SUÇLU

113 8 0
                                    

Yağmur Acar


Yapraklar savrulurken hiç bilmediğim bir yönüm bu duygu karşısında direniyordu. Annelik içgüdüsü. Zaten evlenmek ve bir çocuk sahibi olmak istemiyordum. Ama karşımda beyaz çarşaflar içerisindeki kız çocuk o kadar tatlı gülümsüyordu ki tüm tabularım yıkıldı ve ağlamaya başladım. Ben asla anne olamayacaktım. O gece evden çıkmasaydım, babamdan kaçmasaydım, o yolda koşmasaydım bu olmayacaktı.

Kan ter içinde uyandığımda annem yanımda kimse yoktu. Babamın o lüks evinde de değildim. Kimseyi suçlamak istemiyordum ama belki onlarla hiç karşılaşmamış olsaydım şuan düşüneceğim şeyler bunlar olmayacaktı. Daha basit şeyler düşünüp daha iyi rüyalar görecektim.

Sabah saatlerine kadar uyanık kaldım. Annem ne kadar evde dinlemem için ısrar etse de okula gitmek istiyordum. Sıkılmıştım. 

Dalgalı saçlarıma şekil vererek odamdan çıktım. Annem kahvaltıyı hazırlarken zoraki gülümsemeye çalıştı. Ona kızını bırakmayı ilk söylediğimde şaşırmıştı ama hiçbir şekilde itiraz etmedi. Ben kendimi bu kadar eksik hissederken bir şey söylemeye hakkı yoktu çünkü. Suçlu olmasa da kendisini suçlu hissediyordu. Ve ben bunu istemiyordum.

Kahvaltı masasına oturduktan sonra "Meleğim, günaydın. Nasılsın anneciğim?"

"Gayet iyiyim. Sorun yok." dedikten sonra portakal suyumu içtim. Birkaç bir şey yedikten sonra dolmuşa binmek için evden çıktım. 

Nedense biner binmez aklıma Damla gelmişti. Dolmuşa bindiğinde sorduğu soruyu hatırlayınca ister istemez gülümsemiştim. Acı bir gülümseyiş olsa bile beni kendime getirmişti.

Okula girer girmez Gonca üzerime çullandı. O kadar sıkı sarılmıştı ki bir an nefes alamadığımı düşündüm. 

"Yağmur. İyi misin? Keşke biraz daha evde kalsaydın." diye öneride bulunurken Gonca'nın yakın arkadaşı Ilgın'da yanımda bitti. "İyi misin Yağmur?"

"İyiyim. Öyle olmasaydım gelmezdim zaten." dedikten sonra gülümsedim. Sınıfa girer girmez Selim'in bakışları bana kaydı. Elinde tuttuğu defteri sıraya bıraktıktan sonra "Geçmiş olsun. Nasılsın?" dedi. Ona olan karmaşık duygularımı bilmemesi ne garipti.

"İyiyim. Sağol." dedim sadece. Yerime geçerken Gonca koluma girdi. Damla'nın uzak bakışlarını üzerimde hissettikten sonra görmemezlikten geldim.

Bir ders boyu böyle geçmişti. Teneffüs zili çaldığında Gonca ile beraber dışarı yöneldik. Damla ve Gizem bizi takip ediyor gibiydi. Beden dersi için kıyafetleri giymek için aşağı indiler. Annemin yoğun ısrarları üzerine bu derse bir süre daha giremeyecektim. Kızlar aşağıya inip üzerlerini değiştirirken sınıfta kalmıştım. Gonca da kalmak için ısrar etti ama onu sertçe geri çevirdikten sonra aşağı indirebilmiştim. Yanımda kalmak istiyordu.

Okuduğum kitaba odaklanırken içeri birinin girdiğini fark etmemiştim. Gözlerim gelen kişiye kaydığında Damla da bana bakıyordu. Yanıma yaklaşırken elimdeki kitabı sıraya bıraktım.

"İyi misin?" Bu soruyu soruyor olması bile saçmaydı. Beni evinden kısmen olsa da kovarken böyle düşünmüyordu. Geçirdiğim ameliyat biraz suçlu hissettirmiş olmalıydı.

"Evet." dedim kısaca.

"O zaman anneme ceza vermekten vazgeç. Benden uzak olmak ona iyi gelmeyecek. Babamı ve beni suçladığını biliyorum ama cezasını anneme de çektiremezsin." Ceza çektirmek istemiyordum. Zaten bu bir işe de yaramazdı. Ortada bir suçlu yokken kimi cezalandırabilirdim ki?

"Kimseye ceza verdiğim falan yok. En son konuşmamda da kararlıydım şimdi de. Değişen hiçbir şey yok."

"Öylece gitmek istediğini söyleyemezsin." dedi yüksek sesle.

"Gitmemi isteyen sendin. Ama annemi de götüreceğimi hesaplamamıştın değil mi? Çünkü sen Damla Acar'sın. Her istediğine hemen sahip olursun. Ama bende sana verilecek anne yok." diye bağırdım. Çok fazla dolmuştum. Böyle konuşmam mantıklı değildi ama üzerime gelmemesi gerekiyordu.

"Bir ceza verdiğin doğru işte. Beni cezalandırıyorsun sen. Başka hiçbir şey istemiyorsun. Benim canımı yakmak istiyorsun. Çünkü suçlu benim. Anne olamayacaksın ve bunun suçlusu benim anladın mı?" diye bağırırken çıldırmış gibiydi. Ağlamaya başladığında sakinleşti. Sıraya otururken "Bunun suçlusu benim. Kendimi affetmeyeceğim. Ama beni böyle cezalandıramazsın. Yıllarca annesiz kaldım." derken çektiği acıyı anlayabiliyordum.

"Bir şefkate ihtiyacım var görmüyor musun? Annem büyütmedi beni. İçimde bir karanlık var. Bastıramıyorum. Ağlaması hıçkırıklara dönüşünce yanına gittim. Elimle omzuna dokunduktan sonra "Ağlama." dedim sessizce. 

"Canım yanıyor. Beni yine bıraktı. Yine yalnız kaldım. Yine annesiz. Yine kimsesiz." derken hıçkırıyordu.

"Kimsesiz değilsin. Biz yanındayız. Senin bir ailen var." deyince yüzüme baktı. Gülümsemeye çalıştım. O da gülümsedikten sonra "Sağol." dedi. Şu an ona sarılabilirdim ama hazır hissetmiyordum kendimi.

Damla beden dersinin yoklaması için sınıftan çıktıktan sonra yerime geçtim. Ne düüneceğimi bilmiyordum. Böyle hissetmesini istemesem de ona karşı tamamen yıkamıyordum duvarlarımı. Telefonum titredikten sonra çıkarıp yeni gelen mesaja baktım.

'İntikamını almak istiyor musun Yağmur? Kız kardeşin yüzünden düştüğün bu karanlıkta senin bulabileceğin tek ışık intikam olacak çünkü."



MEDYA DA YAĞMUR <3


Düşman KardeşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin