Onunla

1.9K 79 11
                                    

Multi= Ateş Vural

Birine baştan sona, tepeden tırnağa sahip olmak istediniz mi hiç?

- Çünkü şuan tam olarak bunu istiyordum.

Kıvrımlı, kalbi anımsatan dudaklarını saçlarımda hissederken. Ona bu kadar yakın olmak kalbime, tokmaklarla düğün alayındaymışçasına vurulmasına sebep oluyordu. Sigarayla karışık ten kokusu içime işleyip, bir daha unutulmamak üzere sinmişti her bir yanıma. Mükemmel kokması için bir parfüme ihtiyaç yoktu onun için. Hatta onun kendine has kokusundan bir parfüm yapılmalıydı. Ya da yapılmamalıydı. Sadece benim olmasını istediğim birinin kokusuna, herkesin ulaşabileceğini bilmek bile kelimenin tam anlamıyla beni delirtiyordu. Saçmalıyordum.

Beni usulca kendinden uzaklaştırdıktan sonra, duvardan atlayıp rüzgarın etkisinden dağılmış olan saçlarını arkaya doğru yatırdı. Kendisine çok yakışan, ve kaslarınının tüm güzelliğini tamamen ortaya çıkarmış siyah tişörtünün üzerine geçirdiği, bedenine tam oturmuş siyah deri montuyla ve yine siyah dar pantolonuyla kendini siyahlara teslim etmişti. Ve açıkçası bu onu haddinden fazla çekici göstermişti.

Ama üstündekilerden daha siyah birşey varsa o da ta kendisiydi Ateş Vural'ın. Kimsenin bilmediği, giremediği, öğrenemediği bir karanlığı vardı. Ve bu evrendeki tüm siyahlara aykırı şekilde, onlardan daha da siyahtı.

Merak ediyor muydum?

Evet.

Hem de fazlasıyla.

Peki bunu öğrenebilir miydim?

Hayır.

O sadece kendi istediği kadarıyla açabilirdi size hayatını.

Tamam belki ondan onu öğrenmezdim fakat arkadaşları vardı değil mi? Onu asla satmayacaklarını bildiğim arkadaşları. Zorlamamalıydım belki de. Öğreneceklerim bana ve aşkına ne katacaktı ya da ne kaybettirecekti bilmiyordum. Zamana bırakmalıydım.

Beni git gide içine alan bir karanlığın beni nereye savuracağını bilmeden, adım adım kayboluyordum o karanlığın içinde.

Duvardan atlayarak yanına indiğimden emin olunca, adımlarını okula doğru yöneltti. Ben de adımlarını takip edip yanına gittiğimde kafasını benden yana hafifçe eğip sağ kaşını önce yukarı daha sonra aşağı doğru süzdükten sonra, dudakları masumane bir şekilde kıvrıldı.

Okul binasının kapısına geldiğimizde, belini merdivenin demir kolluklarında dayayıp ellerini cebine yerleştirdikten sonra,

"Doğru sınıfa." dedi itiraz istemeyen bir ses tonuyla.

"Sen gelmiyor musun?" sesim onunkine göre çıkmamış kadar güçsüzdü.

Sesini şekillendirmek bir insana en fazla bu kadar yakışırdı. O buraya ait olamayacak kadar mükemmel dururken,onun yanında neden yokmuşum ya da olmamam gerekiyormuş gibi hissediyordum ki?

Neyine güveniyorsun kalbim? Ne haddine kendini hiçe sayacak kadar sevmek?

"Hayır." soru sormamdan hoşlanmıyordu tamam ama biraz daha kibar olamaz mıydı?

Hayır olamazdı. Kibarlık kavramı ona verilmemiş nakledilmemiş bir eylemdi.

"Peki." dedim ne diyecektim ki zaten. Sol Elimi yukarı doğru kaldırıp saçma bir şekilde veda ettikten sonra okula girdim.

Peki hâlâ ilk derse girmemiş ve rehberlik dersinde yok yazılmıştım. Bu eve gittiğimde annemden gelen telefonla bir dünya azar işiteceğim anlamına geliyordu. İkinci saat ise kimya dersiydi. Her ne kadar derslerim iyi olsa da bu her dersi seveceğim anlamına gelmiyordu değil mi? Gözlerimi kapayıp, Kafamı sıraya yasladığım ellerimin içine gömdüm.

Karanlık AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin