Tüm gülücüklerimi yüzüme toplayıp Nermin hocanın yüzüne baktığım zaman gözlerindeki korkuyu görmek paha biçilemezdi. O kadından nefret etmiyordum, nefret edilmesi gereken binlerce insan varken bu Nermin hoca olamazdı ama yaptıklarına gıcık olmuyor da değildim.
Kısık gözlerini üzerime sabitlemiş bir şekilde bana bakarken zil çalmıştı. Öğle arası zili elektrik akımının bir süreliğine de olsa kaybolmasını sağlamıştı. Kafasını sıkıntılı bir şekilde diğer tarafa çevirip koridor boyunca yol alırken arkasından bakıyordum.
Ondan ters tarafa doğru yol alırken şeytanın nerede olduğunu öğrenmek için göz ucuyla etrafı kolaçan ettim. O çoktan gitmişti.
Aşağı kantine indiğim zaman dil dökmekten kurumuş boğazım için kendime bir kahve ısmarlamaya karar verdim.
''Kolay gelsin Memduh Bey, bir kahve alabilir miyim?''
''Tabi efendim ne demek, hemen hazırlıyorum. Seninkiler orada sabahtan beri seni bekliyor. Ne uzun durdun disiplin kurulunda yiye yiye parmaklarında tırnak bırakmadılar.''
''İyi madem sen onlara da yap birer kahve.''
Kahveleri aldıktan sonra Aysel ve Hakan'ın (Nam-ı diğer Selim'in) yanına doğru yol aldım. Birbirleriyle sohbet ediyorlardı, muhtemelen ne zaman çıkacağımı konuşuyorlardı. Bu sefer her zamankinden uzun kalmıştım disiplin kurulunda haklılardı.
Selim o ruh hastalarının elinden kurtulduktan sonra bir süre bizimle yaşamış babası da bizim yanımıza getirilmişti. Zavallı adamın hiçbir şeyden haberi yoktu ve oğlunun kaçırılması üzerine kahrolmuştu. Oda annem gibi polise başvurmuş ama bir sonuç çıkmamıştı. Selin'in sevgilisi babasını yaşadıkları yerden alıp getirmiş bizimle birlikte şuan yaşadığımız yere yerleştirmişti. Adama her şeyi ayrıntısıyla anlatmak bana kalmıştı ama anlatılan şeyler yenir yutulur şeyler olmadığı için bana inanmakta zorluk çekmişti başlarda, sonradan Selin ve Selim'de olanları onaylayınca bana inanmıştı. Oğlu zarar görmediği için gözyaşları içinde Allah'a şükretmeye başlamıştı ve bana da yardımlarımdan ötürü teşekkür etmişti.
Ne kadar bir şey yaşamasa da onun da psikolojisi bu durumdan etkilenmişti fakat o hafif atlatmıştı. Kısa süre içinde kendini toparlamış ve bu benimde kendime gelebilmem için elinden ne geliyorsa yapmıştı.
Tabi ki bu beş altı senelik süreç içerisinde hem bende hem de Selim'de görülen fiziksel değişimler göz ardı edilemezdi. Selim'den bahsetmek istiyorum biraz.
O ilk tanıştığımız andan itibaren güçlü bir karaktere sahip olduğunu bildiğim bu adam fiziksel açıdan da inanılmaz güçlü bir insandı. Vücudu senelerdir gittiği fittnesstan dolayı çok şekilli ve kaslıydı fakat o kasta bir insanın kaldıramayacağı ağırlıkları sanki bir defter kaldırır gibi kaldırıp indirirdi. Okulda ki herkes ondan çekinir ve o yolda yürürken kenara çekilip yol verirlerdi. Bir keresinde bir sandalyenin üzerinde iki kız kucak kucağa oturur haldeyken sandalyenin bacağından tek eliyle kavrayıp havaya kaldırdığına şahit olmuştum.
Siyahın en koyu tonundaki şekilli saçlarını yukarı kaldırıp her sabah saç spreyiyle sabit hale getirirdi. Yuvarlak elmacık kemikleri, oval çenesi ve her daim parlayan kahverengi gözleriyle bana sevimli görünürdü her zaman.
Tabi ki bu süre zarfında bende ki değişmeler de göz ardı edilemeyecek bir düzeydeydi. Yanaklarımın yarısını ve boğazımın bir kısmını kaplayan turuncu siyah arası sakallarım, dağınık saçlarım yüzümü olduğundan birkaç yaş büyük gösteriyordu. Geniş omuzlar ve kaşımdaki derin iz çevremde en ayırt edici özelliklerimden yalnızca ikisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Sanrısı (Wattys 2015 Kazananı)
Avventura''Belki hayat bana iyi davransaydı iyi birisi olabilirdim'' dedim karşımda oturan şeytana. Onaylar gözlerle bana doğru bakıyordu. ''O zaman bende olmazdım ama'' dedi bıkkın bir sesle. ''Olmasan daha iyi olurdu'' dedim. Her zaman ki gibi yine umursam...