Bölüm 3

26 0 0
                                    


Kargaların sosyal hayatlarında görülen dayanışma çok ilginç olan bir durumdur.eğer bir karga, bir canlı tarafından gerek kendisine gerekse familyasından birine kötü muamele görürse, diğer kargalar da yardımına gelir. yaralandığı takdirde korunur ve zarar veren canlıya karşı bir hoyratça saldırı başlatılır. kargaların gözlerinde tek duygu hakimdir. yaşa ve yaşat, koru ve gözet...

Pelinin telefonu çaldı arayan esin hanımdı.-nasılsın kuzum dedi kadının sesinde sevgilere açılan bir kapının tahayyüllerle dolu havası vardı.-sağol iyiyim dedi pelin de sesinde biraz meşguliyet ifadesi yaratmıştı.-hayırdır kızım sesin kötü geldi bana, bir şey mi oldu dedi kadın meraklanarak. -her zaman ki gibi anne, çocuk cinayeti vakaları işte. -tamam kızım, akşam için istediğin bir şey var mı dedi kadının sesinde sahiplenilmeyi belirten tını vardı. –sen ne yaparsan o olsun dedi pelin, senin ellerinden çıkan her şey çok güzel. kadın küçük bir gülümseme yarattı dudaklarında.-peki dedi, dikkatli ol kızım, hayırlı işler.

Radyotörden çıkan buharın sesi gibi başka cinayetlerde olacak dedi sevcana pelin. Sevcan elindeki resmi masaya bıraktı.-neden yaptırdı sizce bu cinayeti diye sordu amirine.-ruh hastası işte ama gerçek katil kim dedi sevcana bakarak.- genç, yetişkin, yaşlı mı ve ötesi erkek mi kadın mı bunu bile bilmiyoruz dedi ve parmaklarınla yarattığı tıngırtıyı artırmaya başladı.-şimdilik bu kişiye X diyelim dedi. sevcan kahverengi saçlarını, aynı renk bir lastik tokayla toplamış, tokanın üzerine kalan saçlarını dolayıp küçük bir topuz yaparak, kristal taşlarla bezeli saç tokasıyla süslemişti. siyah rengindeki gözleri her zaman pırıltılı bakardı.yüzüne olanaksızlık ifadesini hiç yerleştirmezdi. her zaman yaptığı işi ciddiyete alır, bir şeyi atlamak veya kaybetmek onun için tahammül edilemeyecek bir duygu olurdu.bu azim ve kararlılığı onu pelinin sağ kolu yapmıştı.iki yıldır beraber bu birimde çalışıyorlardı. -bir tinerci çocuk, diğer bir tinerci diyeceğim çocuk tarafından öldürülüyor dedi sevcan. demek ki gerçek katil yani X simiz çocuğun öldürülmesi için teklifte de bulunmuştur. -evet dedi pelin gözleri gene pencereye düşen damlalardaydı. arada çakan şimşek, peronun birinden kalkacak trenin hareket saatini bildiren bir ışıklı tabela gibi kendini gösteriyor kayboluyordu. oturduğu masadan kalktı pelin. Pencerenin yanına gitti. ellerini çarpraz bağlayıp, caddedeki insanlara baktı. koşuşan insanlar ve arabaların keşmekeşliğindeydi gözleri.-X in teklifi dedi sessizce, ya paradır ya da uyuşturucu. bizimkilere söyle dedi sevcana, altınkapı da araştırma yapsınlar. Çocuğun resmini gösterip beraber dolaştığı diğer çocukları bulmaya çalışsınlar.düşüncelerini elekten geçiriyormuş, pirinçten taşları ayıklıyormuş gibi sevcana baktı. altınkapıda ki sokak çocukların kaldığı köprü altı, terk edilmiş binalar, depolar veya her neresiyse bana bildirilsin dedi pelin.

Hala yağmur dinmemişti akşamın karanlık saatlerinde.pelin yeni aldığı dacia duster 4X2 aracını evlerinin bahçenin kenarına park etti.annesi camdan ona bakıyordu.kapıyı açmak için kalktı kadın her zamanki neşesiyle.kızını karşıladı yanaklarını öptü.-off anne ya görende seni, askerden gelen çocuğunu karşılıyor sanacak dedi ses tonu istihza saçıyordu.-bana ne dedi esin hanım burnunu dikleştirerek. hem senin yaptığın da askerlik gibi bir şey.belinde silahınla gezmiyor musun? benim için ha askerden gelmişsin ha karakoldan gelmişsin. pelinin neşesi yerine geldi, sanki birisi ellerini çırpmış içindeki sıkıntıyı sonlandırmıştı. annesinin yanaklarını öptü iştahla. -neler yapmış benim şahsıma münhasır anneciğim bakayım hele dedi ve mutfağa gitti. annesinin en çok sevdiği yemeği yaptığını gördü. Piliç tikka masala ve hint usulü safranlı pilav.-hımm dedi annesine dönüp, gene bu akşam hint yemeği var.hadi masayı hazırlayalım.-üzerine günlük kıyafetlerini giy dedi annesi, bu akşam neşelere gideceğiz kahve içmeye.-peki anne dedi pelin odasına giderken.mutfak masasına oturdular, yemeklerini yemeye başladılar.-anne sen alış verişe mi çıktın bu havada dedi pelin mutfakta yerde duran poşetlere bakarak.-çıktım ama yağmura yakalanmadım kızım.-gene aktara uğradın anlaşılan dedi poşetlerdeki resimlere ve yazılara bakarak.-markete de uğradım dedi yaşlı kadın gözlerini peline dikerek, büyümüş bakışlarında mahcubiyet vardı.- ev ihtiyaçlarını aldım.-anne ya bana söylesene ben alırım dedi pelin, sesinde endişelenecek bir durum olabilirdi tınısı yarattı.-yok ya kızım dedi esin hanım, yüzünde yapmacık bir tebessümü yerleştirerek.-ne olacakmış gittim geldim işte.evden çıkacakları zaman yaşlı kadın biraz bekle dedi peline.elinde küçük bir tepsiyle geldi.-gene mi kargaları doyuracaksın anne dedi pelin gülümseyerek.-evet tabiî ki en çok onları seviyorum dedi yaşlı kadın. Bahçedeki babasının Hindistandan getirdiği maha ağaçlarının dallarındaki yuvalar boştu ama evin kiremitlerinin hemen altındaki çörtenlerin geçtiği yerlerin üzerindeki kargalardan birkaç ses geldi. kadın kargalara baktı, bakışlarında semantikten daha öte bir duygusallık vardı. -benim güzellerim dedi, herkesten daha teyakkuzdadır bu kuşlar bir bilsen dedi peline.pelin annesinin aktara niçin gittiğini anlamıştı ama bir şey demedi.

Neşe hanımların evi iki apartman ötedeydi. onların da yerleşkesi iki katlı betonarme eski bir yapıydı. kapıyı evin büyük kızı Büşra açtı. neşe hanım geldi hemen karşılamaya. uzun zamandır görüşmemişler gibi birbirlerine sarıldı iki kadın.salona geçtiler ve biraz sonra küçük kızları Kübra da geldi.doğuştan anomali olan kız, koltuk değnekleriyle içeri girdi.büşra lise sona giderken Kübra liseye yeni başlıyordu.dersler soruldu, okul heyecanları anlatıldı.kübra ne kadar çok konuştuysa da Büşra muhabbete bir gıdım katılmıyordu.kardeşine bakıyor, onu dinliyor ama rahatsız olduğu görülüyordu.neşe hanım büyük kızını mutfağa kahve yapmaya gönderdi.-büşra rahatsızlık duyuyor dedi esin hanıma, kardeşinin okuluna gelmesinden.-tabiki duyar neşe, kardeşini korumak zorunda olduğunu biliyor, kim alay edecekse onunla kavga edeceğini de biliyor ondandır rahatsızlığı. kübra araya girdi hemen-kendimle alay ettirmem gerekirse ben alay ederim dedi sinirli sinirli.pelin güldü, kızın omzuna şaplak attı-aferin kübra dedi valla canına oku o veletlerin.gerekirse bana telefon aç gelir tutuklarım hepsini.gülüştü odadakiler ama mutfakta kahve yapan Büşra nın canı iyice sıkıldı.düşünceleri, kendi kuyruğunu kovalayan bir köpek yavrusu gibi kıvranıyordu.üç yıldan beri çıktığı bir erkek arkadaşı vardı ve herkesten saklamıştı bu ilişkisini. şimdi kardeşinin gelmesi hem bu ilişkiyi ayyuka çıkartacak, hem de kardeşinin durumu ona daha vahim bir illet gibi yapışacaktı. kahveleri yapıp getirdi salona.televizyonda haber programı başlamıştı.ve ilk haber tinerci çocuğun öldürülmesi olayıydı.mezarlık görüntülerinde pelin de görüldü.haberi dinlediler ama kimse konuşmaya cesaret edemiyordu.-bu yüzden canın sıkkınmış senin dedi annesi peline.-evet dedi pelin gözlerinin arkasında memonun cesedi ve cebinde çıkan şiir vardı.haberlerde şiirden bahsedilmedi ve pelin için sorgulayıcı muhabbetin olmaması iyi oldu.-benim kahve falıma bakacağını söylemiştin geçen geldiğinizde dedi Kübra esin hanıma, sesinde köpük köpük bir dalganın karaya ilerlemesi gibi istek vardı.-bakarım Kübracığım ama başka akşam tamam mı söz dedi, bu akşam sanki ağrılarım benim görme yeteneğimi etkiliyor dedi. kızın yüzü düştü kapattığı kahve fincanına gözlerini devirdi.-aaa üzülme Kübracığım dedi pelin. annemin attığı kadar atamam ama ben de kendime göre yorumlarım dedi yüzünde yarattığı afacan bir ifadeyle. kızın ağız kenarları yukarı kaktı – çok iyi olur ben sana inanıyorum pelin abla.

Sülo saklandığı Yedikule zindanlarının yanındaki dehlizde yalnızdı.yağmurun iyice bastırması, evsizlerin olduğu yerde kalmasına sebep veriyordu.elinin tersiyle burnunu sildi.diğer eli, sahip olduğu savunma aletindeydi.bıçağın sapını kavrıyor, işaret parmağıyla çelik olan yeri elliyordu.artık kendisini güçlü ve sahipli biri gibi gördü.o adam kendisi için uğurlu bir hediyeydi.belki de bir şimal yıldızıydı.onu muhafazasından çıkaracak ve yönünü gösterecek bir şimal yıldızı.yok yok dedi bence o bir zorro, maskeli süvari. memoyu öldürdüğünden sonra, aldığı bu karara iyice uyacaktı.zorronun müridi olacaktı. karnını doyurmuştu, uzun süreden sonra bir kez daha döner ekmek yemişti üstelik pet şişe içinde su içmişti.poşet içine yapıştırıcıyı sıktı ve derin derin nefes alarak koklamaya başladı.dengesi ve idrak durumu yavaş yavaş sönükleşmeye başlarken, sülo karanlıkta maskeli adamı gördüğünü sandı.-buradayım dedi sessizce, şimdi ne yapmamı istiyorsun zorro?


KARGA GÖZLERİNDEKİ CİNAYETLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin