Dehlizin girişinden baktılar içeriye doğru. zemindeki poşetten gelen kokuyu hissettiler.-hey içerdekiler biz polisiz biraz dışarıya gelir misiniz dedi pelin.-size birkaç soru soracağız. sülo göğsünü biraz daha yapıştırdı sert zemine.-hadi ama dedi sevcan sabırsızlıkla.-siz gelmezseniz ben geleceğim dedi.pelin göz kırparak sevcanın elindeki telsizi aldı.konuşma butonuna basmadan- bize en yakın ekip beni duyuyor musun? Şu anda birkaç tane kuvvetli polise ihtiyacımız var dedi. hatta mümkünse göz yaşartıcı spreylerden getirin. sülo canının yanacağını fark etti.cebinden çıkardığı bıçağı bulunduğu yerde toprağın altına gömdü.-tamam geliyorum dedi.pelin tebessüm etti sevcana. dışarıya çıktığında gözlerinde ışık parıltıları oluştu sülonun, bir ara bakamadı onlara.pelin, sülonun kendisini toparlamasına izin verdi.çocuğun gözleri alışınca gün ışığına, -ismin ne diye sordu.-ismim Hüseyin dedi sülo biraz tereddütlü.-içerde başkası var mı diye ikinci sorusunu sordu pelin.-yok bende yeni gelmiştim buraya.-nereden geldin?-eminönünden diye başka bir yalan attı sülo.-yalnız mı geldin?-yok arkadaşlarımla.-onlar nerede?-ya çöp karıştırıyorlardır yada dileniyorlardır.-neden ailenin yanında değilsin?-babam öldü dedi sülo başka bir yalanla, annem de beni attı başından.-annen nerede yaşıyor?-ben de bilmiyorum, yeni erkek arkadaşıyla beraber, o yüzden zaten beni istemiyor yanında dedi.pelin, çocuğun direncinin cam bir duvar gibi olduğunu hissetti.ve bu duvarın üzerinde yürüyor, koşuyor ve oynuyordu.kırıldığı zaman telafisi olmayan sonuçlara mahkum olacağını biliyor mu acaba diye düşündü.-geçenlerde bir çocuk öldürüldü haberin var mı?-yok diye kısaca cevapladı sülo.-kim öldürmüş ki?-biz de onu arıyoruz, her hangi bir şey duymadın demek ki.-yok yeni geldim buralara dedim ya.pelin çocuğun kirli yüzüne baktı hiçbir ifade göremiyordu.zaten kokladığı kokudan olsa gerek burun kanatları şiş ve akıntılıydı.-karnın aç mı diye sordu pelin çocuğa eğilerek.-bizim karnımız tok olmaz ki dedi sülo bir an önce gitmek ister gibi.pelin cebinden biraz para çıkardı çocuğa uzattı.-al bunları, benden güzel bir öğle yemeği ye dedi tebessüm ederek.çocuk paralara baktı ama almak istemedi.-yok dedi ben dilenci değilim.pelinin göğsünde bir ağrı peydah oldu birden, yanlış mı yapmıştı anlamadı.içine düştüğü durumdan sevcan kurtardı.-biz evsiz çocuklara yardım için buradayız dedi.kimseye dilenci olarak bakmıyoruz, sadece o anki ihtiyacını karşılamak üzere ilgileniyoruz.çocuk ikisine son kez baktı ve parayı aldı.kafasını öne eğdi ve yanlarından uzaklaşmaya başladı.kalbi bir kuş gibi atıyordu, attığı yalanlara inanmışlar mıydı acaba diye düşünüyordu.yedikule kapısından koşarak geçti ve ufukta gözüken bir gemi gibi küçüldü, görünmez oldu.etrafı araştırdılar ama başka kimsesize rastlamadılar.hadi dedi pelin, gidelim arabaya. altınkapıdan geçerken Yedikule kapısındaki kartal armasının bu kapıda da olduğunu fark etti.kapıdaki armaya baktı.kanatlarını açmış bir kartal figürü vardı.özgürlük ve barış bağışlayan bir ifadesiyle gelenlere selam veriyordu.arabayla uzaklaşırlarken çöp konteynerlerinin arkasında sülo yavaşça ayağa kalktı.arabanın iyice uzaklaşmasından emin olduktan sonra, dehlizdeki ganimetini almak için koşmaya başladı.
Büşra, dersliğinde bazı arkadaşlarının kendisine bakarak fısıltıyla konuştuklarını hissediyordu. elindeki Türkçe kitabından bir sayfa açtı ve bütün dikkatini sayfadaki şiire vermeye çalıştı. başaramıyordu.kardeşi giriş katta ki dersliklerden birindeydi ve her teneffüste onun yanına gidip ihtiyacı olan neyse onu karşılamak zorundaydı.erkek arkadaşı muzdarip olmuştu bu durumdan.daha önceleri zaman, onlar için birlikteliğe ve paylaşımlara akıyorken şimdi değildi.dirseğini masaya dayadı, elinin avucuna yüzünü yatırdı.kulakları derslikten yükselen seslerdeydi. iyice gerildi, bazılarının hafif kahkaha seslerini duyar gibi oldu.kendisinin küçüldüğünü hissetti.şiirdeki yazım yanlışını gördü, kendisinin görevi olan bu dizayn edilmiş hayatın yanlış mı olduğunu düşünerek. teneffüs zili çaldı derslikten ilk çıkanların arasına girdi hemen. kapıdan çıktı birkaç adım attığında karşısında erkek arkadaşı cengizi gördü. elinde hediye paketi vardı. büşranın önünü kesti.düz siyah saçlarının, kulak ve ense kenarları diplerine kadar kesilmişti.kafasının üstünde kalan saçları oldukça uzun ve jölelenmiş ensesine doğru yatırmıştı Cengiz.-biraz benimle de ilgilen dedi büşraya.- evet ben de istiyorum ama biliyorsun bu aralar kardeşimle ilgilenmeliyim.-kendi işini kendi yapabilir bırak onu hadi kantine gidelim.-önce ona bakmam lazım ne olur anlayışlı ol. cengizin gözlerinde tebessüm belirdi ama hayreti bakışlarından belli oluyordu.her teneffüs beraber olmak isteyen kızı, şimdi anlayamıyordu. -sana bir hediye almıştım, kantinde verecektim ama olmadı neyse dedi uzattı paketi. Büşranın gözlerinde saklanmaya çalışan iki damla belirdi. -çok teşekkür ederim dedi alıp almamak arasında gidip geliyordu.-lütfen dedi Cengiz sesinde samimiyet ve sevgi belirerek. büşra sessizce aldı paketi ve yanından koşarak iki kat aşağıya inmek için merdivenlere yöneldi. gözlerindeki damlalar saklanmaktan vazgeçmişlerdi yanaklarından çenesine akarak. cengiz arkasından bakakaldı Büşra nın. içinde patlayan kıskanç yıldırımlar, kalbini dağlıyordu. en kısa zamanda Büşrayı gene yanında olması için zorlamalıydı. kardeşiyse kardeşi dedi içinden, ben de onun sevgilisiyim, ben daha önemli olmalıyım. gözleri merdivenlerin başında duran arkadaşına kaydı.-ne o dedi gene satışa mı geldin? cengiz bir şey demeden sınıfına girdi pencereden dışarıya baktı. okul bahçesinde büşranın kardeşinin yanında dikildiğini gördü. verdiği paket kübranın tekerlekli sandalyesinin arkasındaki tutamaçlara asılmıştı. gözlerinde her şeyin tasfiyesi belirdi. büşra ve o olmalıydı başka kimse olmamalıydı. kendisinin kamikaze gibi olması gerekiyorsa olacaktı. Sırasına geçip oturdu ve eline aldığı kalemle defterin ilk sayfasını oyana kadar karaladı.
Mehmetin cinayetinden beş gün geçmişti ve hala herhangi bir gelişme yaşanmamıştı.gece devriyeleri arttırılmış olduğundan diye düşündü pelin.katil kendisine süre tanıyor diye düşündü.olayın soğuyup bazı kontrollerin gevşediği bir zamana, ihtiyacı duyduğuna kanaat getirdi. içindeki gerilimi azaltmak için ayağa kalktı ve birkaç wushu hareketi yaptı.kapı çalındı içeriye narkotik şubenin komiseri Halil girdi.elinde iki karton bardak çay ve tuzlu krakerlerden vardı.-ister misin dedi tebesümü yüzünde muhteşem gözüküyordu.-evet iyi olur dedi pelin lütfen girsene.lacivert renkli gözleri, esmer derisi ve geniş çene kemikleriyle çok yakışıklı gözüküyordu Halil.üstelik atletik ve uzun boylu olması yanında cabasıydı. masanın yanındaki koltuklara karşılıklı oturdular.-son gelişme nedir diye sordu Halil.-şu an için bir şey yok beklemedeyiz.senin biriminde ne var?-hep aynı. istanbulun narkotik işleri kontrol edilir mi? –gene operasyon var mı? - asılsız ihbarlar devam ediyor ama yakında büyük bir uyuşturucu operasyonu yapacağız. tahminen bir ton deniyor.gözleri açıldı pelinin.-aman dedi mutlaka yapılmalı bu operasyon.-evet dedi Halil, ama benim buraya gelmemin sebebi başka.pelin meraklı bakışlarını dikti adamın eşsiz yakışıklı yüzüne.-yarın akşam için planın var mı yemek yemeğe çıkalım? Pelin şaşırmadı bu teklife, daha önceden de Halil in ona bakışlarını fark etmişti.özellikle otoparka girdiklerinde pelinin yanında yürümek ve konuşmak için büyük çaba harcadığını biliyordu.-peki dedi pelin memnun olmuş bir ifadeyle -yarın akşam yemeğine çıkıyoruz.her ikisinin de yüreğinde bir çarpıntı oluştu.pelin, Halil çıktığında koltuğuna oturdu. Anılarını düşündü. Bu yaşa kadar zihnine yerleşen anılarını terkip etti.kendisi için annesi dışında özel bir anısı yoktu. anıları, gökyüzünde gezinen bulutlar gibi saniyeler içinde değişiyordu. Kimi bulanık lekeler ve biçimler içindeydi ama içinde aşk kokusu olan bir anıya rastlamıyordu. Halilin oturduğu koltuğa baktı ve yarın ne giyebileceğini düşündü.
Adam Yedikule kapısına geldi. etrafına bakındı. üzerindeki kabanın kapüşonunu iyice yüzünü örtecek şekilde aşağıya indirmişti. kapıdan içeriye girip etrafına bakındı. kimse yoktu.tekrar kapıdan geri çıktı.çocuk gelmemişti, demek ki kaçtı diye düşündü.yerdeki bir taşa tekme attı can sıkıntısı içinde.-beni mi arıyorsun zorro dedi çocuk, Yedikule kapısının üzerindeki taşlarda oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARGA GÖZLERİNDEKİ CİNAYETLER
Misterio / SuspensoDerler ki, mihenk taşına yatırılmış küçük bir bedenin ölümünü insanlar görmezse bir karga görürmüş.ve karga gördüğü cinayetin şahidi olduğu için kendini öldürürmüş....