KAVGA

85 5 0
                                    

Yağmur Acar


Annemin bu tutumu karşısında kendimi bazı şeylerden soyutlamış gibiydim. Hayatımın büyük bir bölümü değişmişti. Okuduğum kitaba ayracı yerleştirdikten sonra pencereden dışarı baktım. Kendimi dışlanmış hissetmiştim.

Kapı çalındıktan sonra annem odama girdi. Sinirli hali geçmişti. Onu söylediklerinden dolayı asla affetmeyecektim. Yatağımın ucunu oturduktan sonra saçlarımı okşamak istedi ama izin vermedim.

"Özür dilerim anneciğim! Sana çok sert çıkıştım. Affet beni."

Cevap vermek istemiyordum. Söyledikleri bir özürle geçmezdi.

"Yağmur, kızım ben ikinizi de çok seviyorum. Size bir şey olmasını istemiyorum bu yüzden sinirlendim. Özür dilerim." Gülümsedim. Artık beni sevdiğine inanmıyordum. Damla'yı kayırıyordu.

"Peki Damla beni evden kovduğunda ona neden kızmadın? Bana bağırdığın gibi niye bağırmadın anne? Benim kaza geçirmemin sebebi sadece kendi hatam mı? O gece evden kovulmamış olsaydım hala anne olma gibi hayallerim olabilirdi." diye bağırdım ayağa kalkarak "Sen anne Damla için beni harcadın. Evet hiçbir zaman seni anlamayacağım. Çünkü anne olamayacağım. Senin yüzünden senin kızının yüzünden. Şimdi aptalca gelmiş şaka sandığım bir mesaj yüzünden bana hesap soruyorsun. Bu çok acımasızca." diye bağırdım. Göz yaşlarım yine akıyordu. Annemin de gözleri dolmuştu.

"Annecim ben çok özür dilerim."

"Yeni bir ev, yeni bir bahçe, yeni eşyalar. Hiçbiri içimde hissettiğim boşluğu unutturmayacak. Kızının çocuklarını severken ben sadece bakacağım." dedim hıçkırarak ağlamaya başladım. Annem sarılmak istediğinde onu ittim.

"Git buradan anne. Git." diye bağırdım. Çaresizce odadan çıkarken annemde mahvolmuştu. Hissettiklerimi söylemiştim. O mesajı o kadar da ciddi almamıştım. Bu yüzden söylememiştim. Bu kadar ağır hesap sorulması zoruma gitmişti. Yatağa uzandıktan sonra gözlerimi kapattım.

Şu ana kadar geçen her şey gözümde belirdi. Damla'yı gördüğüm ilk an. Annemin bayılması. Hastanede babamla tanışmamız. Damla'nın beni evden kovması. Geçirdiğim kaza. Hepsi üzerime üzerime geliyordu. İçine girdiğim boşlukta kayboluyordum.

Melek Acar

Kalbim sanki bir parçam değilmiş gibi hızla atıyordu. İçimde oluşan acı diğer her şeyi bastırıyordu. Bana hayatın hediyesi olarak verilen iki kızımda mutsuzdu. Yıllar önce yanlış anladığım bir durum her şeyi mahvetmişti.

Yağmur'un geçirdiği kazanın sorumlusu bendim. Onu bilmediği bir hayata istemediği halde sürükledim. Bunu istemediğini defalarca söylemişti. Şimdi içindeki acıların onlarca katı benim üzerimdeydi.

Damla'yı ise yıllarca annesiz bırakmıştım. Kendi tercihlerim uğruna kızımdan bunca yıl ayrı kalmıştım. Bebekliğini, çocukluğunu hiç görememiştim. Şimdi onun hayatı için diğer kızıma bağırmıştım.

Hıçkırarak ağlamaya başlayınca Haldun içeri girdi ve şaşkın gözleri beni buldu.

"Melek, hayatım neden ağlıyorsun?" dedikten sonra yanıma oturdu. Ona sarıldıktan sonra tekrar önüme döndüm.

"Ben hiç iyi bir anne değilim. İkisini de hak etmiyorum. Onların iyiliğini, güzelliğini hak etmiyorum."

"Melek, lütfen! Sen benim tanıdığım en iyi annesin."

"Ben kızıma bağırdım. Kendi kızıma bağırdım. Yeni kaza geçirmiş ve bir daha bebeği olmayacak olan kızıma hesap sordum. Onun bu hale gelmesine sebep olan benim. Bana defalarca söyledi. Burada yaşamak istemiyorum dedi. Ama ben onu buraya getirdim. Sırf sana ve Damla'ya yakın olmak için Yağmur'u mahvettim ben. Oysa o bana emanetti. Sen Damla'yı ben Yağmur'u aldım. Onları mutlu etmemiz gerekiyordu. Beraber olmuyor."

"Olacak. Her aile gibi olacak bizimkisi de."

"Bak ben seni ve kızlarımı çok seviyorum. Ve sizinle mutlu olacağımızı biliyorum. Sadece biraz zamana ihtiyacımız var. Şuan hassas olan Yağmur. Onunla ilgilenmemiz gerek. Üstelik olan olaydan sonra Damla'ya karşı bu tutumunda kendince haklı." dedi. Bunun sözleri üzerine kapının arkasından bizi dinleyen Damla'nın gözleriyle karşılaştım.

"Damla." dedim. Yanlış anlamıştı. Onu suçladığımızı düşünmüştü.

"Bunu söylediğine inanamıyorum." dedi babasına. Şok olmuş gibiydi. "Bana bunu söylediğine inanamıyorum. Nasıl suçlarsın beni?" diye bağırdı.

"Kızım bitanem yanlış anladın beni."

"Ne yanlış anlamsı ya? Bilerek onu kovdum. Kaza geçirmesinin sebebi benim öyle mi? O kızı istemiyorum. Benim hayatıma girmesini istemiyorum. Suçluyum evet. Gitsin buradan. Yüzünü bile görmek istemiyorum. Ondan nefret ediyorum." diye bağırdı Damla. Durumu abartmıştı. Onu sakinleştirmek için yanına gittiğimde beni itti.

Haldun masanın üzerindeki vazoyu yere atarken sinirden titriyordu.

"Yeter, yeter anlıyor musun? Ben senin babanım. Melek annen. Yağmur'da kardeşin. Herkes senin kadar bu evde yaşamayı hak ediyor. Kimseyi bu evden kovamazsın. Burası herkesin evi. Şımarıklıklarından vazgeç yoksa kötü olur Damla." dedi sertçe. Damla'nın gözleri dolmuştu. Odasına gittikten sonra Haldun koltuğa oturdu.

Bir şey söylemeye dilim varmıyordu. Damla'nın söyledikleri karşısında böyle davranması gerekiyor muydu bilmiyordum. Bir kaç dakika sonra elinde bavuluyla kapıya yönelen Damla'yı görünce "Kızım, kızım nereye gidiyorsun?"

"Size mutluluklar anne. Kızın ve babası olduğu sürece bu eve gelmeyeceğim."


Düşman KardeşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin