Medya için Sadesseda çok çok teşekkür ediyorum :))
Hatıralar vardı. Silindiğini sandığınız , ardında izini bırakan. O ize her rastladığınız vakit içerde biryerleri parçalayan .
Insan susardı gerçeklere. Görmek istemezdi. Yumardı gözlerini. Oysa ki bilmezdi; tek yaptığı bir deve kuşu olma çabasıydı.
Bazı anılar silinemezdi. Gariptir ki yüzünüzden gülücüklerin eksik olmadığı bir günü unutup , yitirirdiniz. Ve daha garip olanı en çok unutmak istediginiz günü ne kadar zaman geçse de yitiremezdiniz.
Mazide kalmış acılar ilk gün ki gibi derinden değildi belki . Hatırladığınız vakit dizlerinizin üzerine çöktürmezdi sizi , ama icinizde bir yerlerde, en ummadığınız bir köşe de bir kor tekrar harlanırdı.
Işte tam da o an anlardınız ki , sizin gücünüzün sınırları, kudretinizin erişemeyeceği zirveler vardı.
Botan Yiğitoğlu en zirvede değil miydi? O ki tüm Mardin'i ayakları önüne diz çöktürecek adamdı. O bir Ağa oğlu, güçlü bir aşiret varisiydi.
Üzerinde çok durulmayan ayrıntılar can yakardı. Siz her kim olursanız olun, sınırlarınızı zorlayacak ve canınızı yakacak sorunlarla yüzleşecektiniz.
Öyle ki onca insana sözünü geçirecek adam , yüreğine parmağının ucuyla dahi dokunamazdı.
Insanlar dünyaya adımlarını attıkları ilk andan itibaren, gerek aileleri, gerekse yaşadığı toplum çerçevesi içerisinde, bir takım sınıflara tâbi tutulurdu.
Rütbeler gelip geçicidir. Ne yazıktır ki toplum tarafından görülmeyen bir ayrıntı da budur.
Sesi gür çıkan bir erkek , ruhsal olarak kendine güveni olan bir erkektir kimisine göre. Pek tabi vücudunu kaslarla cevrelemiş bir erkek de en güçlüdür kimisine.
Hayatlar çoğu zaman zihinden geçip giden düşüncelerle çarpışırdı . Tıpkı bir yağmur bulutu gibi. Beraberinde ise etrafa saçılan su damlacıkları oluşurdu. Hoş gerçekte bu su damlacıklarının yerini hayal kırıklıkları alırdı.
Sesiyle sizi yerinizden hoplatan bir adam, karşınıza çıktığı zaman sizden çekinen bir adamda olabilirdi. Fiziksel olarak hayli güçlü bir erkek de , ruhsal olarak sizin kadar güçlü olmayabilirdi.
Ayrıntılar göz önünde bulundurulmuyor, zamanla birikiyor...birikiyor ve birikiyordu. Sonuç olarak etrafınız dort duvar tarafından cevreleniyordu. Ve nihayetinde yine size patlıyordu.
Genç adam tam suanda ayrıntıları görmüyordu. Herzaman yaptığını yapıyor o an ne yaşıyorsa kendini o ana göre kuruyordu. Oysa ki ertesi gün için aklının ucundan geçen ufacık bir kalıntı dahi yoktu.
Belki de bu sarsılmaz adamın, kusursuz duruşuna tezat oluşturan buydu. O hayatını günü birlik yaşıyor bir saniye sonrasını hesaba katmıyordu.
Böylelikle o an gözünden kaçırdığı o küçücük , ve hatta tıpkı bir pire kadar olan , şuncacık ayrıntı gün geliyor kendi ayaklarına dolanıyordu.
Bir karısını gayet iyi teselli edebilme kabiliyetine sahip adam, çok değil biraz sonrasında bir diğer karısını yıkıyordu.
Yeni karısına "Bana sevmeyi öğret " diyen adamın demesi gereken asıl kelimeler "Bana bugünün bir yarını olduğunu öğret "demekti.
Ki genc adamın asıl öğrenmesi gereken işte bu küçücük ayrıntı idi.
Genç kadın çenesini dikleştirmiş, okyanus mavisi harelerini, bir çölün en ücra köşesinde dalgalanan kum taneciklerinin o kahverengi tonunu taşıyan, kahverengiliğin aralarına saçılan, siyah damarları olan gözlere sabitlemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/45875052-288-k178298.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRİNA DILEMIN
Aktuelle LiteraturBir adam ve iki kadının hikayesidir. Acılarını omuzlamaya çalışan iki kadın , Ve iki kadın arasında kalan Botan Ağa'ya şahitlik edeceksiniz. Henüz aşkı tatmamış bir adam, Kocasına delilercesine aşık bir kadın, Berdel'e kurban edilmiş, evli...