*Su*
Uykumun en derin yerindeydim ki bir anda yüzüme çok parlak bir ışık gelmeye başladı. Yarı uyur halimde birinin pencereyi açmış olduğunu tahmin ettim, her kim açtıysa onunla konuşarak uykumu dağıtacağıma pencereye arkamı dönüp yorganla kafamı örttüm. Neden beni uyandırıyorlardı ki? Başım ağrıyordu ve uyumak istiyordum. Birilerinin bana konuştuğunu duyar gibiydim ama kim olduğunu bile ayırt edemiyordum. Sonunda biri yorganımı çekerek başımı açtı. Gözlerimi kırpıştırıp baktığımda başımda dikilenin Esma olduğunu gördüm. En tatlı ve masum sesimi takılarak:
- Esma, başım çok ağrıyor ve çok uykum var. Biraz daha uyumak istiyorum. Lütfen bırak uyuyayım.
- Çok isterdim canım ama olmaz. Hadi, kalkman lazım.
- Neden ama ya?
- Unuttun mu? Bugün nişan alışverişine gideceksiniz. Birazdan evden çıkmanız lazım. Annen kaç saattir seni soruyor, daha önce de gelip kapını çaldım ama anlaşılan pek etki yapmamış. Hem başının ağrıyacağını tahmin etmiştim, sana ağrı kesici getirdim, hadi kalk da iç ilacını.
Yavaş yavaş yataktan kalkarken nişan alışverişinin gereksizliği ile birkaç bardak içkinin bile bende baş ağrısı yapmasına söyleniyordum. Esma beni o kadar iyi tanıyordu ki hazırlıklı gelmişti yanıma. İlk iş büyük bir yudum suyla hapı yuttum, sonra da Esma'ya hazırlanmak için ne kadar vaktim olduğunu sordum. 45 dakikam olduğunu öğrenince ilk önce kendimi banyoya sürükleyerek ılık bir duş almaya karar verdim. Eğer Azra ve ailesiyle buluşacaksak ağzımla kuş da tutsam uyumama izin vermezlerdi bu yüzden en iyisi annem odama gelip biz kavga etmeye başlamadan hazırlanmaktı. Ilık duş hem yorgunluğumu enerjiye çevirerek hem de uykumu iyice dağıtarak kendime gelmemi sağladı. Üzerimde bornozla dolap odama geçip giysilerime bakmaya başladım. Tüm gün hem kendi akrabalarım hem de Kastanlarla- Müstakbel akrabalarım- çevrili olacağımdan hanım hanımcık bir elbise giymeye karar verdim. Askıların birinde açık sarı, kendinden desenli kumaşlı, beli oturuk elbisemi görünce bu nişan alışverişine uygun olacağına karar verdim. Elbiseyi üzerime geçirip odama geri gittim ve saçlarımdaki birbirine karışmış dalgaları su ve köpükle düzelterek onlara şekil verdim. Çok hafif de bir makyajın ardından alçak ökçeli ayakkabılarımla cep telefonumu elime alıp aşağıya indim. Kahvaltı masası çoktan toplanmış olduğundan direk mutfağa yönelerek kendime bir kase çıkarıp en sevdiğim mısır gevreğini içine boşalttım, kahvaltıma sütü eklerken saate bakıp çıkmamıza on dakika kaldığını gördüm. Neredeyse hazırdım, sorun yoktu. Ben içindekileri silip süpürdüğüm kaseyi lavaboya bırakırken annem de adımı çağırmaya başladı. Hemen yanına gittim, bugünkü alışverişe annemin yanında iki halam ve bir teyzem de katılıyordu. Karşı taraftan da bir bu kadar katılım bekliyordular. Bugünkü daha nişan alışverişi olduğundan pek kalabalık olmayacaktık, asıl cümbüş düğün hazırlıklarında olacaktı. Arabaya atlayıp ilk durağımız Kastan Malikanesine doğru yola çıktık. Yapılan uzun süreli planlamanın ardından nişanın bir salonda değil de Selimlerin evde yapılmasına karar verilmişti. Bahçeler ve salonlar tüm misafirleri ağırlayabilecek kadar büyüktü hatta muhtemelen daha da büyük. Bugün de süsleme, masa ve oturma düzenlerine yerinde uygulamalı olarak karar verilecekti. Dekorasyon şirketleri bize projelerini sunacaktı ve biz de aralarından birini seçecektik. Normalde bu işlerin böyle yürüdüğünü hiç sanmıyorum, ama söz konusu Kastanlar olunca akan sular dururdu. Zaten düğün ve nişanı organize etmesi için en iyi organizatör tutulmuştu da annemle Meral Teyze tuttukları kadından daha bir organizatördü.
![](https://img.wattpad.com/cover/3910880-288-k245518.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Gelin (Durduruldu)
Chick-LitSu, zeki, güzel, asil ve başarılı bir kızdı. En büyük hayali kendi ayakları üzerinde durabilen bağımsız bir kadın olmaktı. Evlenmeyi aklının ucundan geçirmiyordu. Ancak ailesinin onun için çok farklı planları vardı, kaderin de öyle... Altın çocukla...