13.BÖLÜM ESİR

65 8 0
                                    

Yine bir facia , yine yüzlerce ölü ve yine suçlu kimse... Sabır ve umutlu günler dileme zamanı... Ölenlerin ailelerine dayanma gücü diliyorum...Bu günlerin geçmesi ve gökyüzüne kansız bakabilmek umudu ile... İyi okumalar...

Hatırlayarak yaşamak boynumuzun borcu ama öldürdük unutmasak...
Yiğit'in de unutmaya ihtiyacı vardı. Morfin sulfatlar iyi gelmişti her zaman olduğu gibi... Ama bitmeyen ,tükenmeyen şey acıydı...
Babasının sallanan koltuğunda, elinde sonuna gelinmiş bir şişe viski ve diğer elinde yanından hiç ayırmadığı o resim... Hem içiyor hem ağlıyordu Yiğit...

" ...Özür dilerim Melek... Ne olur affet beni birtanem... Koruyamadım seni bebeğim... Affet beni Melek..."

Gözlerini açamasada Dalya da uyanmış ve Yiğit'in yalvarışlarını duyuyordu. Onu öldürmek isteyen çocuğa şimdi acıyordu. Yiğit'in de ağlıyor olması, o sert görünüşün altındaki bu acı çeken küçük çocuk Dalya 'yı üzmüştü. Gözlerini açabilse, kaldıra bilse o kolları şu an Yiğit'e sarılıp hiç bir şey düşünmeden onu teselli ederdi...

Dalya gözleri kapalı bir şekilde Yiğit'i dinledi, dinledi ve dinledi... Yiğit ise tüm kederini dışa vurarak ağladı , içti ve içti... Yeniden ölmek istemişti bu evde. O nedenle hem morfinlerini içti hem viskisini... Ama diğer denemelerin de olduğu gibi yine becerememişti. Hayat bir türlü bırakmamıştı yakasını... Başka bir şişe viskinin de sonunu gördükten sonra zar zor ayağa kalktı Yiğit. Sendeleye sendeleye Dalya' nın yanına gitti. Yavaş hareketlerle Dalya 'yı biraz itekledi ve Yiğit 'de Dalya 'nın yanına kıvrılıp yattı.

Dalya gözlerini açmaya zorladı... Peki ya gözlerini açınca ne yapacaktı? Onu öldürmeye çalışan bu kaçığa bağırıp çağırmalı mı? Yoksa az önceki o küçük masum çocuğa kollarını dolayıp herşeyin geçeceğini mi söylemeliydi? Dalya gözlerini açmayı çok denedi ama beceremedi. O nedenle yapılması gereken tek şeyi yaptı; Yiğit 'in alkol kokan nefesini içine çekmek ve aynı zamanda onun düzene giren nefesini dinleyerek uyumak...
İşte Dalya tam olarak bunu yaptı...

#

Kimisi huzurla uyurken, Betül huzursuz bir bekleyiş içinde idi. Dalya hala ortalıkta yoktu... Ne aramıştı gün boyunca, ne de nereye gittiğini söylemişti... Annesi eve gelmeden gelse iyi ederdi...

Ne mesajlarına cevap veriyor , ne de aramalarını yanıtlıyordu... Betül Dolunay 'ı aradı çaresizce.

"Dolu ablam sizde mi?"

Betül'ün sesindeki endişe elle tutulur cinstendi.

"Hayır... Ne oldu ki ?"

"Dalya sabahtan beri yok. Ve ben çok korkuyorum!"

"Hey ,hey, hey... Önce bir sakin ol. Dalya bu çıkar bir yerden. Yani korkma be kızım. Buğlem'i ara bir belki o biliyordur..."

"Şey tamam. Haber veririm..."

Betül Buğlem 'i aramadan önce Dalya 'yı bir kez daha aradı ve bir de mesaj attı...

Buğlem 'in de bir şey bilmediğini öğrenen Betül son çare Gece'yi aradı...

"Gece ablam ortalarda yok... Çok korkuyorum..."

"Betül sakin ol . Dalya benim yanımda... Şey o ... Ya bunları yüz yüze konuşuruz... Annen sorarsa Gece hasta ,abileri evde yok ve Dolunay ile Dalya bizde kalıyor... Dolunay ile konuşurum gelir bize okey..."

" Ciddi misin sen..? Neden açmıyor telefonu mu peki? Hem neden sizde bir şey mi oldu ki?"

"Betül sonra konuşuruz... Şimdi senle konuştuğumu duyarsa gider ve bu kez hiç haber alamayız..."

SİYAHA İNAT[beklemede]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin