*Su*
Sabah oldukça geç uyandım. Azra ile buluşmaya gecikmemek için aceleyle hazırlanmaya başladım. Kahvaltı yapmayı yetiştiremedim, ben de Azra'ya kafede buluşmayı öneren bir mesaj attım. Kafeye vardığımızda Azra çoktan gelmiş, bana ve kendisine kahve ve tost bile almıştı. onu kucaklayıp:
- Kusura bakma canım, uyuyakalmışım. Ah, kahve çok güzel kokuyor, teşekkürler.
- Hiçbir şey canım ben de demin geldim. Zaten geç kalkman doğal, akşam Selimle dışardaydınız sonuçta.
- O kadar geç saate kadar kalmadık canım, 12'de eve gelmiştik.
- Yaa. Ee hadi anlat bakalım. Neler yaptınız? Ne konuştunuz?
- Tahmin ettiğin gibi ikinci buluşmamızdan önce üçüncüyü sormak istememiş o yüzden gecenin sonunda davet etti beni bu akşamki partiye. Gelirsem çok mutlu olacağını söyledi, benimle zaman geçirmekten çok hoşlanıyormuş.
- Ah, çok şeker. Sen ne dedin peki?
- Ben de evet dedim ne deyim. Hem gittiğimiz film cidden korkunçtu, filmin yarısından fazlasını kucak kucağa izledik. Yani şöyle oldu ilk başta ben korkunca elini omuzuma falan attı, daha sonra film daha da korkunçlaşınca da aramızdaki o içecek kolunu kapatıp beni daha iyi kucakladı.
- Hahah inanamıyorum beklediğimden hızlı yakınlaşmışsınız, çok mutlu oldum.
- Azra ya lütfen nasıl oldu bilmiyorum, filmin de etkisiyle bir anda kendimi Selim'in kolları arasında başım göğsüne yaslanmış buldum.
- İnanmıyorum, hahah. Bence kendine itiraf etmek istemiyorsun senin de filmi Selim'le sarmaş dolaş izlemekten keyif aldığını. Acaba aşık mı oluyoruz Su Hanım?
- Azra abartma lütfen yok öyle bir şey. Hem aramızda başka bir yakınlaşma da olmadı.
- Küçük bir veda öpücüğü de mi olmadı gecenin sonunda?
- Hayır, olmadı. Hem biliyorsun ben kimseyle öpüşmedim bugüne kadar. Selim beni öpmeye kalkarsa nasıl tepki veririm bilmiyorum.
- Onu olunca düşünürsün canım, anı yaşa biraz. Şu anda alışverişe başlıyoruz ve sana bu akşam giymek üzere süper bir elbise bulacağız.
- Bana mı? Ben senin için alışverişe çıktık sanıyordum.
- Ben de kendime bir şeyler bakacağım, ama bu akşam senin görünüşün daha önemli. Bu parti de düşündüğünden daha önemli, bu akşam Selim'in sosyol çevresine ve bizim ailenin genç çemberine ilk katılımın olacak ve ilk izlenimin ne kadar önemli olduğunu anlatmama gerek yok sanırım. Bu yüzden acele et alışverişe başlamamız lazım.
Ben tostumu yemeyi dahi bitirmeden Azra'nın zorlamalarıyla alışverişe başladık. Azra söylediği gibi kendine değil bana elbise seçiyordu. Denemem için seçtiği elbiseler birbirinden şık ve bol dekolteydi. Elime tutuşturduğu pudra pembesi taşlı mini elbiseye bakarak:
- Azra, bu parti için bu kadar abartılı bir elbiseye ihtiyaç duyacağımdan enin misin? Yani normal bir parti için çok abartılı bu seçtiklerin. Ben bu kadar taşlı elbise pek sevmem zaten.
- Daha az taşlı bir şeyler bakabiliriz ama inan bana partidekilerin elbiseleri bu kadar abartılı olacak. Oraya gidince bana teşekkür edeceksin seni alışverişe çıkardığım için.
- Tamam canım, sana güveniyorum ama en azından içinde yılbaşı ağacına dönmeyeceğim bir şey seçelim.
- Peki canım.... Aa bu elbiseye ne dersin? Bence sana çok yakışır, hem de tam istediğin gibi sade. Nasıl buldun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Gelin (Durduruldu)
ЧиклитSu, zeki, güzel, asil ve başarılı bir kızdı. En büyük hayali kendi ayakları üzerinde durabilen bağımsız bir kadın olmaktı. Evlenmeyi aklının ucundan geçirmiyordu. Ancak ailesinin onun için çok farklı planları vardı, kaderin de öyle... Altın çocukla...
