulmuş bir robottan farksızdı. Sadece öldürmeye, programlanmış bir robot.

Hırsla odadan çıkıp Ada’yı nerede bulacağımı düşündüm. Çevredeki adamlardan birkaçı sorularımı duymazlıktan gelirken, Alp nerede olduklarını ve gizli geçidi göstermişti. Kazan dairesine girince gerçek yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Şu ana kadar onu incitmekten kaçınan ben, canının yanacak olmasını bile düşünmemiştim. Sadece cevap istiyordum. Evet ya da hayır!.. Basit bir cevap.

O ne yaptı peki, benim tahammül sınırımı aştı! Beni alçalttığı kadar alçaldı gözümde. Bu saatten sonra burada kalıp savaş vereceğim, bir yüreğin olmadığını gözüme soktu.

Onu arkamda bırakıp kapıya yürüdüm. Bitmişti... Ona da dediğim gibi. Uğrunda savaşacak ne bir kalp, ne de bir aşk kalmıştı.

***

Ada odasının kapısını açıp içeri girerken, ben elimdeki valizi Alp'e verip odanın kapısını kapattım. Bu kapıdan çıkarsam eğer dönüşüm olmayacaktı. Beni böyle ezen bir kadını belki affetmeyecektim ama sevgisi hep yüreğimde olacaktı. Ben ondan ve âşkımdan vazgeçersem işte o zaman her şey koca bir yalan olacaktı. Gidişim ondan vazgeçtiğim için değildi, canını yakmamak ve bana yaptığıyla yüzleşmesi içindi. Ağır ağır koridorda ilerlerken, asansörün kapısını benim için tutan Alp'e bakıp içeri girdim.

Lobiye inince, kapını girişinde Alaz'ın tartıştığı kadına baktım. Bu sabahki kadındı. Alaz'ın kurduğu cümleyle bu sinirimin üzerine sesli bir kahkaha attım.

"Ne o güzelim, oradan bakınca değnekçiye mi benziyorum?" karşısındaki kadının yüzünün anbean renk değiştirmesini keyifle izlemiştim. Bu kadını hatırlıyordum. Ada'nın arkadaşı Aybüke idi.

"Cık... Yalı kazığına benziyorsun güzelim!" dudaklarımı ısırarak ikilinin atışmasını izlemeye başlayınca Alaz'ın bu kadar sabırlı olması beni şaşırtmıştı. Hiçbir vakit bu kadar sakin olmamıştı. Oysaki tahammülü kalmadığı zaman karşısında bir kadın olduğu bile aklına gelmezdi.

"Hım... Güzel, o zaman bu yalı kazığının lolipopunu denemek istersin belki?"

"Seni… Seni..! Muşmula suratlı hayvan. Seni eşek tepmiş suratlı maymun!” bir anda Aybüke'yi kapıya yaslayıp, dudaklarına yapışınca Alaz'ın göğsünü yumruklayan elleri boynuna dolanmıştı. Alaz'ın elleri rahat durmayıp kalçalarına yol alınca ben başımı salladım. İstediğini alana kadar durmazdı ve bunu arkasından gelecek olanı biliyordum. Yavaşça Aybüke'den uzaklaşıp önüne düşen saç tutamını kulağının arkasına itti. Sonra Kendini ona bastırırken bir anda yüzüne inen tokatla başı yana düştü ve koşarak uzaklaşan kadının arkasından sırıtarak baktı.

ILGAZ'IN ADA'SI [Aşk ve İntikam serisi 2] DÜZENLENİYOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin