Ben hem şok olmuş hem de donmuş bir ifadeyle onu izliyordum.Ne saçmaladığını beynim bir türlü kavrayamıyordu.Bedenim bir anda baştan aşağı sinirle kasıldı.Ellerimi yumruk yaptığımı avucuma batan tırnaklarımdan anladım. "Ne dedin sen?" dedim.Oda sırıtmaya devam ederek "sevgilimsin dedim.Galiba çok hoşuna gitti?" dedi.Aa yeter ama ne saçmaladığının farkında mı bu çocuk.O an dayanamadım ve bağırdım. "Ne saçmalıyorsun sen be.Ben senin sevgilin falan değilim!" dediğimde suratındaki sırıtma sanki ölümcül bir ifadeye dönüştü. Daha fazla kolumu sıktı ve istem dışı ağzımdan ufak bir inilti çıktı. "Sevgilimsin o kadar " dedi tekrardan. Daha sonra sınıfta olduğunu dahi unuttuğum Yiğit hoca benim ağladığımı fark edince şu ana kadar koruduğu sakinliğini bozdu ve "eğer şimdi müdürün yanına gitmek istemiyorsan hemen Aylin'i bırak ve git!" dedi bağırarak. Mert önce Yiğit hocaya, baktı sonra bana döndü ve "bu iş burda bitmedi. Tekrar görüşücez" dedi ve kolumu bırakıp hızla sınıftan çıktıp gitti. Daha fazla dayanamadım ve ağlamam şiddetlendi. O anda iki güçlü kol benim zayıf bedenime sarıldı. "Şşt tamam sakin ol" dedi Yiğit hoca. Onun o kendine has kokusu o kadar sakinleştiriciydiki. Aynı anda hem saçlarımı okşuyor hem de bana sakin olmamı söylüyordu. Bir anda beni omuzlarımdan tutup bedeninden ayırdı ve " bundan sonra sana bulaşırsa gelip bana söyleyeceksin, tamam mı?" dedi. Henüz tam kendime gelemediğim için sadece başımı aşağı yukarı salladım. Yiğit hoca arkama baktı " Ece, sen Aylin'le kal" dedi. Ece de " zaten öldürseler de gitmem" dedi. Yiğit hoca sınıftan çıkarken dönüp tekrardan yüzüme baktı ve hafif gülümsedi. Bu gülümseme o kadar samimi ve sıcaktı ki. Bende gülümsemeden edemedim. Sonra da arkasını dönüp gitti. Ece beni kolumdan tutup sıramıza oturttu. "Neden durduk yerde gelip de böyle saçmaladı ki?" dedi. Bende "b-bilmiyorum" dedim. Hala kendime gelememiştim ve bu yüzden de kekeliyordum. "Tamam sakın ol. Eminim öylesine söylemiştir" dedi. Bende "umarım" diyebildim sadece. Okul çıkışına kadar da tam olarak kendime gelememiştim. Ec ile vedalaşıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Durağa vardıktan sonra biraz bekledim. Otobüsüm geldiğinde direk bindim. İneceğim durağa geldiğinde otobüsten indim ve eve doğru yürümeye başladım. Evin önüne geldiğimde anahtarımı çıkarttım ve derin bi nefes aldım. Anahtarı yavaşça deliğe sokup çevirdim. Çünkü o adamla konuşmak istemiyordum. Yavaşça kapıyı açtığımda hemen içeri girdim ve kapıyı kapattım. Salona şöyle bir göz attığımda evde kimsenin olmadığını anladım. Tam odama gidecekken telefonum çaldı. Çantamdan çıkarıp baktığımda 'ANNEM' yazısını gördüm ve hemen açtım. "Alo, anneciğim" karşı taraf "benim" dedi. Ama bu annemin değil üvey babamın sesiydi. "Annem nerde? Neden telefonu sende!" dedim. Birşeyler ters gidiyordu belli. Üvey babam biraz sessiz kaldı daha sonra da konuşmaya başladı. "Annen trafik kazası geçirmiş. Bi araba çarpmış" dedi ve durdu. "Annem nasıl, o iyi değil mi? Bişeyi yok değilmi? Konuşsana be adama" diye bağırmaya başladım. Allah' ım ne olur anneme bişey olmamış olsun diye içimden dua ederken karşı taraftan duyduğum iki kelimeyle bütün dünyam başıma yıkıldı "ANNEN ÖLDÜ!" Ne! "Yalan söylüyorsun. Annem ölmedi, ölemez" diye bağırıyordum. "Hastaneye gel kendin gör" dedi. "Hangi hastane hemen söyle!" diye bağırdım tekrardan. Adresi söyledi ve kapattı. Allah'ım hayır annem ölmemiş olsun ne olur. Hastaneye geldiğimde direk danışmaya gittim. "Selma Doğan" dedim. Danışmadaki kadın önce bilgisayarın ekranına daha sonra da bana baktı ve "siz nesi oluyorsunuz?" deyince "kızıyım" dedim. Bir yandan ağlıyor bir yandan da kadının vereceği cevabı bekliyordum. Kadın kafasını tekrardan bana çevirdi ve "en alt katta, morg' da" dedi. Hem hıçkırarak ağlıyordum hem de morg'a doğru koşuyordum. En alt kata geldiğimde üvey babamı gördüm. Morg görevlisi geldi ve kapıyı açtı. Annem, işte orada, cansız bedeni orda. Hemen yanına gittim. Elini tutup defalarca öptüm. Artık o benim yanımda değildi. Beni bu hayatta yanlız bırakmıştı. Bunları düşündükçe ağlamam daha da şiddetlendi. Artık bedenimi taşıyacak gücü kendimde bulamıyordum. Son defa annemin o solgun yüzüne baktım. Gerisi karanlık.....
ARKADAŞLAR BILIYORUM ÇOK BEKLETTİM AMA Bİ TÜRLÜ YAZMAYA FIRSATIM OLMADI.LÜTFEN BENİ MAZUR GÖRÜN. SİZİ ÇOK SEVIYORUM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM
Teen FictionHayat bazen çok acımasız olabiliyor.Ama bir anda karşınıza öyle birisini çıkarıyor ki bütün hayatınız değişiyor. Peki bu kişinin hem karanlık bir mafya hem de sizin öğretmeniniz olması acaba nasıl sonuçlara yol açacak. Hadi bunu hep beraber görelim...