6. Bölüm

13.1K 347 16
                                    

*Su*

Sabahın erken saatlerinde uyandım. Akşam uyuyakalmam saatler almış olsa da o kadar karışık duygular içindeydim ki daha çok uyuyamazdım. Kafamın içinde düşünceler fır dönüyordu. Kendi öz ailemin beni bir eşya gibi, bir köle gibi fikrimi sormaksızın bir yabancıyla evlendireceğine halen inanamıyorum. Ailelerin çocuklarını sevmeleri gerekir ve onların mutluluğu için çabalamaları, benimkilerse tam tersini yapıyordu. Beni sonsuza kadar mutsuz olacağım bir evliliğe hapsediyorlardı. Nasıl, nasıl böyle bir şey yapabilirler? Bu kadar mı değersizim gözlerinde? Tek umursadıkları şey damatlarının zengin ve soylu olduğunu söylemek mi? Hayır, ben buna boyun eğmeyecektim.

Yataktan kalkıp uzun bir duş aldım. Duş sayesinde sinirimi biraz olsun yatıştırdım. Hemen giyinip arabama atladım. Bugün evimiz akrabalarla dolup taşıyordu ama ne aile kahvaltısını ne de ' Ahh canımmm! Çok şanslısın başına talih kuşu konmuş. Sen neden gülmüyorsun bakalım?' kaldırabilecek halde değildim. Yoldayken Azra'yı aradım ve yolda olduğumu haber verdim.

Şehir merkezindeki en sevdiğimiz kafeye girer girmez nefis kahve aroması ve fırından yeni çıkmış hamur işlerinin ağız sulandıran kokularıyla karşılandım. Burayı cidden çok seviyordum. Hemen arkadaki masaya geçip bir kahveyle bir dilim pasta sipariş ettim. Buraya girene kadar hiç iştahım yoktu ama kokular sağ olsun artık kurt gibi açtım. Benim siparişim gelmeden hemen önce Azra da geldi. Beni sıkıca kucaklayıp yanıma oturdu. Ona bir gün önce olanları ayrıntılı bir şekilde anlatırken kahvaltımızı yaptık. Ardından da kafa dağıtmak için alışverişe çıktık ancak hiç işe yaramadı. Zorla bir yabancıyla evlendiriliyorsanız giysi almak sizi rahatlatamamalı zaten. Sonunda Azra alışverişin işe yaramadığını görünce beni kitapçıya sürükledi. Evet, devasa bir kitapçıya. Ben kitapları çok severim ve çok ilginç bir şekilde kitaplarla çevrili olmak beni her zaman rahatlatır. Azra da bunu çok iyi biliyor ne zaman kullanması gerekiyorsa da kullanıyordu.

*Azra*

Su ile kitap rafları arasında dolaşıp dertleşiyorken telefonumun titreştiğini hissettim. Su'ya çaktırmadan baktığımda annemin mesaj attığını gördüm. Dünürcülerimiz Su'nun evine gitmiş bunu haber veriyordu. Yani Su eve gider gitmez onu abime istediğimizi öğrenecekti. Ahh, arkadaşıma böyle bir konuda gerçeği söylemediğim için kendime çok kızıyorum ama yapabileceğim bir şey yok. O bugün bir öğrenip beni affetsin bundan sonra hiç bir şey saklamayacağım ondan. Konuyu bilmese bile en azından bir şeyler olacağını ona söylemem gerektiğine karar verdim.

Öğlen yemeğimizi yerken Su'yla nasıl konuşabileceğimi, onu isteyeceğimizi söylemeden nasıl af dileyeceğimizi çeviriyordum ki Su'nun beni incelediğini fark ettim. Onu fark ettiğimi görünce Su:

- Azra, aklında ne var senin? Bütün gündür çok düşüncelisin.

- Şey... Beni düşünüyordum da, örneğin bir arkadaş diğerinin iyiliği için ona yalan söylese, hatta yalan da değil sadece bildiği bir şeyi saklasa bu nasıl bir davranış olur? Yani çok kötü olmaz herhalde çünkü arkadaşı bunu sadece onun iyiliği için yapıyor. Yani diğer arkadaş ona kızabilir ama affeder değil mi sonunda?

-Bilmiyorum, olayın ne olduğuna bağlı. Ve ne saklıyorsun benden? Bu bir arkadaşla diğerinin biz olduğunu anlayabilecek kadar zekiyim farkındaysan canım.

Zoraki Gelin (Durduruldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin