Bölüm 19

8 0 0
                                    

Cumartesilerinden nefret ediyordu Kübra. babası işte ablası dershanedeydi. birazdan annesi de pazara gidince yalnız kalacaktı evde.- anne pazara gidecek misin?-evet kızım gideceğim, istediğin bir şey mi var?-yok dedi Kübra canı sıkkın bir şekilde, elindeki küresinin melodisini tekrar tekrar dinliyordu. annesi kapısından içeriye girdi yanına oturdu.-istediğin bir şey varsa söyle kızım.-yok sağ ol anne dedi gülümseyerek.-evde kalmaktan mı korkuyorsun güzel kızım?-anne saçmalama ya dedi kızgın bir şekilde.-artık kaç yaşındayım biliyorsun.-evet evet biliyorum dedi neşe hanım ama hala benim gözümde büyümeyeceksin ki, benim tatlı bebeğim olarak kalacaksın dedi kızına sarılarak.-kübra da annesine sarıldı.-anne ya dedi sesinde kadifemsi bir tını vardı.-derslerini yaptın mı?-ups! Anne biliyorsun ki dün gece hepsini bitirdim.-aferin sana kızım, saçlarını okşamaya başladı kübranın. kürenin melodisinin ritmi bozuldu ve ağırlaştı.-aaa pili bitiyor küremin galiba.-evet öyle galiba kızım.-anne sen pazara git bende markete gideyim olur mu?-neden kızım pili bende alırım.-yok anne ben alayım ya, sadece markete gidip geleceğim.seni kapıda beklerim olmaz mı? -olur kızım da seni merak ederim şimdi ben.-ya anne hava güzel baksana lütfen, hem canım sıkılırsa esin teyzemlere geçerim.-peki kızım, zaten bende pazarda fazla vakit geçirmeyeceğim. kübranın neşesi yerine geldi, yüzünde ışık huzmesi var gibiydi.

Büşra dershanesinde dağıtılan testlerdeki soruları çözerken, cep telefonuna mesaj geldi. mesajı açtı Cengizdendi. – öğle arası tostlar benden, hem de çift kaşarlı yazılıydı ve yanında gülen bir yüz işareti vardı. büşra cevapladı. -tamam hep aynı yerde, gönderdi mesajı. cengize haksızlık yaptığını hissetti ve telafisi olan bir konuşma yapacaktı, testlerdeki sorulara geri döndü.

Neşe hanım hazırlandı, kızının tekerlekli sandalyesini hazırladı. Sokağa çıktıklarında bahardan kalma bir gün vardı sanki.neşe hanım buna memnun oldu, kızı için endişeleri azaldı.esin hanıma seslendi bahçesinin yanından.kapıya kadar geldi esin hanım.-ben pazara gidiyorum, istediğin bir şey var mı diye sordu sordu.-sağ ol neşeciğim, sadece birkaç yeşillik istesem alır mısın?-tabiki alırım ne istiyorsan söyle.yaşlı kadın yeleğinin cebinden para çıkardı neşeye uzattı-önce bunu al sonra siparişleri dedi gülerek.-alemsin ya esinciğim.-ben roka, maydanoz, kıvırcık ve tere istiyorum, ha birde kırmızı lahana ve havuç mümkünse.-tamam esinciğim, zaten bende alacaktım onlardan unutmam artık dedi. yalnız kübraya dönerek-benim kız marketten biraz alış veriş yapıp gelecek, buralarda olacak, göz kulak olur musun?-aaa olmaz mıyım?hatta beraber gidelim markete kübrayla, sonra bahçede otururuz.neşe araya girdi- pelin yok mu esinciğim?-yok, arkadaşıyla evsizlere erzak dağıtacakmış dedi kübraya döndü. -yok esin teyze, ben markete gidip gelirim fazla durmayacağım zaten dedi yüzü düşük bir vaziyette.esin hanımın tedirginliği arttı – olsun be kızım benimde alacaklarım vardı onları alalım senle. kübranın kırılgan ruh hali yüzüne iyice yayıldı.esin hanım neşeye baktı.-dudaklarımı büzdü neşe hanım, gözlerini ve kaşlarını kaldırdı.-tamam sen yalnız git ama hemen dön bende sana son okuduğum kitabı göstereyim dedi. kübranın düşük yüzü yükseldi. saçlarından bir tutamı kulağının arkasına sıkıştırırken-hangi kitap o?-hımm bunun için acele et o zaman Kübracığım, işini bitir hemen gel, beraber okuruz bahçede hem bende kuşburnu çayı yapayım bize.-tamam esin teyze dedi Kübra.annesine el salladı, annesi de ona.zıt yönlere doğru yol aldılar.kübranın arkasından bakakaldı esin hanım. kız, kendi başına bir şeyler yapabilmenin gücünü kanıtlamaya çalışıyordu besbelli.hüzün verici ezgilerin dolaştığı bir hayatı vardı ve az da olsa biraz başka ritimde olmak istiyordu.esin hanım mutfağa geçti ve su ısıtmaya başladı.

Pelin Sevcanla beraber Belgrat kapısına gitti. bütün bir hafta aynı minval üzerine geçmişti.belki Rıfat bir şeyler bulmuş olabilirdi.yanında getirdiği yiyecekleri o çocuklara vermenin huzurunu yaşayacaktı.tentenin olduğu alana girdiler. Rıfat ortalıkta yoktu ama tentenin dışında çocuklar şarkı söylüyordu. pelinin gözlerini mutluluk istila etti.gözyaşları zik zak yapmaya başladı gözlerinin içinde.çocuklar onları görünce sustular ve ayağa kalktılar.-merhaba dedi pelin, Rıfat yok mu?-buradayım dedi bir ses ağaçların içinden Rıfat çıktı ve kucağında odun parçaları vardı.tentenin yanına bıraktı odunları, onunla gelen diğer iki çocukta.-seninle konuşabilir miyiz Rıfat?-tabiiki abla.-ama önce karınlarınızı doyurun dedi, elindeki poşeti uzattı-bunun içinde döner ekmekler var soğumasın dedi-diğer poşette ayranlar. Rıfat poşetleri aldı, tentenin altında toplandılar ve yemeklerini yemeğe başladı çocuklar. pelin sevcana baktı.iki polis gülümsedi birbirlerine.

Kübra markete girdi, pil ve birkaç bisküvi çeşidi aldı.ödemeyi yaptı marketten çıktıktan sonra aklına esin hanıma çiçek götürmek geldi.market okulun hemen karşısındaydı.okulun bahçesindeki çiçeklerden birkaç tane koparmak için karşıya geçti.bahçenin hala temizlenmediğini gördü.sarmaşık ortancaların olduğu yerde bazı yıldız patları dikkatini çekti.ama geniş yapraklı bitkiler yolu kapatıyor gibiydi.denemeye değer dedi kendi kendine.değişik renkte yıldız patlardan kopartıp esin teyzesine götürmeye karar verdi.bahçenin kapısından yavaşça geçti Kübra. tekerlekli sandalyesini iyi kullanabiliyordu.ışığın çekingen olduğu yerlerde başka çiçeklerde gördü. taşkıran çiçeklerinden de koparmak istedi.sandalyesini oraya götürmek için bahçenin içine doğru girdi.artık yaprakların içinde kamuflaj olmuş gibiydi.sandalyesinden eğildi ve çiçeklerden bir kaçını kopardı.kırmızı taşkıran çiçekleri çok güzel gözüküyordu.elinde bir demet oldu artık, patlardan da kopartırsa çok güzel olacaktı. sandalyesini geriye doğru alacakken boynuna bir şey dolandı. kübra ne olduğunu anlamadı. bir bez parçası boynunu sıkmaya başladı. kübra elindeki çiçekleri bıraktı, boynunu sıkan bezi gevşetmeye çalıştı. çığlık atıp yardım edin diye bağırmak istedi ama sessiz çığlıklardı bunlar. ne tiz ne de pes çıkıyordu sesi. ama bez sıkı sıkıya sarıyordu boğazını artık, nefes almakta zorlanıyordu. tırnakları boğazına batıyor ama bezi gevşetemiyordu. başını geriye doğru attı ve bezi sıkan kişiyi gördü. Gözleri şaşkınlıkla açıldı –neden diye düşündü sonra gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlarken annesini düşündü. ellerini boğazından çekip ileriye doğru uzattı. Her zaman annesi yardım ederdi ona. bu durumda da onu kurtaracak tek kişi annesiydi.boğazından hava geçmiyordu ciğerlerine ama ses tellerinden bir mırıltı ağzına doğru aktı.-anne, anneciğim....

Bir karganın tiz çığlıkları duyuldu bahçenin üzerinde....


KARGA GÖZLERİNDEKİ CİNAYETLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin