Aylin;
Yatağımda gerinerek uyandım. Saate baktım sabah 06.30'du. Yarım saat erken bile kalkmışım. Derslerimiz 08.30'da başlıyor.
Yaz tatilime dün veda ettim. Sıkı bir ders yılı beni bekliyor. Sınıfın,hatta okulun en çalışkan öğrencisi olduğum için arkadaşlarım çoğu zaman benimle dalga geçer. O yüzden Ece dışında pek bir arkadaşım olduğu söylenemez. Aslında arkadaştan da öte kardeşim gibidir o.
Neyse bu sene son senemiz ve çok sıkı çalışmamız gerekiyor. Şu anda tek hayalim iyi bir ünüversite kazanmak. Hem kendim için, hem de yıllar öncesinde kaybettiğim babama verdiğim söz için.
Babamı ben daha birinci sınıfa giderken bir iş kazası yüzünden kaybetmiştim. Babam öldükten sonra, annem başka biriyle evlendi. Sırf ben biraz daha iyi bir yaşam süreyim diye. Ama olmadı. Şu anki durumumuz eskisinden daha kötü.
Annem çalışmaya gidiyor ve üvey babam olacak o şerefsiz de evde yan gelip yatıyor. Ne zaman okuldan eve gelsem bana dokunmaya çalışıyor. Ben de direk odama kaçıp, kapıyı kilitliyorum. Annem gelene kadar da çıkmıyorum.
Bu olanları anneme anlatmayı düşündüm. Ama onun ne kadar çok üzüleceğini bildiğim için bir şey söyleyemedim. Umarım bu senenin sonunda iyi bir ünüversite tuttururum da annemi de alıp buradan giderim..
Daha fazla düşünmemeye karar verip yatağımdan kalkıp banyoya doğru ilerledim. Elimi,yüzümü yıkayıp aynadaki yansımama baktım. Ece bana her zaman çok güzel olduğumu söylerdi. Ama ben kendimi o kadar da beğenmiyorum. Neyse bu düşünceleri bir kenara atıp odama geri döndüm.
Eski, çift kapaklı gardrobumun kapağını açıp içinden okul formamı çıkardım. Hemen üstümü giyinmeye başladım.Sonra da saçlarımı taradım. Tam örecekken bu düşüncemden vazgeçtim. Bütün okul hayatım boyunca düzenli bir şekilde ördüğüm saçlarımı bugün açık bırakma kararı aldım. Zaten saçlarım kendiliğinden dalgalıydı. Aynaya baktığımda mavi gözlerimin önüne bir saç tutamı düştü. Hemen kulağımın arkasına ittim. Karamel rengindeki saçlarım, beyaz tenim ve mavi gözlerimle çok güzel bir uyum içindeydi.
Daha fazla aynaya bakmaktan vazgeçip okul çantamı alıp evden çıktım. Saate batığımda 07.20'di. Otobüs 07.30'da geliyordu. 10 dk içinde durağa yetişmem gerekiyordu. Daha fazla oyalanmayıp koşmaya başladım. Durağa geldiğimde bir, iki dk kalmıştı. Biraz dinlendikten sonra otobüs gelmişti zaten. Hemen otobüse binip boş bir koltuğa oturdum ve yolu izlemeye başladım....
Nihayet otobüs ineceğim durağa geldiğinde hemen indim ve okula doğru yürümeye başladım. Okulun bahçesine geldiğimde saat 08.15'di. Okul müdürümüz 15dk konuşma yaptıktan sonra herkes sınıflara dağıldı.
Ece ile birlikte sınıfa doğru ilerlerken bir yandan da sohbet ediyorduk. Sınıftan içeri girdiğimizde şöyle bi gözden geçirdik. Ve en sonunda arkadaki sıralar hariç hepsinin dolu olduğu kanısına vardık. Biz de cam tarafındaki en arka sıraya doğru ilerledik. Biz oturduktan hemen sonra sınıfın kapısı açıldı. Geçen seneki edebiyat öğretmenimiz, İlyas hoca gelmişti. 40 yaşlarına yakın bir hocaydı.Herkes anında ayağa kalktı. Çünkü İlyas hoca sinirli olduğu zamanlarda çok sert olabiliyordu. Bize selam verdikten sonra oturmamızı söyledi ve konuşmaya başladı;
-Evet çocuklar,yeni ve son seneniz başlıyor. Bu sene diğerlerine göre daha çok çalışmanız gerekecek. Şimdiden hepinize başarılar diliyorum. Ve yeni ders programınızı yazması için bir öğrenci bekliyorum."
dediğinde bir kaç kişi el kaldırdı. Sonunda hocamız birini seçtiğinde, seçtiği kişi tahtaya kalkıp ders programını yazmaya başladı. Ben de bu sırada defterime geçiriyordum. Hocamız;
-Çocuklar bu sene yeni hocalarınız gelecek.Onları bu okuldan soğutmamanızı umuyorum.Onlara karşı saygılı olacağınızdan şüphem yok"
dedi. Ders programını yazma işlemini bitirdiğimizde İlyas hoca sınıftan çıktı. Herkes birbirine 3 ay boyunca yaptıklarını anlatmaya başladı. Biz de Ece ile en arka sırada oturmuş dertleşiyorduk.
Ders bittiğinde biraz bahçede dolandık. Sonraki derse bakmak için sınıfa çıktık. Bir sonraki ders beden eğitimiydi. Beden dersi hocamız değişmişti. Acaba nasıl birisiydi yeni gelen hoca. Bu düşünceleri boşverip yerimize oturduk. O sırada ders zili çalmıştı. Herkes sınıfa girip yerlerine oturmuştu.
Biz kendi aramızda konuşurken kapı açıldı. Herkes bir anda sus pus oldu. Biz kapıya boş gözlerle bakarken içeriye üzerinde siyah bir t-shört, altında siyah bir eşofman olan kahverengi saçlı, beyaz tenli, yeşil gözlü ve kaslı olan birisi girdi.
Herkes (özellikle bütün kızlar) kapıya pür dikkat bakarken o tahtaya geçip ismini yazdı daha sonra bize dönüp;
-Merhaba gençler. Ben Yiğit Dağhan. Bu öğretmenlik de ilk senem. Daha yeni mezun oldum ve buraya atandım. Vee şimdi de herkesin kendisini tanıtmasını istiyorum"
dedi.
***
Merhaba arkadaşlar.Bu benim ilk hikayem.Nasıl olduğuna siz karar vereceksiniz.Umarım beğenirsiniz.
Lütfen beğeni ve yorumlarınızı eksik tutmayın.
Seviliyosunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM
Novela JuvenilHayat bazen çok acımasız olabiliyor.Ama bir anda karşınıza öyle birisini çıkarıyor ki bütün hayatınız değişiyor. Peki bu kişinin hem karanlık bir mafya hem de sizin öğretmeniniz olması acaba nasıl sonuçlara yol açacak. Hadi bunu hep beraber görelim...