YDG 21.Bölüm "Kıskanmak"

41 3 2
                                    

Bölüm Şarkısı: Duman-Kırmış Kalbini

Selam! Çok uzun bir ara oldu. Ne yapayım,yazasım gram yok. Neyse,bölüm geldi ya sorun yok bence:D 

21.Bölüm|Kıskanmak

İstemedende olsa bir sürü hata yaparız. O hataların sonucu olan üzüntüler,acıları çekeriz. Ama bir söz vardır. "Kendi düşen ağlamaz." Hazal kendi düşmüştü. Ama dün akşamdan beri ağlamaktan sesi kısılmıştı. Demek ki;İnsanlar kendi düşse bile ağlarmış. Bu söz yalan. Kimse acıya engel olamaz. Çünkü acı hissedilmeyi talep eder.

Bazen bir çıkmazda oluruz. Bir akşam-ve ya gece- sabaha her şeyi unutmuş olmak üzere ağlamaktan şişmiş gözlerimizle güzel bir uykuya dalırız. Sabah kalktığımızd şişen gözlerimiz hafif nemlidir ve acıyordur. Bir kaç saniye sorgularız. 'Ne oldu?' 'Neden böyleyim?' gib sorularla. Sonra her şey teker teker aklımıza gelir. Acı dolu zamanlar gibi. V uyanmak istemezsin.

"Hazal. Son kez söylüyorum. Şu gözlerini yok et ve giyin. Sabahtan beri dilimde tüy bitti ya! Serenay,sende şuna bir şey söylesene," dedi Sare. Zavallım,saatlerdir Hazal'ın yer yatağının başucuna çökmüş,ağladığı ve ya uyuduğu belli olmadığı Hazal'ı kaldırmaya çalışıyordu.

"Bırak uyusun. Morali bozuk onun," dedim. Sare'ye karşı ben daha anlayışlıydım Hazal'a karşı. İçinden sadece öyle durmak hissini iyi bilirdim. Çok yaşamıştım. "Hayır. Dün akşam Hazal ayrıldı ondan. Bu yüzden güçlü kadın profilini ortaya koyucak ve Yiğit'in karşısına geçicek."

"Yiğit'in geleceği ne malum? Dün kötü gözüküyordu," dedim. Sare kaşlarını hayır anlamında haraket ettirdi. "Ynlış bilgi,çok sevgili kankiloşkom. Yiğit bugün 'Yiğit is back' gününü yaşıyor," dedi. Hazal'a tekrar dönüp,"birilerinin bu günü mahfetmesi gerek," dedi.

Hazal kafasını kaldırdı. "Şuan yapmak istediğim tek ley böylece yatmak. Hem özel günümdeyim. Aşırı duygusalım. Ve sinirli. Seni şurada keserim."

---


Son saatlerde büyük bir çabanın içerisindeydik Sare ile. Hazal,yatağına yapışmiş bir şekilde aşağı inmemek için tutturmamaya devam etmişti. En sonunda ikna etmiştik.

Deniz kıyısında Alev ve Ecrin'lerle beraber oturuyorduk. Ecrin kendisinin suçlu olduğunu sanıp Hazal'dan özür dilemeye gelmişti. Hazal ise onun bir suçunun olmadığını söylemişti. Neden hâlâ yanlarımızdaydılar,bilmiyordum.

"Oha ya. Resmen ona tekmeyi basmamı falan mı bekliyormuş? Baksana,resmen kızı gözleriyle yedi." Kafamı Yiğit'i izlemekten bir saniye bile vazgeçmeyen Hazal'a çevirdim. "Hazal,sence de abartmıyor musun? Sende insanları kes. Etrafta bir sürü kaslı erkek var," dedim. Hazal bana döndü. "Ben,Yiğit gibi değilim. Ben sadece onu keserim."

"Peki," dedikten sonra iskeleden kalktım. Tahtadan dolayı kalçam acımıştı. "Ben biraz geziceğim kıyıda. Sonra görüşürüz," dedim. Arkamı döndüğümde Sâre'nin bağırışıyla arkamı döndüm. "Yeniden depresyona girme! Bu sefer de onun yüzünden!"

Omuz silkip yürümeye devam ettim. Kendimi depresyona girecek kadar enerjik bile hissetmiyordum. Üzerime bir üzüntü çökmüştü. Ben aşık mı olmuştum bu kadar kısa sürede? Acı o kadar elle tutulur cinstendiki.

Beni öptüğü kayalara geldiğimde oraya çöktüm. Dalgalar kıyıya vururken çıkan ses burada daha netti. Buraya sadece huzur arayan insanlar geliyordu. Eğlenmek isteyenler diğer taraftaydı.

Kulağıma gelen müzik sesiyle gözlerim doldu. "Yüzün gökyüzünde bakamıyorum. Havada nefesim var,boğuluyorum. Ben sana bağlarımı çözemiyorum. Başka bir dünya yok,gidemiyorum."

Yeni Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin