Yazardan;Su tam zamanın da frene basmıştı ancak yinede öndeki arabaya çarpmaktan kurtulamamıştı. Hafif çarpmanın, bir de ani frenin etkisi ile her ikisi de başlarını çarpmışlardı. Su kafasına ufak bir çizik almıştı. Birde kaşını patlatmıştı ama şu durumda pek kötü sayılmazdı. Tabi bir süre daha müdahale edilmezse kan kaybından tehlikeye bilebilirdi. Ulaş'ın durumu Su'dan daha kötüydü. Burnu kırılmış, sağ elmacık kemiği çatlamış ve sağ kaşı patlamıştı. Bunların yanında yüzünün farklı bölgelerinde çizikler oluşmuştu. Bunlara hem sarhoş olması hem de emniyet kemerini takmamış olması sebep olmuştu.
Diğer arabada hiç bir şey yoktu. Ama sorumsuz herif Su ve Ulaş'ı orada bırakıp yoluna devam etmişti. Ulaş'ın kendiliğinden uyanacağı yoktu ama Su gözlerini açmayı başarmıştı. Gerçi gözlerini kapattığından beri neredeyse yarım saat olmuştu. Araba orada öylece dururken kimse ne arabaya ne de içindekilere ilgi göstermemişti.
Su elini sızlayan başına götürmüştü. O an eline hep nefret ettiği sıcak ve vıcık vıcık olan sıvı bulandı. Şu an bayılmaması gerekiyordu. Kendi içinden sürekli aynı şeyi tekrar etti: Düşünme.. Şimdi olmaz düşünme... Orada öyle bir şey yok düşünme.. Düşünme! Düşünme!
Kendini bastırabildiğinde olduğu yerde dikleşti. Başında hala bir sızı vardı, ama kendine hakim olmayı başarıyordu. Olduğu yerde yapabildiği kadar dikeldi ve bir elini Ulaş'ın omzuna koyarak kaldırdı. Kaldırdığında kan golüne dönen yüzü açığa çıkmıştı. Bu kadarı Su'ya fazla gelmiş ve daha fazla kendini tutamayarak tekrar bayılmıştı.
Bu durum yanlarından geçen arabaların tuhafıma gitse bile hiçbiri durup arabayı kontrol etmiyordu. İnsanlığın gittiği yön hiçte iyi değildi. Tabi bu yardımseverlik duygusu körelmiş insanların yanında hala normal tepkiler veren insanlar da vardı. Neyse ki bunlardan bir tanesi Su ve Ulaş'ı bulmuştu.
Karşı yolda arabası ile ilerleyen genç kadın arabasını sağa çekip park etti ve bizimkilere doğru yöneldi. İlk önce arabanın içini dinlemiş ve ses duymaya çalışmıştı hiçbir ses duyamayınca içeri seslenmişti ama yine cevap alamamıştı. "Pardon... İçeride kimse var mı?" pes etmeyerek aynı şeyi camı tıklayıp sormuştu ama yine ses gelmemişti. Bir yandan da içeriyi görmeye çalışıyordu ama camlar siyah film ile kaplı olduğu için bir şey göremiyordu. Elini kapı koluna getirip kapıyı açmaya çalıştı fakat kapı açılmadı.
Daha fazla dayanamayıp ayağındaki platform topuklu ayakkabıyı çıkartıp eline aldı. İlk önce platform kısmı ile camı çatlatıp daha sonra ince topuğu ile kırmıştı -Bu şekilde yapmasının nedeni içeride biri varsa o kişiye zarar vermemekti.
Camı kırıp içerideki manzarayı gördüğünde kendini tutamayıp çığlık atmıştı. Hemen kendini toplayıp ambulansı aradı ve bulunduğu yeri tarif etti. Çaresizce beklemek istemiyordu genç kadın fakat durumlarının tam olarak nasıl olduğunu bilmediği için müdahale etmek istemiyordu. Sonra yanlış bir hareket edip durumlarını daha da kötü hale getirebilirdi.
Zaten ambulans da fazla bekletmemişti. Arabadan çıkan üç hemşirenin biri Su ile ilgilenirken; ikisi de Ulaş'a gitmişti. İlk müdahaleler edildikten sonra ikiside ambulansa yerleştirilmişti. Kız da onların durumlarını merak ettiği için kendi arabası ile onları hastaneye kadar takip etmişti.
Genç kızın patlak kaşındaki kan durdurulmuş ve pansuman yapılmıştı. Diğer yaraları da kapatılırken genç kadın onları izliyordu. Bayılmasının nedeninin kan tutması olduğu hastalık geçmişine bakıldığında anlaşılmıştı. Ulaş ise gelir gelmez direk ameliyathaneye alınmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/26988628-288-k304972.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLKLER UNUTULMAZ
RandomHikayem Su'yun, Deniz ile arasındaki aşk serüvenini anlatıyor. Klasik bir konu gibi gelebilir ama ön yargıyla yaklaşmamalısınız. Beğenmeniz dileğiyle...♥♥ Anasınıfından beri kendi canınızdan daha çok değer verdiğiniz biri... Onu daha ilk gördüğünüz...