Aşikar bir rahatlama yaşadı adam, kafasından bacaklarına yayılan.çocuk birkaç hareketle yanına geldi.-nasılsın neler yaptın bakalım? diye sordu süloya.-sadece saklandım, kimseye konuşmadım hatta o polislere bile. adamın yüzünde maskenin altındaki gözleri alevlendi.-gel dedi surların dibine oturalım baştan anlat her şeyi.sülo yaşadığı olayı ve attığı yalanları bir çırpıda anlattı.kendisin zekiliğinden övünür bir ifade yarattı.-aferin dedi adam çocuğun içindeki egoyu yükselterek.çocuğun gözlerinde ruhu, şahlanıyor gibiydi.-gene karşılaşabilirsin onlarla ama mümkün olduğu kadar kendine iyi yerler seç ki seni bulamasınlar.-peki dedi çocuk kayıtlı kalarak.-ee şimdi ne yapacağız?-çok kolay dedi adam.yedikule kapısını göstererek.kapıdan içeriye gir dedi ve bir evsiz çocuk bul, onu buraya getir.-sonra, diye meraklı bir bakışla sordu adama sülo.-bıçağın yanında mı dedi ve yapacağı işlemi detaylı anlattı. Sülo kapıdan içeriye girdiğinde yolun boş olduğunu gördü.yolun kenarında biraz yürüdüğünde, az ilerde üç evsiz çocuğu gördü.üçü de yolun kenarında oturmuş sohbet ediyorlardı.sülonun aklına bir numara daha yapmak geldi.çocukların yanından sendeleyerek geçti.içlerinden birisi diğerlerini dürterek-baksana bizden önce aymaz olanlar varmış dedi.sülo onlara baktı hafif gözlerini büyüttü yanlarından tebessüm ederek yolun aşağısına yavaş yavaş ilerledi.üç çocuğun da içinden geçeni biliyordu sülo, bir an önce uyuşturulmak.çocukların konuşmalarına kulak kabartmıştı sülo.içlerinden biri başka bir arkadaşından bahsediyordu.o çocuktan ödünç alma konularını konuşuyorlardı.bir kaç adım daha atmıştı ki iki çocuk yerinden kalktı sonra, diğeri gitmek istemedi.sülo oturan çocuğun, o çocukla kavgalı olduğunu anladı.iki çocukla ihtilafa düşen çocuk üzerindeki kazağına iyice sarındı, diğer çocukların gidişini seyretti.sülo yanlarından zıpkın gibi koşarak geçişlerini izledi.çocuklar gözden kaybolduğunda geriye döndü oturan çocuğa baktı.-onlar gelmez gittikleri yerden dedi. istersen canın çekiyorsa yapıştırıcı var.-çocuğun gözleri balık gözü gibi açıldı.-karşılığında ne istiyorsun, param yok dedi çocuk üzgün sesle.-gerek yok şimdilik, sonra bende olmayınca ödersin borcunu.çocuk atağa kalktı, sülonun omzunu dostça tıpışladı.-tabi ki kanka dedi öderim en kısa zamanda.çocuğu kapıdan içeriye soktu bak dedi ilerdeki surların dibinde zulam. Sülo, çocuğu surların karanlık izbe yerlerine götürdü.-benim başım dönüyor eğil bak o taşın altındaki çukurun içinde dedi eliyle biraz evvel adamla oturdukları taşları göstererek.çocuk eğildi, taşı iki eliyle kavradı yukarıya kaldırmak için.ama taşın yükseklik kazanması gerekirken, çocuk taşa doğru düştü.çocuğun gırtlağına bıçağı sokmuştu .ses bile çıkaramadan orada can verdi çocuk.-aferin dedi arkasından gelen ses.çocuk maskeli adama baktı, gözlerinde bir gladyatörün zafer ışıkları vardı gene.-al dedi cebinden çıkardığı biraz para ve beş adet bonzai hapını uzatarak. Çocuk, latex eldivenin üzerindeki hediyelerini hemen alıp cebine attı.beş gün sonra dedi ve buluşacağı kapının ismini söyledi adam.-orada olacağım zorro merak etme, yeter ki sen gel dedi çocuk. bıçağına bulaşan kanları otlara sildi sülo, kendine daha önce sığınak olarak gördüğü başka bir yere gitmek için Yedikule kapısından girdi ve koşmaya başladı. Maskesini indirdi adam ve çocuğun cebine daha önceden hazırladığı kağıdı koydu. diğer cebinden çıkardığı poşet içindeki karınca ölülerine baktı.poşeti çocuğun ağzına soktu.
