Bölüm 9

2.1K 141 18
                                    

Umarım Beğenirsiniz canlarım Sizleri seviyorum ♥♥

Yoktu.
Yine her zaman yaptığını yapmıştı. İstediği zaman gelip istediģi zaman giderdi. Arkasında bıraktıklarının hiçbir önemi yoktu onun için. O ne zaman ne isterse o olurdu, kimseyi umursamaz,önemsemez, takmaz, kendi bildiğinden şaşmazdı. Çünkü Ateş Vural' dı o. Kimsenin bilmediği, çözemediği karanlık tarafları vardı. O Karanlıkta yok olacağımı bilsem de kendi ayaklarımla kendi isteğimle gittim Ateş'e. İnsan yanacağını bile bile kendini ateşe atar mı? Ben attım işte.
Farklıydı ona karşı hissetiklerim. Hiç birşeye benzemiyordu, benzetemiyordum da zaten. Hissetiklerimin bana acı olarak dönmemesi için vazgeçilmezlerimden bile vazgeçebilirdim. Çünkü görmediğim her saniye için kalbimde acı bir fırtına koparan o muhteşem yeşil gözlerde çoktan kaybolmuştum.Ve daha da kötüsü Kaybolmaktan zevk alıyordum. Ya da kaybolmanın ona ulaşabilmek için bir umut olduğuna dair kalbimi, aklımı, kendimi, kısacası yaşamak için gerekli olan herşeyimi kandırmıştım. O karanlıktaki umudumun beni nereye sürükleyeceğini bilmiyordum ama o karanlığın Ateş olduğunu bildiģimden hiç birşeyden korkmuyordum.

3 gün.
Koskoca 3 gün, onu görmediğim her saniyede kalbime saplanan acının giderek arttığı 3 gün.

"Benimlesin" dedi ve ondan sonra tek kelime etmedi. Tamam konuşmayı sevmiyordu ama bana hissettirdiklerinin bir açıklamasını yapmalıydı en azından.
Haftasonu olmasına rağmen dışarı hatta pencereye bile çıkmamıştım 3 gündür. Aslı geliyor benim isyanlarımı dinliyor hiç bir boka yaramayan teselliler veriyor ve gidiyordu. Eğlenemiyordum. Boğazıma, kalbime takılan şeyler vardı. Ve geçmiyordu. Yaptığım tek şey gitarımı çalıp şarkı söylemek.

Beğenilen hatta yarışmalara girmem için sürekli yakarışlar edilen bir sesim vardı. Ve şarkı söylemek binevi anesteziydi benim için. Cesaret edip kalabalık ortamlarda şarkı söyleyemesem de arkadaşlarımla hemen hemen her buluşmamızda çok eğlenerek şarkılar söylerdim, söylerken de bana kötü hissetiren herşeyi unuturdum.

Heyecandan ölmek üzereydim. Sadece yarım saat sonra okulda olacaktım ve onu görecektim. Zaman ilk defa bu kadar geçmek bilmiyordu

Mutfağa geçtiğim de kahvaltı çoktan hazırdı.
"Günaydın Annem" diyerek anneme sarıldım.
"Günaydın kızım, hemen kahvaltını yapıp çıkıyorsun. Zamanın kalmadı ders başlayacak." Ah! Tüm annelerin klasik özelliği, okula biz oģrencilerden daha fazla önem verirler. Annemin tersinin çok fena olduğunu bildiģimden direkt dediğini yaptım ve masaya geçtim.
"Dün dayınla konuştum, gelecek ay yanına gidiyorum 1 ay kadar olmayacağım. Senin yanında kalacak birini ayarlamamız lazım,"
"Yapma anne çocuk değilim artık ben, tek başıma kalabilirim."
"Kusura bakma Denizcim ama seni burada yalnız bırakacağımı düşünmüyorsun değil mi?" Aslında soru sormadı direk yalnız kalamayacağımı sert bir dilde belirtti.
"Daha çok var anne hallederiz" diyerek kalktım masadan zaten ne kadar uğraşırsam uğraşayım annemin istediģinin olacağını bildiğimden üstelemedim.
Annemi öperek evden ayrıldım. Dışarısı baya soğuktu. Hem soģuktan hem de Ateş'i görecek olmanın heyecanından okula nasıl vardığımı anlayamadım. Okul kapısında Melis'le karşılaştık. Birbirimize sarıldıktan sonra okula doğru yürümeye başladık.
"Ee naber Deniz ?" Diye sırıtarak sordu. Bu sorunun durumumun nasıl olduğunu öğrenmek için olmadığına adım kadar emindim. Ateş'e karşı birşeyler hissettiğimi ve konuştuğumuzu biliyordu.
"Ateş işte nasıl olabilir ki " diye tıslayarak cevap verdim.
"Bize bakıyor," diye gülerek konuştu. O olduģunu biliyordum. Ama kalbimin atışlarını düzene koymak için
"Kim?" Diye zorlukla sordum.
"Sence kim, Ateş tabii ki"
Onun olduğu tarafa bakamıyordum. Onu görmek için saniyeleri dakikaları sayan ben, şimdi karşımda duran Ateş'e bakamıyordum, üstelik o bana bakarken.
Saçlarımın arasından ona çaktırmamaya çalışarak oturduğu tarafa doğru baktım. Tek elini kalmelyanın üst tarafına dayamış, diģer elinde sigarası. Ayaklarını yere doģru çapraz şekilde uzatmıştı. Kısacası Kamelyaya yayılmıştı. Siyah deri ceketi, bacaklarını saran siyah pantolonu ve siyah deri bot şeklindeki ayakkabısıyla ben buradayım diye bağırıyordu resmen. Zaten çok fazla yakışıklıydı ne gerek var ki hem havalı olup hem de tarz olmaya. Tüm kızlar ona bakıyordu ve ben ona her baktıklarında ićimden ölüyordum, kalbimin eridiğini hissediyordum. Bu kıskançlık değil ama benden başkasını görmesini istemiyordum.

Karanlık AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin