İyi okumalar..:)
"Arabama iyi bak güzellik." böyle söylemesine sinir olup gaza abandım ve evin bahçesinden çıkıp hızlı bir şekilde yola girdim. "Arabama iyi davranacaksın değil mi?" sanki arabasını yedim ya pis uyuz şey!
"Oradan bakınca acemi gibi mi duruyorum?" gözlerimi anlık onun yüzüne çevirdiğimde dudaklarında muzip bir tebessüm vardı.
"Fazlasıyla.."
"Ne kadar kıskanç biri olduğunu söyleyen oldu mu daha önce?" konuşurken gözlerimi yoldan ayırmıyordum. Hem onunla göz teması kurmak istemiyordum hem de araba kullanırken yalnızca yola konsantre olmayı tercih ediyordum genellikle -hatta her zaman.
"Öyle olmadığım için daha önce kimsede böyle birşey söyleme gereği duymadı." cevap vermek yerine yola daha çok odaklanıp hızımı arttırdım ve vites attım. Tamam kabul ediyorum belki şuan biraz kendimi kasmış olabilirdim. Ama araba kullanmayalı epey olmuştu. Yani hak verin banada değil mi? Tabi bu benim hala mükemmel bir kullanıcı olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.
Arabaya alıştıkça daha rahat kullanmaya başlamıştım. Normal olarak da hızımı gittikçe artırıyordum. Bu yaptığım Ulaş'ın gerilmesine neden oluyordu. Anlamadığım bu barın bizim eve yakın olduğu halde benim hala oraya varamamış olmamdı. Aslında Ulaş'a soracaktım ama Barış'a barın ismini sormamıştım. Yinede bir şansımı diyebilirdim. "Şey buralarda bir bar olması gerekiyordu. Ama hala bulamadım. Sen biliyor musun?"
"Buralarda bildiğim bir tek Gust var. Sen de onu diyor olmalısın."
"Hiçbir fikrim yok."
"Peki tamam. Şu ileriden içeri gir." dediği gibi ilerideki ara yola girdim. "Hızını yavaşlatmalısın." dediği gibi hızımı yavaşlattım. "Buradan dümdüz ilerle." biraz daha ilerlediğimde geçenki barın karşısındaydık. Barın önünde uzun bir sıra vardı. Ne yani şimdi birde sıra mı bekleyecektik?! İkimizde arabadan inince Ulaş anahtarı benden alıp valeye verdi. Bende sıraya doğru ilerlemeye başladım. Yalnız böyle bakınca sırada epey uzunmuş. Ben daha sıraya ulaşamadan biri kolumdan tuttu. Tam kendimi savunmak için yumruk atacaktım ki elim kolumu tutan kişi tarafından tutuldu. Zaten bakınca bu kişinin Ulaş olduğunu anladım. "Sakin ol kızım ya."
"Pardon ben senin olabileceğini düşünmedim."
"Tamam. Önemli değil de sen nereye?"
"Ayy yazık sende körlük de var demekki. Sırayı görmüyor musun?"
"Ordan bakınca sıra bekleyecek birine mi benziyorum?" onu şöyle baştan aşağı bir süzdüm. Ay böyle bakınca da pek benzetemedim ama yani...
"Ne yapacaksın? Görmüyor musun kapıdaki izbandut malları?"
"Ne yapacağımı izle ve gör. Ama elimi beline koymamda bir sakınca var m?"
"Fazla ellememeye dikkat edersen sorun yok." sesim ister istemez bıkkın çıkmıştı. Aslında bana salak falan diyorsunuzdur şimdi. Sonuçta Barış'ın o değişik şeyleri yapmadığı bir kız kaldımı merak konusu. Ama olsun yine de bana ondan başkasının dokunması ya da herhangi bir temasta bulunması hoşuma gitmiyordu. Aslına bakarsanız onun bana bıraktığı izlerin silinmesinden korkuyordum. Kalbime açtığı boşluğu doldurabilecek kişi sadece oydu. Ve ben bunu kimsenin değiştirmesini istemiyordum.
Benim kendi kendime daldığım düşüncelerden çıkınca nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde içeriye girmiştik. Beni bir köşeye doğru yönlendirmeye devam ediyordu. Sonunda yan yana koltuğa oturduğumuzda daha fazla merakıma dayanamayıp sordum. "İçeriye nasıl böyle kolay girdik?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLKLER UNUTULMAZ
De TodoHikayem Su'yun, Deniz ile arasındaki aşk serüvenini anlatıyor. Klasik bir konu gibi gelebilir ama ön yargıyla yaklaşmamalısınız. Beğenmeniz dileğiyle...♥♥ Anasınıfından beri kendi canınızdan daha çok değer verdiğiniz biri... Onu daha ilk gördüğünüz...