İKİ YÜZLÜ

93 4 0
                                    

Damla Acar


Kapıdan çıkarken annem engel olmaya çalıştı ama onu ittim. Artık kesinlikle bu evde kalmayacaktım. Bahçe merdivenlerini de indikten sonra dışarı çıktım. Babam beni durdurmak için gelmemişti. Gözlerim dolmuştu ama aldırmadım. Bir taksi çevirdikten sonra nereye gideceğimi bilmediğimi hatırladım. 

"Düz devam edin."dedim. Göz yaşlarımı sildikten sonra telefonumu karıştırdım. Bana Yağmur ile alakalı mesaj atana cevap yazdım. "Onu bitirmek istiyorum." dedim. Hayatımı benden çalmasına izin vermeyecektim. O evde ailesiyle huzurlu yaşayamayacaktı. Mesajı gönderme bölümüne gelince durakladım. Ne olursa olsun birine zarar vermek istemiyordum. Üstelik bu beni vurmaya çalışanla aynı olabilirdi. Onu öldürebilme düşüncesi aklıma gelince direk mesajı sildim. Bunu yapamazdım. 

Taksici nereye gideceğini bilmeden dolanıyordu. Artık bir adres vermem gerekiyordu. Selim'in yanına gitmekten başka bir çarem yoktu. Adresi verdikten sonra camdan dışarı baktım. İsteyerek, planlayarak yapmamıştım bunu. Kaza geçirmesini istememiştim. Onun duygusal konuşmasından sonra annem kendini suçlamıştı. 

Yağmur'a giden mesaj bana da gelmişti. Birisi bizimle uğraşıyordu. Üstelik her kimse ölüme kadar gitmişti. Yaklaşırken çantamda cüzdanımı aradım ama bulamamıştım. 

"Bir dakika bekler misiniz? Ödemeyi birazdan yaparım." dedikten sonra taksiden indim. Selim'in şehir dışına yakın villasına girerken göz yaşlarımı kontrol ettim. Güçsüz görünmek istemiyordum. Kapıyı Selim açtı ve şaşkın gözleriyle bana baktı.

"Damla."

"Selim, benim sana ihtiyacım var." dedikten sonra ona sarıldım. Kollarını belime doladıktan sonra "İçeri geç."

"Taksi ücretini öder misin?" dedim kısık sesle.

"Tamam, geç sen." dedi. Ben içeri geçtikten sonra Selim hizmetlisine para verdi. Yanıma doğru gelirken "Annem yurt dışında. Babamda akşam gelir. Ne oldu anlat." dedi.

"Yağmur bütün hayatımı çaldı Selim. Benden geriye hiçbir şey bırakmadı. Yıllar önce annemi almıştı. Şimdi de babamı aldı. Evimi, hayatımı, servetimi bana ait olan her şeyimi aldı. Bir sen kaldın." dedim sarılarak. Ona ihtiyacım vardı. Beni teselli etmesine ihtiyacım vardı.

Haldun Acar

Kapıdan çıktıktan sonra hala sinirliydim. Melek engel olamamıştı. Bana döndükten sonra "Haldun, Haldun gitti. Damla gitti." dedi. 

Cevap vermemiştim. Çünkü sinirliydim. Yağmur'a daha yeni kavuşmuşken ve bu kadar zor bir dönemdeyken herkesin anlayışlı olması gerekiyordu. Daha on yedi yaşında bir genç kız hayatı boyunca çocuğu olamayacağını öğrenmişti ve bunun kısmi de olsa sebebi bendim. Onun peşinden koşmuştum. Benim yüzümden olmuştu. Ben bunun şokunu üzerimden atlatamazken Damla'nın saldırısı gerçekleşti. Ona bir şey olacağı ihtimali bile beni deliye çevirmişti. Yağmur ona gelen mesajı söylememişti çünkü zor bir dönemden geçiyordu. Damla'nın anlayışlı olması gerekiyordu. 

"Haldun, kızım gitti. Onu geri getir. Kızımı geri getir."

"Melek, o benimde kızım. Sadece biraz kendine gelmesi gerekiyor. Ailesine güvenmesi gerekiyor." dedim. Melek şok olmuş gözlerle bakarken "O daha çocuk." diye bağırdı.

"Yağmur'da çocuk. Ama onca şeye rağmen kardeşinin hayatını kurtardı. Bir daha çocuğunun olmayacağını öğrendiğinde bile kardeşine karşı merhametliydi."

"Ya Damla'nın başına gelenler. Silahlı bir saldırıya uğradı. Yaralanmadı ama bu onun tehlikede olmadığını göstermiyor. Kızımız silahlı bir saldırıya uğradı Haldun." dedi. Melek'in sözleri beni kendime getirdi. 

Damla dışarıdaydı. Üstelik daha onu vuran bulunmamıştı. Ayağa kalktıktan sonra "Dışarı çıkmayın. Ben Damla'yı alıp geleceğim." dedikten sonra Yağmur'u kapının girişinde gördüm. 

"Nereye gitmiş olabilir Yağmur  Sende arkadaşlarının numarası vardır." dedi Melek. 

"Selim'e gitmiştir. Evini biliyor musun?" dedi bana bakarak. Onu alnından öptükten sonra "Biliyorum." dedim. Dışarı çıktıktan sonra arabama bindim. Damla'yı aradım ama telefonu kapalıydı.

"Ah be kızım! Bitanem benim." dedim. Şehir dışına yakın bir evdi Selim'in evi. Villasının önünde durduktan sonra indim. Kapıyı hizmetli açtı. İçeri girerken bana engel olmaya çalıştı ama izin vermedim. Selim ve Damla yan yana oturuyorlardı. Damla'nın gözleri doluydu. Yeni  ağlamış gibiydi.

"Damla, bitanem gel hadi gidelim." dedim yanına giderek. Selim ayağa kalkmıştı ama Damla hala oturuyordu.

"Damla." dedim.

"Gelmeyeceğim." dedi ayağa kalkarak. Tam gözlerimin içine bakmıştı. Gözlerinde bir anlığına nefret gördüm. Bu canımı yakmıştı. Yanaklarından tutarak "Özür dilerim. Çok özür dilerim bitanem, canım, bebeğim." dedim sarıldım. Ellerini göğsüme koyup itti beni.

"Sen beni hiç istemedin baba. Hiç sevmedin beni. Niye çünkü senin kızın Yağmur. Çünkü yıllardır onu göremedin. Çünkü mahkeme onu değil beni sana verdi. O annesinde yetişen narin prensesiniz ya."diye bağırdı. O kadar çok yakmıştı ki bu cümleleri beni.

"Canımın içi, böyle konuşma." dedim. İçimi yakmıştı sözleri.

"Git, bırak artık beni rahat edeyim, nefes alayım baba!" diye bağırdı.

"Seni burada bırakmayacağımı biliyorsun kızım, hadi gidelim." dedikten sonra kolundan tuttum.

"Haldun amca burada kalabilir." dedi Selim. Aklı başında bir çocuk olduğu belliydi. Ailesini de tanırdım. "Selim sağol ama kızımı eve götürmem lazım. Annesi ve kardeşi onu merak ediyor." dedim. Damla'nın kolundan çekerken belinden tuttum. Bahçeye çıkardıktan sonra arabaya bindirdim. Arabayı çalıştırdım.

"Gelmek istemiyorum anlasana." diye bağırdı. Dikkatimi dağıtıyordu.

"Kızım, sen benim canımsın. Seni bırakmam.Emniyet kemerini tak." diye karşılık verdim.

"Senin kızın Yağmur! Ben değilim. Ben senin kızın değilim." diye bağırdı. Gözlerinden yaşlar gelirken "Durdur arabayı, gelmek istemiyorum." dedi. Şehir dışında bir yoldaydık. İnşaat alanı çok fazlaydı. Dikkatli kullanmam gerekiyordu.

"Damla, seni çok seviyorum kızım. Lütfen böyle konuşma. Aynısınız benim için. Emniyet kemerini tak." dedim.

"Hayır. Durdur." dedikten sonra direksiyonu çevirmeye başladı. Arabanın kontrolünü kaybedecektim. Sağa doğru çevirince kontrolü kaybettim. İnşaat sahasına girerken Damla bağırdı. Emniyet kemerini sinirle takmamıştı. Uçuruma doğru yuvarlanırken ona ulaşmaya çalıştım ama olmamıştı. Kızımı koruyamamıştım. Bilincimi kaybederken ağzımdan iki sözcük döküldü.

"Damla, Yağmur."



Düşman KardeşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin