"Davetsiz"

46.6K 796 7
                                    

"Müzik ve ritim, yollarını ruhun gizli köşelerinde bulurlar."

                                                   Eflatun

Akşam trafiğini delice yarıp siteye girdiğimizde yol boyunca camdan yüzüme çarpan serin hava sayesinde biraz da olsa kendime gelmiştim. Apartmanın önüne gelince vedalaşmak üzere emniyet kemerini çözdüm ve ona doğru dönerek "şimdi daha iyiyim, bu akşam için teşekkür ederim ve tabi özür dilerim" dedim tüm mahcubiyetimle. Beni duymuyor gibi gözleriyle etrafı tarıyordu.

Ben inmeyi beklerken o arabayı açık otoparka sanki her akşam aynı hareketi yapıyormuş gibi rahatlıkla park etti, arabadan inip uzun bacaklarıyla benim tarafıma geçmesi yalnızca iki adım sürdü. Kapımı açarak elini uzattı, "seni eve bırakmadan hiçbir yere gitmiyorum."

Arabadan inerken "burası benim evim, yani az önce beni bırakmış oldunuz, şimdi müsaadenizle" dedim soğuk bir şekilde.

"Sen" dedi. "Bu konuda anlaşalım lütfen benimle beyli filan konuşma." Kafamı tamam anlamında salladım. Şu an en son derdim ona ne şekilde hitap edeceğimdi. Israrcı bir tavırla avucunu açmış siyah gözlerini gözlerime dikmiş arabadan inmemi bekliyordu. Aramızda neredeyse birkaç santim vardı. Bir Sarp'ın karşımda dikilen devasa vücuduna baktım bir de kendi harap olmuş halime. Neredeyse günün tamamını birlikte geçirmemize rağmen ben üzerimden tır geçmiş gibi darmadağın hissederken o takım elbisesinin içinde en az sabahki kadar taze ve yakışıklı görünüyordu. Yalnızca saçları rüzgarın etkisiyle dağılmıştı. Bu salaş görüntü takım elbisesinin resmiyetiyle öyle tezat içindeydi ki onu olduğundan çok daha seksi gösteriyordu.

Uzattığı elden destek alarak arabadan indim, gözlerimi devirerek kararlı adımlarla apartmana girdim. Ne olursa olsun burası benim çöplüğümdü, ona boyun eğmeyecektim. Asansör kapılarını açınca içeri girdim. Arkamdan gelen Sarp'ı beklemeden birkaç kez kapının kapatma tuşuna bastım. İki kanatlı çelik kapı usulca kapanırken son duyduğum arkamdan "Dora" diye bağıran güçlü ve tok sesiydi.

Asansör beşinci katta kapılarını açtığında Sarp'ın yoğun enerji alanından sonunda çıkan vücudum rahatlamıştı. Çantamda anahtarları ararken koridorda beni bekleyen manzara karşısında şok oldum. Sarp Barutçu nefes nefese karşımda dikiliyordu.

"Sarp sen..." cümlemi tamamlayamadan Sarp anahtarları elimden aldı ve kapıyı açtı.

"Seni evine bırakmadan gitmeyeceğimi söylemiştim, direnmen anlamsız" dedi. Aynı büyük adımlarla içeri girerken ev sahibi gibi rahat görünüyordu. Neredeyse ben kendimi onun evinde misafir gibi hissedecektim.

Daire kapısı direkt salona açılıyordu. Tüm gün kapalı kalan havasız salon dışarıdan gelen ışıklarla loştu. Çantamı dresuarın üzerine bırakarak her akşam yaptığım gibi el alışkanlığıyla köşe lambasını açtım. Salon bu sıcak sarı ışık altında olduğundan daha yumuşak görünüyordu. Sarp hala ayakta, kitaplığı inceliyordu. Ben yokmuşum gibi davranması sinirlerimi bozsa da işime de geliyordu. Bir süre sonra vazgeçeceğini umut ederek gürültülü bir şekilde evin içinde birkaç tur atarak pencereleri açtım. Sarp elinde bir kitapla tekli koltuğa oturmuştu. O farklıydı. Sanırım onu tanımlamak için kullanacağım birkaç kelimeden biri "farklı" olurdu. Hareketlerini anlamlandırmaya çalışmak bir hayli yorucuydu. Nasılsa kendi bildiğini okuyordu. Banyoya girerek kapıyı kilitledim. Delikte dönen anahtar sesini bu sessiz evde duymaması imkansızdı. Sonsuza kadar burada kalamazdı. İstenmediğini anlayınca nasılsa gidecekti. Evime tamamen emrivakiyle girmişti. Bir de ona teslim olacağımı sanıyorsa yanılıyordu.

Üzerimdekileri çıkararak kirliye attım. Gömleğime çikolatalı puroyla karışık parfüm kokusu sinmişti. Onu hatırlatan şeylerden kurtulmaya çalışır gibi suyun altına girerek tüm vücudumu lifle kazıyarak yıkadım. Günün yorgunluğu sularla birlikte akıp gidiyordu üzerimden. Hala biraz başım dönse de restorandakinden çok daha iyi hissediyordum. Sarp'ın gitmesini bekleyerek duşta bir hayli oyalandım. Beklediğim ses çelik kapının dışarıdan kapanma sesiyken evi birden Alanis Morisette'in yumuşak sesinden "Uninvited" doldurdu. "Güzel tercih" diye düşünerek gülümsedim. Onun yerinde olsaydım ben de durumumu mazur göstermek için bu şarkıyı tercih ederdim. Salonumda bir adet "davetsiz" Sarp Barutçu vardı.

Sudan artık parmaklarım buruşmaya başlayınca suyu kapatıp duştan çıktım. Bugünün nasıl başlayıp, nasıl bittiğini düşününce aradan sanki birkaç koca hafta geçmiş gibi geliyordu. Sarp bu evdeydi. Sarp yıllardır hiçbir erkeğin girmediği bu eve davet bile edilmediği halde gelmişti ve varlığı hiç garip gelmiyordu. Sanki her şey olması gerektiği gibi bir doğallık içindeydi. Tam da korkmam gerektiği gibi...

Sessiz adımlarla Sarp'ın gitmiş olmasını umut ederek salona geldiğimde o hala tekli koltukta oturuyordu. Beni görünce ayağa kalktı. çenemi tutup baş parmağıyla hafifçe yanağımı okşarken "ah Dora" dedi. Adım dudaklarından dökülürken sesi bir inleme gibi çıkmıştı. Gözlerimi kapatıp öpmesini bekledim. Üzerimde karşı koyulmaz bir etkisi vardı ve benim bununla savaşacak gücüm yoktu. Güçlü bir beklentiyle gözlerimi sıkarak ilk defa kendimi salmış olmanın rahatlığını yaşadım. Ama Sarp yüzümü bıraktı ve birkaç adım uzaklaştı. Gitmediğini, hala burada olduğunu biliyordum, daha doğrusu erkeksi varlığını hissediyordum. Gözlerimi açınca gözlerimiz yeniden birbirini buldu.

"Gel seni yatıralım artık."

Söz dinleyen uslu bir öğrenci gibi peşine takıldım. Yatak odama girdiğimizde erkeksi parfümü, sabun kokuma karışmış karşılıklı dikiliyorduk. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu adamın varlığı öyle güçlüydü ki yanında tamamen kontrolsüzdüm.

Çıplak ayaklarımla aramızdaki boy farkı iyice ortaya çıkmıştı, onun ancak boynuna geliyordum, gözlerim boynunda atan kalın damara takılı kaldı. Nefes alıp verişi değişmişti, siyah gözleri keşfedilmeyi bekleyen çok fazla şeyimiz olduğunu fısıldıyordu. O ise şimdilik sadece saten çarşafları sıyırıp yatağın kenarına oturdu. Uzanmam için eliyle yatağa hafifçe iki kere vurdu. Üzerimde bornozla yatağın içine girdim ve yastıklara gömüldüm. Çarşafı üzerime çekti, ayağa kalktı ve "iyi geceler Dora" dedikten sonra geldiği gibi evden çıktı gitti.
Uykuya dalmadan önce son duyduğum Alanis Morisette'in buğulu sesiydi. Bugün olanları daha sonra düşünecektim.


Bölüm şarkısı;

"Herkes gibi

Beni büyülemelerinle gururumu okşadın

Her sıcakkanlı kadın gibi

arzulanmak gibi basit bir şey istemiştim

Ama sen, izinli değilsin

Davetsizsin

Talihsiz bir küçümseme

Garip bir şekilde heyecan verici olmalı

Kayıtsız kıvranmaları izlemek

Bir dereceye kadar cesaret verici olmalı

Ama sen izin vermedin

Davetsizsin

Talihsiz bir küçümseme

Belirlenmemiş herhangi bir bölge gibi

Karmaşık görmeliyim

Aşkım hakkında konuşuyorsun

Sanki benden önce benimki gibi bir deneyim yaşamışsın gibi

Ama bu kabul edilemez

Değersiz olduğunu düşünmüyorum

Düşünmek için bir dakikaya ihtiyacım var" 

Gözlerindeki Karanlık - KİTABIMIZ ÇIKTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin