PİŞMANLIK

94 6 0
                                    

Yağmur Acar


Damla yine dikkat çekmeye çalışıyordu. Yaptığı çocukluğun başka bir açıklaması olamazdı. Koltuktan kalkarak annemin yanına oturdum. Onun için endişelenmişti. "Birazdan babam onu buraya getirecek. Endişelenmene gerek yok." dedi. Ona hala kızgındım. Sadece bu kadar üzülmesini istemiyordum.

"Yağmur ben çok özür dilerim kızım. Her şeyin sebebi benim. Bir yanlış anlama yüzünden hayat arkadaşımı bırakıp sizi ayıran benim. Seni bilmediğin bir hayata sürüklediğim için özür dilerim kızım." dedi. Sesi kısık çıkmıştı. Ağlamasını sevmiyordum.

"Beni istemediğim bir hayata sürükledin. Bu yüzden seni affetmeyeceğim. Şimdi ağlama. Kızın seni böyle görmesin." dedim. Tam kalkacaktım annemin telefonu çaldı.

"Baban arıyor." dedikten sonra telefonu açıp kulağına götürdü. Duyduğu şey her neyse telefon elinden düşüp parçalandı. Annem donup kalmıştı. Kötü bir şey olduğunu anlamıştım. 

"Anne, ne oldu?"

Sadece belli bir noktaya bakıyordu. "Anne." dedim.

"Damla ve Haldun kaza geçirmiş." 

Söyledikleri içimi yakarken ne düşüneceğimi bilemedim. Gözlerim benden habersiz bir şekilde dolmuştu. Neden hep başımıza kötü bir şeyler geliyordu?

Hastaneye geldiğimizde annem resepsiyona ikisininde odasını sordu.

"Damla Acar yoğun bakımda. Haldun Acar ise acilde tedavi görüyor." Adımlarımız hızlandıktan sonra annem acilin önüne geldi. Gözlerim babamı  bulduğunda annem çoktan yanına gitmişti.

"Haldun, iyi misin?" dedi annem ağlayarak.

"Kızım, kızım nasıl Melek?" dedi babam güçlükle. Annem cevap verememişti. Çünkü o da nasıl olduğunu bilmiyordu. Damla'yı görmek istiyordum. Babamın iyi olduğunu görmüştüm. Yoğun bakımın nerede olduğunu sorduktan sonra oraya yöneldim. Annem de arkamdan gelecekti büyük bir ihtimalle. Merdivenleri hızla çıktım. Tüm düşüncelerim düğüm olmuştu. Ona bir şey olmasını istemiyordum. 

Yoğun bakımın önüne geldiğimde camdan baktım. Soluk yüzünü gördükten sonra bir kaç doktor yanına gitti. 

Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. İlk giren doktor kalp masajı yapmaya başlayınca kalbinin durduğunu anladım. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken "Damla." diyebildim. Ölüyordu. 

Annem kızına kalp masajı yapıldığını gördükten sonra çığlık attı. "Damla." diye bağırdı. Onu sakinleştirecek gücü kendimde bulamamıştım. 

Tüm düşüncelerim kaybolmuştu. Kardeşim şuan can çekişiyordu. Doktor kalp masajını bıraktıktan sonra nefes verdi. Kalbi tekrar atmaya başlamıştı. Annem bana sarıldıktan derin bir nefes verdi.

Doktor odadan çıktıktan sonra bize baktı. "Sanırım yakınları sizsiniz. Hastamızın kolunda bir kırık tespit ettik. Şoka bağlı kalp krizi geçirdi ama şuan iyi. Yoğun bakımdan çıkarabiliriz. Ama bir süre daha hastanede kalacak." 

"Doktor Bey Haldun Acar, acilde. Onun durumu nasıl?"

"Acildeki doktoruyla görüşün. Daha ayrıntılı bilgi verir." dedi. Gözlerim Damla'da kalmıştı. Annem oturunca bende yanına oturdum. Kafamı göğsüne yasladım. 

Selim'i koridorda görünce ayağa kalktım. "Nerede?" dedi heyecanla. Gözleri onu bulduğunda kilitlendi. Elini cama yasladıktan sonra gözlerini kapattı.

"Durumu iyi." dedim onu rahatlatmak için. Bakışları beni bulduğunda nefreti hissettim. Benden nefret ediyordu. İçimde bir şeyler kopmuş gibi hissettim.

"Senin yüzünden, geldiğinden beri ona yapmadığın kalmadı." diye bağırdı. O kadar hissederek söylemişti ki bunu sanki beni öldürmek istiyormuş gibi büyüdü gözleri. Donup kalmıştım. Düşüncelerim de donmuştu. Enkaz gibi hissediyordum. Annemin ayağa kalktığını gördüm. Yanıma kadar gelmişti. 

"Ne diyorsun sen?" diye hesap sordu Selim'e bakarak.

"Hepsi senin yüzünden. Evi senin yüzünden terk etti. Senden nefret ediyor. Bende öyle." diye ekledi. Gözlerim dolarken canım acıyordu. 

"Defol git buradan, defol!" dedi annem bağırarak.

"Damla'ya iyi gelecek olan benim Melek abla. Kötü gelen o." dedi. O kadar çok küçük hissediyordum ki. Buradan gitmeliydim. Cevap verseydim canım yanardı. Cevap veremezken de kalamazdım. Acile doğru ilerlerken göz yaşlarım yanaklarımdan süzüldü. Bir süre sonra hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştım.

Bahçeye çıkarken ağlamaktan nefes alamadığımı fark ettim. Bu kadarı çok fazlaydı. Ben bir şey yapmamıştım. 

"Yağmur, iyi misin?" dedi tanıdık bir ses. Yüzümü çevirdiğimde Ekin'i gördüm. Hiçbir şey düşünmeden başımı omzuna yasladım. Şaşırmıştı ama kollarını belime sardı. "Ben kötü biri değilim." dedim ağlayarak. Kollarını daha sıkı sararken "Değilsin." diye karşılık verdi.





Düşman KardeşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin