*****ELVİN******
Geçici odamda bir sağa bir sola doğru gidiyor, sonra durup kapıyı dinlemeye çalışıyordum. Ama sonuç sıfır.
Öyle bir çıkmazda kalmıştık ki...aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyıktı resmen.
Hastane odasında Sevil hanıma son oyunumu oynamış, yurt dışına çıkacağımı falan zırvalamıştım. Tabi gözlerini bana dikmiş olan Barlas bey'in rahatsız edici varlığı ile daha bir telaşla konuşmuş ve konudan konuya atlayarak saçmalamıştım. Neyse ki estetik faciası hiçbir şey anlamamış, hatta kurduz suratlı cadının bir göbek atmadığı kalmıştı. Botokslu ağzını yaya yaya gülümserken 'ah canım ne üzüldüm senin adına, ama sen daha iyilerine layıksın sıkma canını' derken bir yandan gözlerini çakmak çakmak bakmak için çabalayan ama joker suratının yakınından bile geçemeyecek çirkinlikte bir kadın düşünün, ya da düşünmeyin.
Akıllara zarardı resmen.
Sonuç olarak hastaneden çıkmış, planı gözden geçirmiş ve bütün itirazlara rağmen Akın ile tuttuğumuz eve yerleşmiştim.
Barlas'ın özür dilerim gibi laf ebeliklerini duymazdan gelmiş, sahte bir tebessüm ile yarım ağız bir önemli değil ile göndermiştim. Göndermiştim de aklımdan gönderememiştim.
Sevil hanımın ise eve sızma direnişlerini izlemiştim. Kadın resmen 'ah gece gelme gündüz gel, tenhalarda menhalarda görüşelim vay vay' diyen Adile Naşit felsefesini benimsemişti. Oda haklı tabi kendi çağında, kendi yaşına uygundu kadın.Eskilerden kim kaldı o camiada dimi ama.
Şimdi odama kapanma sebebim, planın uygulama aşamasından daha çok, planın tam ortasına dalış yapan biricik ailemdi.
İçeride büyük bir bomba vardı pimi çekilmiş. Dışarıda kalsam olay, içeriye girsem facia!
Gerçi bizimkiler gelmese kadın muhtemelen Akını götürmüştü...
Bir yandan da kahkaha atasım vardı.
İyi eğlence çıkmıştı bize de.
Akın istese yapamayacağı bir hata yapıp, kulaklığı yanlışlıkla önce kapatıp sonra düşürünce el mahkum odaya kısılmış olan ben ise ne günah işlemiştim acaba?
İnatçılığımdandı bunlar. Karavanda kalsaydım tüm evi dinleyebilecektim.
Yavaşça kapıyı araladım, insanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş. Kapıyı açmamla annemle göz göze gelmem bir oldu. Elimi hemen dudaklarıma götürdüm. Sus işareti yaparken gözlerim ile yalvarıyordum resmen.
Durumu anlamış olacak ki, yerinden kalkıp 'lavaboya gideyim ben' diyerek hızla kalkıp lavaboya yöneldi. Ajan olacak kadınmış annem de diye düşünürken kimseye çaktırmadan sessizce benim yanıma sıvıştı.
"Annecim!"
Sessizce çemkirdim sahte bir sevinçle. Demiştim ben size, Aysu ile iki saat kalırsanız size de bulaşacaktı bu huyu.
"Ne halt dönüyor burada. Emre laf arasında 'Akın ile Elvin evlerinde' dediğinde kalp krizi geçirecektim ben. Vallahi öldüreceksin sen beni. Zorla adresi alıp geldik ama gelmez olaydık. Akın içerideki kadın ile ne yapıyor. Sen neden buraya tıkandın kızım. Ay bir konuşsana. Dilini mi yuttun?"
Tövbe bismillah! Az bir soluklansaydın annecim. Azıcık sende yeseydin keşke o dilinden. Belli aileden kime çektiğim!
"Anne ya sen konuşurken nasıl ağzımı açabilirim. Frekanslarının çevresinde bile dönemiyorum ben senin valla. Ya ben sana söyledim ama ne iş yaptığımızı. Burada çalışıyoruz biz. Anne işi mahvedeceğiz şimdi ya." Diye sızlandıkca sızlandım. Kendimi acındırıp ikide dudak kıvırsam tamamdı bu iş.
"Allah iyiliğinizi versin sizin. Anlamadım da zaten ne iş yaptığınızı. Ay baban yalnız kaldı o muşmula suratlı kadın ile. Ne diye tutuyorsun sen beni burada. Geldiğimizden beri gözleri kocacığımın üzerinde. Şimdi gidiyorum babanı ikna ediyorum sende işini bitirir bitirmez eve geliyorsun! Anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı annelerin en ajanı. Yerim ben seni. Hadi git kurtar kocanı o kadından. Bir şey söylemeyin ama sakın ha."
"Tamam tamam yılışma. Hesabını vereceksin bunların, sakın kaçarım sanma."
"Emredersiniz komutanım!"
Elimi başıma koyarak asker selamı verdim. Oyuncuyum ben annecik, her şeyden yırtma olasılığım yüksek be başımın tacı. Ama bunları şimdi dile getirerek kendimi ateşe atar mıyım ben!
Annem geldiği ajanlık ile geri dönerken ben bir çift gözü daha kaldıramayacağımdan kapının ardında oturmak ile yetindim.
Hemen ardından uykudan uyanırcasına fırladım oturduğum yerden. Allah'ım ne aptalım! Ulan alt kattayım. Koskoca bahçeye açılan pencerem var benim. Oradan çıkıp, karavana geçmek varken ne diye kendimi paralıyordum ben?
Aptallığıma söve söve açtım pencereyi. Etrafı kolaçan ettikten sonra atladım.
Kapüşonlu mu kafama geçirirken, arka tarafta park halinde olan karavana doğru sakince yürüdüm, birkaç metre kala ise hızla koşarak atladım içeriye.
Bana bakıp sırıtan iki çift göz, kafasını masanın altına gömen bir adet emre ile baş başaydım artık.
"Ben senin ebeni be Emre. Çık ulan oradan. Ne demişler; olacak ile öleceğe çare yok. Benim ellerimde ölecekmişsin sende."
Bizimkilerin arasından geçmeye çalışırken, bir yandan Emre'nin kafasına uzanıyordum.
"Gerçekten ağzımdan kaçırdım. İçimden düşündüğümü sanıyordum ben o ara. Yoksa ben kendimi bile bile zebanilere teslim eder miyim sanıyorsun."
Zebani mi?
"Zebani demek! Eşek herif özrün kabahatinden büyük senin. Görürsün sen zebaniyi, huriyi."
Aysun ile Mert kollarını belime yerleştirmiş bana engel olmaya çalışıyordu.Olsunlar tabi öldürecektim onu.
Ama bir anda karavanı inleten ses ile hepimiz donup kalmıştık.
"Daha hızlı sevgilim. Hep küçük Akın'ı hayal ettim. Hayallerimden bile daha güzel olduğuna eminim erkeğim."
Duyduğumuz inlemeyle birlikte dördümüzün önce gözleri buluştu şaşkınlık ile.
Sonra ise karavanı oynatan kahkaha sesleri....Resmen çatlayana kadar gülmüştük.
Nasıl bu duruma geldiklerini anlamasak da, Akın'ı en az bir ay delirtecek malzeme vardı artık elimizde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMALAT HATASI ( Bay ve Bayan LADEN serisi 2)"TAMAMLANDI"
ChickLitHer şey bir yüzüğü elimden çıkarmam ile başlamıştı ondan sonrasi ise peri masali.... dememi bekliyorsanız gerçekten yanıldınız. Ondan sonrası tam bir IMALAT HATASI!