Pelin annesinin hazırladığı kahvaltıyı yaparken, telefonu çaldı. arayan sevcandı. hızlıca ceketini aldı üzerine pelin, annesinin şaşkın bakışlarına bir şey demeden yanağından öptü ve arabasına doğru koştu. Sevcan önce gelmişti olay yerine.pelin birkaç gün önce gezdiği Yedikule kapısından geçti.çocuğun üzerine doğru eğildi.-ağzında bir poşet var, bende gördüm dedi sevcan.-gırtlağı parçalanmış çocuğun dedi pelin.-evet, zaten adli tabip geldi şimdi dedi arkasındaki bayanı işaret ederek.ceset üzerinde her türlü araştırma yapıldı.bu çocuğun da cebinden şiir yazılmış kağıt çıktı.olay yeri incelenmesi sonucu otlardaki kan tespit edildi.yumuşak zemindeki ayakkabı izlerinin fotoğrafları çekildi.parmak izi araştırıldı. nihayetinde bütün işlemler bitti ve sonuçların çıkması için o geçmeyen zamana kaldı pelin.poşet ne maksatla konulmuştu diye düşünüyordu oturduğu masasında.üstelik ölü karıncalar vardı.pelin, karınca kelimesinin kendisinde hatırlattığı objeleri göz önüne getiriyordu.ağustos böceği ve karınca masalı var dedi dudağını büktü.karınca çalışkandır dedi başını salladı.sonra aklına o kelime geldi ve laptopta o kelimeyi aradı.Langston HUGHES in atlı karınca şiirini okumak için sayfayı açtığında sevcan elinde çocuğun üzerinden çıkan kağıdın fotokopisini getirmişti.
Kara derili çocuk sur dibinde
Amca dedi benin oyuncaklarım nerede?
Ben de oyuncak istiyorum bir at olsun
Binip gideyim istediğim yere.
Yan yana oturmazlar
Günahkar ve sevapkar çocuklar.
Bir trene bineyim bari
Vagonunda atları olsun
Sevapkarlar önde otursun
Bizler arkada otururuz.
Ama ata bineceksek eğer
Atların önü arkası olmaz ki
Herkes tek otursun.
Şimdi nerede bineceği at
Kara derili çocuğun...
Pelin şiiri okurken bakışlarının ağırlığını hissetti.gözyaşları tomurcuklanır gibi oldu.dalgalı saçlarının lastiğini gevşetti.sanki zihinsel bir zorluk veriyordu lastik.dizeleri tekrar okudu.dizeler sanki yavaş yavaş yorgunluktan yollarını şaşırmış, ve bir an önce olması gerektiği gibi yazılmış geldi kendisine.kara derili çocuk ölmüştü.ikinci vaka dedi sevcana seri bir katil grubuyla karşı karşıyayız.alihan adli tabipliğin gönderdiği faksı uzattı peline.diğer öldürülen çocukla arasında değişmeyen bir rapor sunulmuştu gene.bıçağın bir çocuk tarafından tutulduğu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARGA GÖZLERİNDEKİ CİNAYETLER
Misterio / SuspensoDerler ki, mihenk taşına yatırılmış küçük bir bedenin ölümünü insanlar görmezse bir karga görürmüş.ve karga gördüğü cinayetin şahidi olduğu için kendini öldürürmüş....