14. Bölüm

10.7K 457 49
                                    

*Su*

İnanamıyorum! Selim'le öpüşmüştüm! ÖPÜŞMÜŞTÜK! Kalbim küt küt atıyordu. Şimdi yıldızları izlemeye geri dönmüştük. Telefonumun titreşmesiyle dikkatimi gökyüzünden ayırdım. Mesaj atan Azra'ydı. 'Hadi gelin, her şey hazır.' yazmıştı. İlk anda nerden bahsettiğini anlamadım. Jetonumun düşmesi birkaç saniye sürdü, Selim'e hazırlanan sürprizden bahsediyordu. Yani şimdi aşağıya inmemiz mi gerekiyordu; ama ben yerimden çok mutluydum. İstemesem de gitmemiz gerektiğinin de farkındaydım. Bu arada Selim bana döndü:

- Noldu canım?

-Azra mesaj atmış, nerde olduğumuzu soruyor. Yanlarına gitmemizi söylüyor.

- Boş ver, biz burada iyiyiz.

Ayağa kalkıp elimi Selim'e uzatarak devam ettim:

- Partiye geri dönmemiz lazım, herkes nerde olduğumuzu soruyormuş.

Selim ayağa kalkıp belime sarılarak beni kendine çekti. Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra çok hafif geri çekilerek ' Noldu? Yoksa benimle baş başa olmaktan mutlu değil misin?' Sıcacık nefesini dudaklarımda hissetmek karnımdaki kelebekleri uyandırmaya yetmişti. Gülümsememe engel olamıyordum. 'Mutluyum, ama birazdan partiye gitmezsek denize düştüğümüzü falan zannedecekler.' Gülerek elimi tuttu ve 'Merak etme, bir şeyler zannedeceklerse de onu zannetmezler, ama madem istiyorsun gidelim.' dedi. Az önce ne emek istemişti? Utançtan yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum, ama makyajım sağ olsun muhtemelen dışardan anlaşılmıyordu.

- Haha, birileri kızarmış bakıyorum. Böyle küçük şeylerden bile kızarıyorsan seninle çok eğleneceğim.

Vee yanılmışım, makyajım kızarmamı engellemiyordu ve muhtemelen artık daha da kızarmıştım. Selim'in kahkahalarına cevap vermemenin en iyisi olduğuna karar verdim.

Güverte katına geldiğimizde yavaşlayarak Selim'in önden gitmesine izin verdim ama elimi bırakmayıp beni de kendisiyle beraber kapıya doğru çekti. Beraber kapıdan dışarı çıktığımızda renk renk konfetiler ve çığlıklarla karışık alkışlar bir anda patladı. Her taraf mavi ve altın renkli balonlarla kaplıydı, galiba okullarının renkleriydi. Baş köşedeyse Selim'in okul birincilik kupasının pastası duruyordu. Tezahüratlar devam ederken Azra, Kerem, Engin, Murat ve Büşra Selim'i kucaklayıp kutladı. Açıkçası bu sürprize pek bir katkı koymamıştım ve kutlamanın kalbinde birkaç saniye kendimi oraya ait değilmişim gibi hissettim. Yani bu kalabalığın çoğu benim için yabancıydı ve Selim'i o okulda okurken doğru dürüst tanımıyordum bile. Bu rahatsız düşüncelerden bir çift kolun beni kendine çekmesiyle sıyrıldım. Selim'in yüzünde büyük bir gülümseme vardı. Kulağıma eğilerek ' Anladığım kadarıyla senin de bu sürprizde parmağın var prenses.' dedi.

- Aslında pek sayılmaz, benim tek görevim herkes sürprizi hazırlarken seni buradan uzak tutmak ve vakti geldiğinde de aşağıya getirmekti.

Şakadan yüzünü düşürerek cevap verdi:

- Yani biraz önce yaşadıklarımızın hepsi beni oyalamak için miydi? Sadece rol mu yapıyordun?

Zoraki Gelin (Durduruldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin