Bölüm 17

15 0 0
                                    

Bülent beyin yüzüne karşı gösterdiği sert ifade, yerini şaşkınlığa bıraktı.-hindistan mı dediniz?-evet oraya gitti kardeşim diye ikinciye tekrarladı adam.-ne için gittiğini söyler misiniz?-tabikii dedi Bülent bey, gözlerindeki parıltıyı her ikisi de gördü.-oraya ürünlerimizi ithal etmek istiyoruz.-ürünlerinizi mi dedi? -evet aynen öyle. -başka değişik bir neden olamaz mı diye ısrar etti pelin. -ne gibi dedi adam gülerek.pelin detaylara girmek istemedi ama adam sorusunun cevabını verdi.-kardeşimin Hindistana ilk gidişi değil dedi.daha önceden de gitmişti gezi yapmak için ve eğer sorunuzu daha açık sorarsanız cevaplamayı düşünürüm.-gezisinin amacı neydi diye sordu pelin.-tarihi yerleri görmek ve Hintlileri araştırmaktı.-tarihi yer derken?-yani kutsal saydıkları yerler, hani şu meşhur nehirleri var ya dedi adam..-ganj nehri mi dedi pelin.-hah evet o nehri görmek için gitmişti. himalaya dağları içinde sanırım.hatta resimleri bile vardı şu çekmecede. bülent bey kardeşinin resimlerini çıkardı beyaz masanın üzerine.pelin yaklaştı masaya, gözleri resimlerdeydi.bir resim dikkatini çekti.erhan beyin durduğu yapıya bakıyordu.yaklaşık ellişer metre uzunluğundaki duvarlarla çevrelenmiş bir mabedin önündeydi.resmi eline aldı ve bu resimler ne zaman çekilmişti diye sordu.-yaklaşık dört yıl önce, neden sordunuz?-şey dedi bende hindistanı merak ediyorum da, ben de gitmek istiyorum.erhan bey geldiğinde görüşmek isterim bu konuyu dedi pelin, yüzündeki şaşkın ifadeyi saklamak ister gibi elini çenesine yapıştırdı.-peki, söylerim geldiğinde dedi adam ama yüzünde belirgin bir şüphe vardı.

Arabasına bindiğinde hala bir şaşkınlık yaşıyordu ve bu sevcanın dikkatini çekmişti.-hayırdır komiserim bir şeye mi takıldınız?-sadece biraz garipsedim dedi sevcana pelin. adamın tavrı ve konuşması beni gerdi biraz galiba.hele kardeşi gelsin ve ifadelerini isteyelim bir rota çizeriz dedi ama aklı hala annesinin söylediklerindeydi.doğru olabilir miydi? o mabetlerdeki tasvirlerden etkilenmiş bir katil olamaz mıydı? kardeşinin öldürülmesi sonrasında yapılan Hindistan gezisi, Erhan beyin aklını çelmesine yeter miydi? resimdeki mabedin duvarları annesinin söylediklerinle örtüşüyordu. orasının özel bir yerleşke olduğu belliydi. korunulan ve özenle eğitim verilen bir yerleşkeydi. Önsezilerine hep inanmıştı pelin.

Kendi odasına girdiğinde annesini aradı cep telefonundan. -selam anne nasıl oldun? -iyiyim kızım sağ ol, sen nasılsın dedi annesi, kadının sesi hala cansız geliyordu ve bu durum sanki pelinin kalbini sıkıyormuş gibiydi.-ne yapıyorsun anne?-akşam için yemek yapacağım dedi.-yok yok yapma anne, ben gelirken bir şeyler getireceğim.-olur mu kızım yaparım ben dedi annesi ısrarla.-ya anne beni dinler misin, piliç çevirme alacağım onu yeriz olur mu?-olmaz kızım ben piliç çevirme yemem dedi kadın inatlaşarak.-off ya anne piliç çevirmenin nesi var, alırım yeriz işte.-ııhh ıhhh olmaz, tatsız tuzsuz şeyler yemeyelim.-anne senin kargalarını çevirmiyorlar ya, nesi tatsız tuzsuzmuş ki? kadının hafif gülme sesini duydu pelin. İçi biraz da olsa rahatladı.-kızım ben oyalanmak için diyorum aslında, bana bırak yemek işini olur mu?-peki anne, ellerimi kaldırıyor teslim oluyorum sana.-hep demişimdir dedi kadın, benim kızım söz dinler...telefon konuşması sona erdiğinde iki kadında tebessüm ediyordu.

Sevcan içeri girdiğinde görüştükleri kişilerin dosyaları elindeydi.-işte komiserim dedi istediğiniz dosyalar. pelin önce Erhan beyin dosyasını aldı. nüfus cüzdan bilgilerine baktı ve diğer tespit edilen bilgilere. lise mezunu biriydi ve bazı sabıka bilgileri vardı.öğretmene saldırı ve grup eylemi yapmaktan göz altına alınmıştı öğrencilik dönemlerinde.potansiyel biri dedi içinden.resmine baktı.çökük kahverengi gözleri vardı uzun yüzünde.saçlarını çok kısa kestirmiş, hatta bıyık ve sakalını daha uzun bırakmıştı.niçin gidiyorsun oraya Erhan dedi içinden.seni oraya götüren sebep ne, gözlerinde o resim belirdi.mabedin önündeki.içeriye girdin mi ve o tasvirlere baktın mı?gördüğünde neler hissettin?

Akşam eve geldiğinde annesinin mutfakta olduğunu gördü ve çok harika rayihalar geliyordu.-Ne yaptın bakayım anneciğim dedi kadına seslenerek girdi mutfağa.-piliç Bombay ve üzümlü bademli pilav dedi kadın.-anneeee dedi sarıldı yaşlı kadına pelin, yanaklarını sıktı.-gene hint yemeği ha dedi.-piliçli ama dedi kadın gülerek.-evet piliçli dedi pelin de tebessümle.yemek yediler beraber.-bu gece çıkacak mısın kızım?-yok anne bu gece çıkmayacağız.senle film izleyelim istiyorum, ister misin?-evet iyi olur dedi kadın memnuniyetle.-ne filmi izleyeceğiz?-bakalım netten senin sevdiğin eski filmlerden hangisi varsa onu izleriz.-tamam dedi yaşlı kadın, bende biraz mısır patlatırım olur mu?-ooo bakıyorum eski film denince hemen mısırlar patlatılıyor esin hanım.kadın güldü kızına.mutfağı topladılar, pelin filmlere bakarken mısır patlattı esin hanım.esin hanımın en çok sevdiği filmi ayarladı pelin.selvi boylum al yazmalım..türkan şoray ve kadir inanır ın unutulmaz filmi.annesiyle yan yana oturdular ve filmin jenerik müziği başladı.filmi izlerken Halili düşündü pelin.tekrar beraber bir yere gitmek ya da bir yerlerde buluşmak istiyordu.filmin sevdalı bölümleri çok etkiliyordu onu. annesinin ise düşünceleri farklı yerdeydi, filme öylesine bakıyordu. pelinin başını omzuna yaslamasından mutluluk duyuyordu sadece.ama kalbi göğsünden fırlayacak gibiydi.hissettiği o duyguları unutturacak bir şey bulamıyordu.

Rıfat evsizlerle sohbet ediyor ve şeytanın zorrosu hakkında bilgi edinmeye çalışıyordu. kim çıkarmıştı bu lakabı, onu araştırıyordu. sohbet ettiği evsizlerden değişik cevaplar alıyor ve hepsi de fantastik uydurmalardan öteye gitmiyordu. cinayet işlenen kapılarda özellikle dolaşıyor, oralarda bulunan evsizlere dikkat etmeye çalışıyordu. eğer biri görmüşse onu bulmalıydı ve başka bir bilgi bulabilirse o bayan polise bildirmeliydi.yedikule kapısının kenarında oturdu Rıfat.çenesi göğsüne düşmüş bir şekilde duruyordu ve düşünüyordu.ensesine yediği bir şaplakla irkildi.yanında biri dikiliyordu ve -bu gün Cuma, enseni kapa diyerek güldü.Rıfat çocuğu gördüğünde ayağa kalktı ve sarıldı ona.-vay Kemalettin nasılsın be? Bayağıdır görmemiştim seni.-bende öyle be Rıfat kardeş.-neler yapıyorsun kemo?-hep aynı be buralardayız işte.-eve döndüğünü sanıyordum ben, öyle demişlerdi.-hıı hıı, dönmüştüm ama benim pederin kayışla dövmesine dayanamadım kaçtım gene.-kayışla mı?-heee yaa, beni yakaladı yapıştırıcı koklarken de ve gülmeye başladı kemo.-neyse boşver beni, sen nerelerdesin Rıfat. rıfat kısaca anlattı nerede kaldığını ve küçük evsizlere baktığını.-ee şimdi burada ne işin var?-ya duymuşsundur hani şu zorro hikayesini.-duymayan mı var ya, geceleri herkes saklanıyor artık.-he işte onu araştırıyorum bende gerçek mi uydurmamı diye?-oğlum gerçeğin önde gideni bu.benim arkadaşımı kesti o gece.-hangi arkadaşını.-burada işte dedi kemo kapının öteki tarafını gösterirken. şu surların dibinde.-baştan anlatsana kemo o geceyi. kemo o geceyi ayrıntısına kadar anlattı.hatta sülodan bile bahsetti ama ismini bilmediğinden o sarsak dedi.-yani en son o sarsağı gördün arkadaşınla.-hee öyle.-o çocuğu gördün mü daha önce? -hee bazen görüyordum ama bu son zamanlarda görmüyorum.-nasıl kemo görmüyorum.-ya bak genelde çöp karıştırırken ya da dükkanlardan bir şey isterken görürdüm ama o geceden beri görmüyorum.-tekrar görsen tanır mısın kemo?-hee tanırım.-nasıl bir çocuk tarif etsene.-ya bizim gibi işte evsizin biri.-yok öyle demedim yani dikkatini çeken bir şey olmadı mı?-yok be Rıfat olmadı, neden o çocuğa taktın ki?-onu bulup konuşmak istiyordum ya, belki gördüğü bir şeyler olabilir.-peki eğer onu görürsem senin yanına getiririm tamam mı?-buna sevinirim dostum kemo.iki çocuk gülüştüler ve Rıfat cebinden bir çikolata çıkardı, ikiye böldü.-eskisi gibi dedi kemo.-evet eskisi gibi.iki çocukta daha önceden aynı yerlerde kalmış, hırsızlık yaptıkları dükkanlardan aldıkları her şeyi paylaşmışlardı. kemonun bazen kendi evine gitmesiyle arkadaşlıklarına ara vermişler, ama bu ara her zaman fazla uzun sürmemişti.-istersen benimle gel dedi Rıfat kemoya.-yok benim başka grubum var Rıfat ya, onlar da benim gibi işte anlarsın.rıfat biliyordu hala kurtulamamıştı kemo uyuşturucudan.-peki dostum dedi kemoya.-bak eğer görürsem o sarsağı sana getireceğim söz dedi kemo. iki çocuk sarıldılar gene birbirlerine.

5KJ19"Êfu


KARGA GÖZLERİNDEKİ CİNAYETLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin