Bölüm Şarkısı:Mabel Matiz-Sarışın -dediğim yerde açarsanız iyi olur-
Selam! Bölümlerin yavaş yavaş gelme hızı aksayacak,haberin olsun. Bu hafta bayram var ve ondan sonra okul. Okul zamanı kolay yazabileceğimi sanmıyorum. Bölümlerin gelme hızı haftada bire inebilir bu yüzden.
16.Bölüm
-*-*-*-İyi Okumalar-*-*-*
Kalp kırıkları hemencik geçmiyor. Önce o kırıklar sana batıyor. Gittikçe nefes alamicağın hale getiriyor. Sonra derine batmaya başlıyor. Bazen 'ben artık öldüm' derkeno hemen oradan çıkıyor. Kendine geliyor. İçindeki seni tekrar buluyorsun.
Sonra ne mi oluyor?
Kırık parçalar çıkmış,tekrar birleşmil oluyor. Paramparça olan kalbin artık tek parça oluyor. Ve sonra kalbinin kırılma nedeni tekrar oluyor. Tıpkı How I Met Ypur Mother'da Barney'nin dediği gibi.
"Bir gün tekrar seveceksin...çünkü kırık bir kalp zamanla iyileşir."
Bunları diyorum ama benim kırık kalbim zaman geçse bile iyileşmedi. Parçalar hâlâ derinde değil ama batıyor. Aklıma geldiği zaman beni boğuyor. Bu kadar acı verici bir şey ve her hatırladığımda acı vericeliğini koruyor.
Gözlerim kızardığı için yumdum. Dökülecek olan yaşım dökülsün ve kurtulayım diye. Ama hiç bir yaş dökülmedi. Aksine kulağıma Sâre'nin kıskançlık dolu sesi doldu. Gözlerimi açıp ona baktım.
Elleriyle plastik telefon kabıyla oynuyordu. Ama sanki ondan haberi yokmuş gibiydi. Sarı saçlarını tepesinde topuz yapmıştı. Gözleri sabit bir şekilde kahkahalarla denizde vakit geçiren Barkın ve Özgü'ye bakıyordu.
Özgü,Barkın ve Kayra'nın çocukluk arkaşıydı. Daha çok Barkın'ın. Özgü ve Kayra'nın tanışmışlığı var. "Oha! İçine girseydin!"
Kafamı denize çevirdim. Özgü Barkın'a su atıyordu. Arada sırada yakınlaşıyorlardı. Ama Sâre gibi seven biri için bu çok fazlaydı. Sâre şimdiye kadar bütün sevdiklerini dolapta saklamayı düşünmüştür. Hem de bir tanesini saklamıştı.
Hışımla Sâre'nin elindeki telefon kabını aldım. Sonra da telefonuna taktım. Sâre dikkatini bana verdiğindei,"Neden aldın? Ben onu Özgü diye düşünüp kesiyordum," dedi.
"Bu kap benden sana hediye,salakcım. Parçalamana izin vermem." Sâre derin bir nefes verip şezlongta arkasına yaslandı. "Fazla kıskanıyorum."
"Evet," dedim. "Fazla kıskanıyorsun."
"Ama n'apim? O bana açılmadıkça beni sevmediği düşüncesine kapılıyorum ve bu beni deli ediyor. Gerçekten," dediğinde bakışları tepemizdeki ağaca çıkmıştı. Benim kafamda dikiş olduğu için suya giremiyordum. Serin olsun diye gölge altındaydık.
"Sana onu ayarlayayacağım," dediğimde hemen kalktı.
"Yemin et."
"Yemin ederim."
Ellerini birbirine çırptı. "Nasıl?"
"Hemen geliyorum," diyerek yerimden kalktım. Hasır şapkamı kafama geçirdikten sonra terliklerimi giyip Hazal'ların yanına gittim. Kayra'yı onların arasına girmesi için göndermiştim. Ve bu işine gelmişti. Yarışmayı kazanamadığımız için morali yükselmişti.
Yarışmayı otelden biri kazamıştı ve hiç galibey almamasına rağmen elenen kişi Yiğit ve Hazal olmamıştı. Başka bir çift olmuştu.
Onların yanına geldiğimizde beni ilk Kayra fark etti. "Ne oldu?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Doğan Güneş
RomanceBir kız düşünün. Kırılmış,üzgün ve depresyonda. Bir erkek düşünün. Aşık,içine kapanık ve yakışıklı. Ve bu ikisinin Antalya'da tanıştıkları. Sizce kader mi,tesadüf mü? ---- Serenay,çok sevdiği Bulut onu aldatınca depresyona girer. Bileklerina attığı...