Yeni hafta

33.1K 567 5
                                    

   "Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir okyanustur." 

                             Titanic (1997)

Dönüş yolunda sessizdik, pek fazla konuşmadık. İkimizin de yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Siteye geldiğimizde teşekkür edip hızla arabadan indim. Arkama bile bakmadan koşar adımlarla apartmana girdim. Varlığına daha fazla dayanamazdım, üzerimdeki etkisi, bana hissettirdikleri ve düşündürdükleri çok yoğundu, onlarla ne yapacağımı bilemediğim bu kadar yoğun duygu bana fazlaydı. Daha fazla hayatımın içinde istemiyordum onu, ne hayatımın ne de evimin. Bir an önce yalnız kalıp kafamı toparlamam gerekiyordu. Üzerimde hala deniz kokusu vardı. Olayların yine çığırından çıkmasından korktuğum için denizden çıktıktan sonra alelacele giyinmiş, tekne sahile varana kadar da uzak bir köşede sessizce oturmuştum.

Kızlara iyi olduğumu belirten kısa bir mesaj attıktan sonra dizüstü bilgisayarımı açtım. Son günlerde işleri iyice boşlamıştım. Üstelik Burak hala ortalarda yoktu. Burak; günler sonra aklıma yeni geliyordu. Kendi dertlerimle uğraşmaktan bir daha arayıp sormamıştım. Hastaneden çıkıp çıkmadıklarını bile bilmiyordum. Beni öldürse yeri diye düşündüm sıkıntıyla, o yıllarca her anımda benim yanımda olmuş bense bulduğum ilk fırsatta eğlencemin peşine düşüp onları tamamen unutmuştum. Aşkın, meşkin kesinlikle bana bir yararı yoktu.

En eski maillerden başlayıp işleri biraz toparladım. Tüm öğleden sonrayı çalışarak geçirmeme rağmen daha yapılması gereken çok şey vardı. Çalışırken her zamanki gibi kendimi kaybettim. Bu açıdan kızların dediği kadar vardım, işkolik lakabını sonuna kadar hak ediyordum. Söz konusu şirketim ve işim olunca akan sular duruyordu. Çalışmayı seviyordum, üretmeyi, para kazanmayı ve çok başarılı olmayı... Ve senelerdir durmaksızın çalışıyordum.

Sonra; bir sürü uzun mesai, şirkette sabahladığım onca gece, yüzlerce toplantı ve pek çok koşturmayla geçen onca yıldan sonra kendime yalnızca birkaç gün ayırdım ne var bunda diye kendimi rahatlatmaya çalıştım. Böyle düşününce daha kolay oluyordu ama yine de içimdeki sıkıntı bir türlü gitmedi. Son günlerde yaptığım sorumsuzlukların olası sonuçları yeni yeni aklıma geliyordu.

Sarp'la yaşananlar her açıdan mantık dışıydı, belki bu yüzden böyle güzel ve heyecanlıydı ama nereden bakılırsa bakılsın tamamen saçmalıktı ve çok tehlikeli. Kendimi geçtim Alfa'nın imajını düşünmek zorundaydım. Sarp için bütün kurallarımı yıkmıştım. Daha önce asla bir müşterimle bu şekilde bir şey yaşamamıştım. Birkaç teklifi kibarca reddetmiş, bu konudaki sağlam duruşumu her zaman korumuştum. Zaten güvenilirliğimizi de böyle belli başlı uyduğumuz kurallara borçluyduk. Aksi son derece profesyonellik dışı ve basit bir davranıştı. Üstelik bizimki gibi herkesin birbirini tanıdığı bir piyasada bu tarz ilişkiler asla kimseye iyi bir şey getirmezdi.

"Ah salak kafam! Nasıl böyle bir hata yaparsın, nasıl?!" kalp atışlarımı duymazdan gelerek; vicdan azabıyla karışık bir suçluluk duygusuyla evde dolanmaya başladım. Peki Burak öğrenince ne diyecekti? Öğrenmesine gerek var mıydı, nasıl olsa başladığı gibi bitmişti. Wildish benden çok Burak'ın projesiydi. Bir daha benim bu şekilde dahil olmama gerek kalmadan onlar kendi aralarında her şeyi halledeceklerdi. Bir daha ne Barutçu Holding'ten içeri adım atacak ne de Sarp Barutçu'yu görecektim. Bir an önce bu karışıklığa bir son verip olması gerektiği gibi işlerime dönecektim. Ama önce halletmem gereken son bir şey vardı. Whatsapp'tan Sarp'ın numarasını bulup yazmaya başladım.

"Şirketlerimiz daha yeni büyük bir anlaşma yaptı ve biz şu an birlikte çalışıyor sayılırız. Ve ben birlikte çalıştığım kişilerle bir şey yaşamam. Bunu, olası yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için söylemek istedim. Wildish'le Burak ilgilenmeye devam edecek. Yine de benim müdahil olmam gereken işle ilgili bir durum olursa her zaman buradayım. Seni tanımak güzeldi."

Numaramın kayıtlı olmama ihtimaline karşı ve mesaja daha ciddi bir hava katmaya çalışarak sonuna adımı ekleyip göndere bastım. Mavi tikleri görmek için ekrana uzun uzun baktım ama ne bir cevap vardı ne de sarp henüz mesajı görmüştü. Hoşuma gitmese de Sarp'ın şuan nerede kiminle olduğunu merak ediyordum.

Sonraki günler koşturmacayla geçti. Burak haftanın ortalarına doğru işe döndü. Annesi iyi sayılırdı, ona bakacak bir hemşire bulmuştu. Barutçu Holding'ten gelen sözleşmenin bir kopyasını da onun masasına bırakmıştım, döndüğünde emeklerinin karşılığını aldığını görmek onun da çok hoşuna gidecekti. Hem yaşadığı bugünlerden sonra hoş bir sürpriz olacağını düşündüm. Ne var ki Cuma gününden bugüne çok şey değişmişti. Sarpla yaşadıklarımdan hala Burak'a bahsetmemiştim. Alacağım tepkiden korkuyordum. Ne de olsa son derece sorumsuz ve çaylakça davranmıştım. Burak'ın olanları eninde sonunda öğreneceğinin farkındaydım ama şu an o onca dertle meşgulken bir de benim aşk hayatımla uğraşmasının gereksiz olduğuna kanaat getirip bu konuyu süresiz bir ileri tarihe erteledim.

Gözlerindeki Karanlık - KİTABIMIZ ÇIKTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin