Toplantı Öncesi....

66.2K 1K 34
                                    


        "Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim.

          Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin."

                                               Nazan Bekiroğlu - Nar Ağacı

Milla'nın hayat kurtaran koleksiyonundan aldığım siyah diz altı kalem eteğin üzerine, geçen sezon Beymen Business'ten aldığım beyaz dar kesim gömleği giymeye karar verdim. En sevdiğim kombinlerden biriydi. Bir iş günü için gayet ölçülü olan kombin hafif maskülen havası ve vücudu sarıyor olması nedeniyle aynı zamanda gayet seksi duruyordu. Gömleğin üstten bir düğmesini daha açarak dolgun göğüslerimin ölçülü bir şekilde görünmesine izin verdim. Son olarak on iki pontluk ten rengi Lobouttin stilettoları ayağıma geçirdiğimde aynadaki görüntümden memnundum. Kendi etrafımda dönerek son kontrolleri de yaptım. Topuklu ayakkabılar zaten vücuduma göre büyük olan kalçalarımı daha da dikleştirip belirginleştirmişti. Bu sabah için ihtiyacım olan görüntü tam olarak bunun gibi bir şeydi.

Dalgalı kahverengi saçlarımı açık bıraktığımda bronz tenimle birlikte ışıl ışıl parladılar. Terracotta yardımıyla elmacık kemiklerimi ön plana çıkaracak hafif bir makyaj yaptım, şeftali rengi parlatıcıyı daha sonra arabada sürmek üzere çantama attığımda evden çıkmak için hazırdım.

Daireden kapalı otoparka inen bir asansör olması işimi kolaylaştırıyordu. Bu evi çok aramış, bütçemden çok daha yukarıda bir fiyat olmasına rağmen özellikle terasına vurularak büyük bir borcun altına girerek satın almıştım. Benden önce oturan kiracılar eve çok kötü davrandığı için önce mutfakla başlayan tadilat sonrasında arkadaşlarımın da tavsiyesiyle bütün eve taşınmıştı. İçine de bir hayli masraf yapmak zorunda kalmıştım ama İstanbul'un göbeğinde bu kadar konforlu bir evde yaşamanın elbette bedeli olacaktı. Asansörün aynasında güvenle son kez kendime baktım ve istemsiz bir şekilde gömleği aşağı çekerek göğüslerimi öne çıkarttım. Vücudum garip mesajlar göndermeye devam ediyordu. Sabah sabah hem de bu kadar stresli bir zamanda yüklenmiş bu yoğun cinsel enerji nereden çıktığını anlamadan kendimi arabaya attım.

Otoparktan sahil yoluna çıkar çıkmaz Burak'ı aradım, telefon uzun uzun çalsa da cevap veren olmadı. Hala telefonu açıp şaka yaptığını, aslında yolsa olduğunu duymak istiyordum ama annesine önemli bir şey olmaması için dua ettim.

Burak'a ulaşamayınca Oktay'ı aradım. Oktay daha ilk çalışta telefonu açtı.

''Dora hanım ben yola çıktım. Evet holdinge doğru geliyorum biraz trafik var ama yetişmeye çalışacağım'' derken arkadan korna sesleri geliyordu.

''Lütfen Oktay durum ciddi, toplantı onda, senin bana evrakları en az on dakika öncesinde teslim etmen lazım.''

''Merak etmeyin Dora hanım uçuyorum'' dedi, Oktay uçuyorum dediyse gerçekten uçarak gelecek demekti. İçim biraz rahat etti.

''Tamam otoparkta buluşalım, sakın beni beklemeden içeri gireyim filan deme'' dedim, bu sabah tamamen öyle davransam da amatör gibi görünmek istemezdim.

Barutçu holding ülkenin en büyük holdinglerinden biriydi. enerji, teknoloji, perakende ve kimya gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyordu. Şimdi Fransız bir kozmetik deviyle anlaşma yapmış, yeni bir lüks kozmetik markasını Türkiye pazarına sokma hazırlıkları içerisindeydi. İstanbul'daki belli başlı PR şirketleri olarak Wildish'in Türkiye ayağının tanıtım, pazarlama ve satış faaliyetlerini alabilmek için adeta savaş halindeydik. Sektörde sık sık böyle büyük olaylar olmuyordu. Barutçu Holding ve Wildish yöneticileri kesenin ağzını açmıştı ve bu kampanya bize getireceği maddi kazancın yanında ayrıca prestij meselesiydi. Bu işi aldıktan sonra rüştümü iyice ispat etmiş olacaktım, herkes Alfa'dan ve bizden bahsedecekti. Böyle büyük bir çıkışa gerçekten ihtiyacımız vardı.

Gözlerindeki Karanlık - KİTABIMIZ ÇIKTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin