Gözlerimi yavaşça araladım. Biraz etrafa bakındığımda hastane odasında olduğumu anladım. Sonra neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Annem, biricik annemin cansız bedeninin yanındaydım. Gerisi karanlık. Ben bunları düşünürken odaya doktor girdi. Arkasından da üvey babam. Doktor bana baktı ve konuşmaya başladı "korkulacak bişey yok. Sadece aşırı üzüntüden dolayı kaynaklanan bir bayılma. Taburcu olabilirsiniz, geçmiş olsun" dedi ve odadan çıktı. Yattığım yerden doğruldum ve ayağa kalktım. Daha sonra da taburcu işlemlerini halledip hastaneden çıktık. Eve geldiğimiz de direk odama gittim ve kapımı kilitleyip yatağıma sırt üstü uzanıp ağlamaya başladım. Hala annemin öldüğüne inanmak istemiyordum. Beni bu hayatta yanlız bıraktığına inanmak istemiyordum. Ama ne kadar kabullenmek istemesem de annem ölmüştü. Bu düşünceyle daha fazla ağlamaya başladım. En sonunda göz kapaklarım bu yorgunluğa dayanamadı ve usulca kapandı..
Gözlerimi yavaşça araladım ve saate baktım. 10.30 'du.
Bi anda dün yaşadıklarım aklıma geldi. Gözlerim tekrardan yanmaya başladığında yatağımdan usulca kalktım. Odamdan çıkıp banyoya girdim. Elimi, yüzümü yıkadıktan sonra çıktım. Salona doğru ilerledim. Üvey babam koltukta oturmuş bana bakıyordu. "Cenaze işlemlerini hallettim. Şimdi de toprağa verilecek. Geleceksen gel" dedi. "Tamam" diyip odama gittim. Hemen bir kot pantolon ve t-şört giydim. Çantamı da alıp salona geri döndüm ve "ben hazırım" dedim. Evden çıkıp hastaneye gittik. İşlemleri hallettikten sonra da annemi toprağa verdik. Annem artık burda tek başına kalacaktı. Eve geldiğimizde üvey babama döndüm. Artık burda kalmaması gerekiyordu. "Sen gitmeyecek misin? Artık burada kalmassın" dedim. "Bak valizim hazır. Ama sana bir teklifim var. Eğer kabul edersen seninle evlenirim. Hem sen tek başına yaşayamassın" dedi. İşte o an bütün öfkem bedenimde toplandı. Hemen onun odasına gittim ve valizini de alıp çıktım. "Hemen bu evi terket. Nasıl yaşayıp yaşamayacağım sana kalmadı" dedim bağırarak. "Aman be seni düşünende kabahat. Ne halin varsa gör" dedi ve valizi de alıp gitti. Artık tek başıma kalmıştım. Hem bir iş bulup çalışmam hem de okulumu aksatmamam gerekiyordu. Hemen çantamı da alıp evden çıktım. İş aramaya başladım. Ama sonradan hatırladım önce müdüre gidip durumu anlatmam gerekiyordu. Otobüs durağına gittim. Otobüsüm geldiğinde hemen bindim. İneceğim durağa geldiğinde indim ve okula gittim. Henüz çıkış zili çalmamıştı. Müdürün odasına gittim. Kapıyı çaldım ve içeri girdim. Bütün olan biteni anlattım. Allah' tan müdürümüz anlayışlı birisi. Okuldan çıkacağım sırada zil çaldı. Okul da dağılmaya başladı. Bende Ece' yi beklemeye başladım. O sırada Yiğit hoca kapıdan bir bayanla çıktı ama bu öğretmenlerden biri değildi. Yiğit hocanın arabasına bindiler ve gittiler. Bende öylece bakakaldım. O kadının kim olduğunu çözemediğim bir şekilde merak ediyordum. Ben kendi kendime düşünürken birisinin koluma dokunmasıyla irkildim. Kafamı çevirip baktığımda bu kişinin Ece olduğunu gördüm. "Aylin! Ne oldu sana, neden bugün okula gelmedin?" diye telaşla sordu. Kardeşim ya ne kadar da merak etmiş. Onu daha fazla merakta bırakmamak adına ben de ona olan biten herşeyi anlattım. Ece anlattıklarımdan sonra direk bana sarıldı. Bir yandan ben bir yandan da Ece ağlıyordu. "Canım benim, başın sağolsun" dedi. Biraz durdu, sonra da "peki bundan sonra ne yapacaksın?" diye sordu. "Şimdi iş arıycam. Zaten üvey babamı da gönderdim. Anlayacağın bundan sonra tekim" dedim. "Tek değilsin. İstediğin zaman yanına gelirim. Sen de bana gelirsin. Tamam mı?" dedi. Evet Ece' nin de ailesi yoktu. O da uzun zamandır hem çalışıyor hem de okuyordu. Ece' ye gülümsedim ve "tamam" dedim. Sonra da vedalaşıp ayrıldık. Okula 10dk'lık mesafede olan bi cafe de iş ilanı gördüm. Hemen cafe ye girdim. Tezgahın arkasında, benim yaşlarımda bi çocuk vardı. Onun yanına doğru ilerledim ve "merhaba ben iş ilanı için gelmiştim" dedim. O da sıcacık bir gülümsemeyle karşılık verip "pekâla, ben patronu çağırayım" dedi içeri gitti. Birkaç dakika sonra yanında 40-45 yaşlarında bir adamla döndü. "Merhaba ben Cihan. İş ilanı için gelmişsiniz. Şartları konuşabiliriz" dedi. Çok güler yüzlü bir abiydi. Ben ona okulumun olduğundan bahsettim. O da "desene iki tane öğrencimiz olacak. Eğer kabul edersen Hakan'la aynı çalışma saati uygulanacak. Ücretler de haftalık olarak veriliyor. Ee ne diyorsun peki?" dedi. Hemen "eveeett" dedim. "Peki ne zaman başlicam?" diye de ekledim. Cihan abi de "eğer uygunsan hemen şimdi başlayabilirsin" dedi. "Tabiki de uygunum" dedim. O da "e o zaman hadi iş başına" dedi gülümseyerek. Hemen tezgahın arkasına geçtim. Önce Hakan' la tanıştık. Kısa sürede iyi bir dostluk oluşturmuştuk. Gelen müşterilerle ilgileniyor, siparişlerini alıyor ve servis yapıyordum. Şimdilik gayet iyi gidiyordu. Taaki kapıdan Yiğit hoca ve bugün yanında gördüğüm o kadın girene kadar.....
Arkadaşlar bölüm biraz geç geldi biliyorum. Çokk özür diliyorum sizi beklettiğim için. Hepinizi çok seviyorum. Vote ve Yorumları unutmayın lütfen. SEVİLİYOSUNUZ....
![](https://img.wattpad.com/cover/49368816-288-k112864.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM
Roman pour AdolescentsHayat bazen çok acımasız olabiliyor.Ama bir anda karşınıza öyle birisini çıkarıyor ki bütün hayatınız değişiyor. Peki bu kişinin hem karanlık bir mafya hem de sizin öğretmeniniz olması acaba nasıl sonuçlara yol açacak. Hadi bunu hep beraber görelim...