16. Bölüm-Mavi

25 2 0
                                    


Yiğit Dalya'nın yarı çıplak bedenini kendine iyice çekti. Sanki anlatacağı şey Dalya'ya da zarar verebilirmiş gibi kolları ile onu iyice sardı. Yarı sarhoş olan Dalya hiç tepki vermedi. Kendini saran kolların içine iyice yerleşti. Gerçekten arzuladığı dudaklardan dökülecek kelimeleri merakla beklemeye koyuldu.
   Yiğit babasının yaptıkları aklına geldikçe çılgın bir öfke ile sarsılıyor intikam alacağı günü bekliyordu. Kötülükleri gördükçe hayatta iyi olarak kalınamayacağını kabul ediyordu. Yiğit'in kalbinde sevgiden eser kalmamış onun yerini kin, nefret ve tiksinti doldurmuştu. Adaleti, insanlığı, dostluğu, kısacası herşeyi görmüş, bunların birer hayal olduğunu acı deneyimlerle öğrenmişti...
"Ben" dedi Yiğit...
" Ben, annemi kaybettiğimde tam 10 yaşındaydım... Annemin ölümünü izledim ben.  9 yaşında anne ve babamın muhteşem aşklarını dinliyordum ben babamdan ve ardından o aşkı anlatan adam babam değilmiş gibi annemi nasıl öldürdüğünü izletti kardeşimle bana...
Bir gün eve girdiğimde annemle babam çok kavga ediyordu. Annem babama lanet okuyordu. Ondan nefret ettiğini ve artık yaptığı pislikleri polise anlatacağını haykırıp duruyordu. Annemin Tanrıçamın neden bahsettiğini anlamaya çalışırken babam bir an durdu ve o uğursuz gülümsemesiyle anneme güldü. Daha ne olduğunu anlamadan onu kolundan tutup koltuğun üstüne fırlattı. Ve anneme vurmaya başladı. Ardından sürekli arka cebinde duran bıçağını çıkardı onu oracıkta kesecek sandım koşarak babamın üstüne atladım. Hem yalvarıyor hemde var gücümle babamı yumrukluyordum. 'Lütfen baba lütfen annemi bırak, ne istersen yaparım , lütfen annemi öldürme...' Ben yalvarırken annemde yalvarıyordu. Göz yaşlarımız birbirine giriyordu. Annem  'Yiğit çık buradan oğlum, ne olur ne yapacaksan onların yanında yapma... ' diye haykırıyordu. Babam insafa gelmişti sanki bir an durdu ve benim başımı okşadı. 'Sakin ol evlat onu öldürmeyeceğim. Şimdi kardeşini de al ve bahçeye çık.'  Dedi masanın altında hıçkırarak ağlamakta olan Melek'i işaret ederek. Ona inanmıştım. Ayağa kalktım Melek'i kucakladım ve bahçeye çıktık. Babama güveniyordum. Ama merakıma engel olamadım ve cama tırmandım içeriyi izlemeye başladım. Annem ağlıyor,babam anneme bağırıp duruyordu. Sonra babam annemin kafasını tuttu, zorla... Ağzını açtı ve hiç gözlerini kırpmadan annemin dilini kesti. Bunu gördüğüm an kendimi içeri attım ama iş işten geçmişti bile. Annem acı içinde kıvranıyor, babam kendi kendine birşeyler mırıldanıp duruyor , bense ne yapacağımı bilmiyordum. Annem üç ay sonra yarasından enfeksiyon kaptı ve öldü... Hiç bir şey yapamadım..."

   Yiğit hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Dalya duydukları karşısında ne yapacağını bilmeden Yiğit'e sarıldı. Yiğit anlatmaya devam etti.
"Annemin ölümü  Meleğimi çok etkilemişti. Ne konuşuyor ne yiyor ne içiyordu. Sadece yatağında öylece günleri geçiriyordu. Çoğu gece uykusundan çığlıklar içinde uyanıyordu... Annemin ölümünden çok geçmeden babam olacak herif bizi çocuk esirgemeye verdi. Haftada bir bizi ziyaret edip ayda bir eve götürme hakkı vardı. Sanırım o olayı yanlış anlamış ayda bir ziyarete gelip -onda da bizi tehdit edip gidiyordu- yılda bir yada iki kez eve götürüyordu. Yurda gittiğimizde ben 11 , Melek 10 yaşındaydı. Günler babamdan nefret ederek geçiyordu ve birde Meleğime bakarak. Artık onun için yaşıyordum... Bir gün eve gittik ve yurda döndüğümüzde Melek'te bir haller vardı o annem öldüğünde olduğu gibi yine kimseyle konuşmuyor , birşeyler yiyip içmiyor , öylece yatıyordu. 15 yaşındaydı. 2 ay sonra doğum günü vardı. İki ay öylece geçti. Ben Meleğime ne olduğunu ararken...  Ve iki ay sonra Melek doğum günü sabahı tuvalette ölü bulundu. Otopsiye gitti. Revirden aldığı ilaçları içmişti ve bileklerini keserek veda bile etmeden bana öylece terk etmişti bu dünyayı. Ama otopsiden bizi şoka sokacak bir sonuçta gelmişti. Melek hamileydi. Ne yapacaktım ben. Bu nasıl birşeydi. Ben kafayı yemek üzereyken yani tam bir hafta sonra Meleğimin yazdığı bir mektup bulduk. Yatağının altına koymuş... Bana yazmış...
-Canım abim,
Biliyorum bana çok kızgınsın ama daha fazla bekleyemezdim. Annemi de  çok özledim zaten. Abim bana kızma ama dayı olacaktın ve ben anne ve bizim bir kardeşimiz olacaktı. Abi söylesene bu karnımda benle beraber ölen kardeşin yada yeğenin bana ne diyecekti annemi, ablamı..? Abim babamıza müjdeli haberi sen ver yeniden baba olacak ve tabi dede! Abi kafayı yemek üzereyim. Yalvarırım beni affet. Seni çok seviyorum sen olmasan toparlanamazdım. Annem senle gurur duyuyordur... Kendine iyi bak. Ve abi benim için yaşamaya bak.-

SİYAHA İNAT[beklemede]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin