Karanlığı aydınlatan bir ışık gibiydi yeşil gözleri birde gözlerine eşlik eden kahveyle karışık siyah saçları..
1.80 boylarında bedenini sarmış siyah tişörtü ve onu tamamlayan siyah pantolonu.
Elinde sprey boyası kulağında kulaklık ve ağzında sigarayla bu karanlık caddeyi tamamlayıp ama oraya ait değilmiş gibi duvara hüzünle birşeyler çiziyordu.Daha sonra mal gibi onu izledigimi farkedip oradan koşarak uzaklaştım. Eve vardığımda annem, çoktan sofrayı kurmuş beni bekliyordu.
"Hadi kızım elini yüzünü yıka da gel yemeğin soğumadan." Demesi üzerine elimi yüzümü yıkayıp direkt masaya geçtim. Yemek yiyesim yoktu gerçi. Ama ilk defa gördüğüm bu çocuğun, aklımı istila etmesine anlam veremediğim için oyalanacak birşeyler arıyordum. "Deniz, yemeğine eziyet etmeyi bırakıp biran önce tabağındakileri bitir kızım." Uyarısıyla birkać lokma atıştırdıktan sonra Annemin, "Hadi bitanem, yemeģini yediysen biran önce yataģına geç. Yarın yeni okul, yeni insanlar, yeni bir hayata başlayacaksın. Zinde olman lazım." Demesiyle yerimden fırladım zaten benim de biran önce odama geçme için bahaneye ihtiyacım vardı. "Peki annecim iyi geceler sana." Diyerek sarıldıktan sonra odama geçip yatağıma uzandım. Saçma olan tekşey ilk defa gördüğüm birinin aklımdan çıkmaması.Odamdan çıktığımda evim her yanını mis gibi omlet kokusu sarmıştı.
"Hadi Denizim, hazırlanda biran önce çık evden ilk günden yeni okuluna geç kalma."
Annem üzülmesin diye o okula gitmek istemediğimi çaktırmamaya çalıştım. Odama dönüp, hiçte gerekli olmaya umursamadığım o formayı giymeye başladım. Beyaz gömlek, siyah etek ve üzerinde büyük harflerle 'GAP KOLEJI' yazılı olan siyah kravat. Aynadaki yansımam hiçte fena sayılmazdı aslında. Omuzlarıma düşen sarı renkteki dalgalı saçlarım, gayet iyi gösteriyordu beni.
Kahvaltımı yaptıktan sonra bugünlerde genç kızların modası olan önde iki cebi bulunan siyah çantamı ve beyaz spor ayakkabımı gecirdikten sonra hazırdım. Okul bize yürüme mesafesiyle 20 dakika uzaklıktaydı. Evden çıkarken, can dostum, kardeşim, herseyim olan Aslı'yla karşılaşma umuduyla çıktım fakat o çoktan eski okuluma gitmisti. Bende okula doğru yol almaya başladım. Ve adını duyduğumdan beri bana babamın ölümünü hatırlatan, o lanet 'GAP KOLEJI'nin önündeydim. Bahcesinde kış bahćesinden, yüzme havuzuna kadar herşeye sahip olan bu okulun, benim için de iyi olması dileğimden sonra okula girdim. Kocaman camlara sahip bu okul başarısı ve güzelliğiyle de tanınan bir okuldu. Merdivenlerden yukarı doģru çıkarken, birinin önüne bakmadan, bana hızlı bir şekilde çarpmasıyla kendimi yerde bulmam bir oldu. Suçlu kendi değilmiş gibi kalkmam için yardım bile etmeyen bu öküz birde üstüne " önüne baksana kızım!" Diye bana bağırdı. Tepki vermek için yüzümü kaldırdığımda bana çarpanın, dün gece o caddeki sprey boyalı çocuk olduğunu farkettim. Hem düsmenin hem de bu sekilde tekrar gòrmenin şokuyla, sesimi çıkaramadım. Zaten o da çoktan çekip gitmişti. Hem beni düşürüp hem de bağırarak beni rezil ettigini ayaga kalkarken herkesin bana bakıp kahkaha attığını farkedince anladım. Kendimi zenginlere ezdirecek biri değildim. Ve o da bu zenginlerden biriydi.. Müdür kapısın yaninda bulunan panodan sınıfı öğrendim. Ve sınıfa çıktım. Bekledigim kadar da kötü değillerdi aslında ( az önceki ukala hariç) , sınıf kapısında, 1.75 li boylarda, fit vücudu, kahve saçları, buğday teni, ve kahve gözleriyle kızların dikkatini çekebilecek yakışıklılıktaki Cem diye biri karşıladı beni, gayet samimi bir şekilde.
" Merhaba sen yeni gelen öğrenci olmalısın, ben Cem."
"Ben de Deniz." Diyerek hafif bir tebbessum ettim.
"Sana her konuda yardımcı olurim yeter ki birseye ihtiyacın olsun."
Aslında böyle insanlara pek güvenemesemde Cem bana çok samimi gelmişti.
"Tesekkur ederim. Bana oturmam icin bir yer ayarlayabilir misin?"
"Sınıfta boş olan 2 yer var biri en arka dersle ilgisi olmayan Murat'ın yanı diģeride şu sağda 3 .sıra ama orada rahat eder misin bilmiyorum."
"Benim için önemli değil, nere olursa otururum."
"Senin icin sorun olmaması güzel fakat arka taraftaki sırada oturanlar seni almazlar oraya."
"Nedenmis o ne hakla yapabilirler bunu?"
"Öyle işte Ateş, kızlarla muhatap olmaz uzak tutar kendisinden tüm kızları."
"Ayrımcılık mı var yani, kusura bakmasın ama buna müsaade etmem. Ben burada oturacağım"
"Emin misin ? Bence yapma bunu."
"Eminim ve oturacagım." Dedim ve oturdum oturmamla bana ćarpan o çocugun sınıfa girmesi bir oldu. Ve bana ters ters bakmaya başladı.
"Ne oluyor burada, kimse burada oturamaz demedim mi ben size!"
Diye bağırdı, yanıma gelerek kolumdan tutup beni ayaģa kaldırdı, Ve bana bağırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Aşkım
RomanceBir Ateş düşünün. En iyi siz tanıyorsunuz, sizi yakacağını da en iyi siz biliyorsunuz. Ama geri dönmeyi asla düşünmüyorsunuz. "İnsan yanacağını bile bile kendini Ateş'e atar mı? Ben attım işte."