Karmakarışık

48K 726 13
                                    

  "Neden bu kadar kötümsersin dedim.

  Sen neden değilsin dedi."

           Yusuf Atılgan - Aylak Adam


Şarkının bitmesiyle büyü de bitmişti, kendi gerçekliklerimize dönmüştük ve sanki olacaklardan korkarak birbirimizden ayrıldık. Böyle olacağı çok belliydi. Biz kimdik ki böylesine büyük bir çekime karşı koyabilelim... Tutkunun heyecanıyla ikimiz de hala şokta gibiydik. Ne yapacağımızı bilemez bir halde Sarp bana, bense etrafa bakıyordum. Kalabalık içinde kızları ararken bize doğru dikilmiş, hiç de arkadaş canlısı olmayan bir çift gözle karşılaştım. Gözlerin sahibi ince uzun bir kadındı ve bu loş ışık altında bile fiziğindeki görkem rahatça seçiliyordu. Kimdi bu kadın ve neden bize böyle bakıyordu? Gözü bize takılan alelade biri olmasını umdum ancak bakışlarındaki düşmanlık daha fazlası olduğunu söylüyordu. Benim de ona baktığımı görünce vahşi ormanda rakibini ölçmeye çalışan dişi bir sırtlan gibi duruşunu dikleştirdi. Benden daha inatçıydı, sonunda gözlerini çevirmek zorunda kalan ben olmuştum.

Neler olduğunu anlamaya çalışarak gözlerimde sorularla Sarp'a döndüğümde onun da ters ters kadına baktığını fark ettim. Kadın sonunda çantasını alıp hışımla kapıdan çıkıp gitti. Beni esas şaşırtsan Sarp'ın da en az onun kadar gerildiğini görmek oldu. Beynim tehlikenin kokusunu almıştı ama şu an bunu dert edemeyecek kadar sarhoş ve mutluydum.

Sarp elimden tutup hızla çekti ve "gidiyoruz" dedi. Az önceki keyifli halinden eser kalmamıştı. Kızlara veda etmeye dahi fırsat bulamadan, şaşkın bakışlarının altında süratle dışarı çıktık. Sarp hala sıkıca elimi tutuyordu, suratındaki eğreti gülümsemeyle "her şey yolunda" demek istiyordu ancak hoşuna gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamak zor değildi. O kadının kim olduğunu merak ediyordum ancak şuan böyle bir soru soramazdım. Ben sorsam da belli ki Sarp yanıtlamayacaktı.

Vale Porsche'yi getirdiğinde Sarp sağ kapıyı açıp binmem için bekledi. Daha bir gün önce bana çarpacak diye sinirlenip tekmelemeye çalıştığım arabanın yolcu koltuğuna ikinciye biniyor olmanın rahatlığıyla, çok alışıldık bir hareketle oturdum.

"Kemerini tak."

"Nereye gidiyoruz?"

"Sana."

Sinirlenmeye başlamıştım. "Öyle her istediğinde evime gelemezsin" dedim. Ancak söylediklerimi pek önemsiyor gibi görünmüyordu, "gelirim ve bunu sen de artık çok iyi biliyorsun" derken gazı kökledi ve sırtım rahat deri koltuğa gömüldü. Direnecek gücüm yoktu, zaten her ne kadar dik durmaya çalışsam da direnmek istemiyordum. Onu tekrar evime buyur etmekten büyük bir keyif alıyordum.

Siteye geldiğimizde hiçbir şey söylemeden, sormadan, hiç konuşmadan onu izledim. Ne yapacağını merak ediyordum. Arabayı park etti, anahtarları bulmamı bekledi, asansörü çağırdı ve kata geldiğimizde kapıyı açıp içeri girdi. O önde ben arkada doğruca yatak odama girdik. Elimden tutup yatağa oturttu. Sakince bağcıklarını çözüp ayakkabılarımı çıkardı. Sonra çoraplarımı, sonra tişörtümü ve en son kotumu. Yalnızca iç çamaşırlarımla kalmıştım. Üstümde daha seksi bir şeyler olsaydı kendimi çok daha iyi hissedecektim. Hafif çakırkeyiflik de çok işime yarardı ama bu gece o eşiği geçeli çok olmuştu.

Sarp beni soyduktan sonra ayağa kalktı, karanlıkta pek bir şey göremiyordum, sadece kemerinin kalın tokasının metalik sesini duydum, ardından kıyafet hışırtıları... Heyecanla sonraki hamlesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Yatağın diğer tarafına dolaştı, örtüyü kaldırıp yatağa girdi, belimden sıkıca sarılıp saçlarımı öptü. Sonraki hamleyi bekledim ama gelmedi. Varlığının huzursuz huzurunda deliksiz huzurlu bir uykuya daldım.

Gözlerindeki Karanlık - KİTABIMIZ ÇIKTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin