Akşam vaktinin ne zaman geldiğini anlamadan kalkmak zorunda kaldım. Saat 7'diydi ve ben bir süre uyumadan önce yalnızlığımın da bana karşı göstermiş olduğu boşluktan dolayı yine üzgün bir şekilde düşüncelere dalarak uyudum en son saatin 1 civarında olduğu aklıma gelince 6 saattir dinlendiğim için valizimi hazırlama aşamasına daha canlı bir enerjiyle geçmem gerektiğini hatırlattım kendime.
Ve başladım hazırlamaya eşyalarımı. Aslında çoğu eşyamı zaten üniversitenin ilk yılının 1.dönemi için götürmüştüm ama buraya bir haftalık getirdiğim eşyaları ve burada annemin zoruyla aldığım eşyaları da valizime yerleştirmem zamanımı alacak düşüncesi oluşunca acele etme kararı aldım ve yarım saatlik bir uğraş sonucunda nihayet toparladım kıyafetlerimi ve eşyalarımı.
8.30 civarı otobüsüm kalkacağı için üzerime yola uygun kıyafetler geçirdim. Odama son kez göz gezdirdim bir şey unuttum mu diye ve ardından çıktım. Merdivenlerden inince annem ile karşılaştım sofrayı hazırlamış, merdivenin ilk basamağına gelmiş " Bende sana seslenmeye geliyordum canım. Baban bu saatte uçakta olmalı oda seninle vedalaşmak istedi ama acil bir görüşme için gitmesi gerektiğini, seni çok sevdiğini en kısa zamanda seni görmek için anneanneni ziyarete gelmek istediğini söyledi. Hadi yemekleri soğutmadan sofraya geçelim. Bu akşam anne - kız yalnızız o yüzden güzelce seninle vedalaşalım."
" Tamam hadi geçelim artık sofraya" diyerek onu onayladım. Ve yine kendimi düşünceler ile dolu zihnimde baş başa bıraktım. En azından onca yıl geçmesine rağmen beni hiçbir şey için suçlamıyorlardı. Eskiden onların yanındayken buna katlanamam diye düşünüyordum ama şimdi onların bana gösterdiği sevgi ve şevkat beni eskiye göre daha aciz kılıyor. Zaten 18 yıldır onların yanındaydım ama bunu üniversite için yarım dönemlik ayrılık sırasında fark ettim. Onlar benim zor zamanımda hep yanımdaydılar o yüzden arada anneannemle yanımıza gelmeleri bizi ziyaret etmeleri hepimizin yarasına merhem olur. Bu yaranın tekrardan açılıp kanamaması da benim acımı gün yüzüne tekrardan çıkarmamam sonucunda gerçekleşir muhakkak. Ama bazen elimde olmadan kendimi onu düşünürken buluyorum. Ve bu yaramın akıl almaz derecede açılmasının önüne geçemeyeceğimi ve hiçbir zaman kabuk bağlamayacağı konusunda kendimi tetikte tuttuğumu unutturmuyor bana. Kendi düşüncelerimin katili olmaktan bıksam da hiçbir engel bu düşünceme itaat etmiyor maalesef.
Yine fazla ve derin düşündüğümü anladım ve dikkatimi toparlayıp anneme doğru döndüm ve ona mahcup birkaç bakış gönderdikten sonra yemeğimi daha da soğutmamak için adeta tabağın ön yüzüne yapıştım. Yemeklerimiz biter bitmez sofradan kalkıp elimi yıkadım ve "Annem, ben valizimi odamdan alıp aşağıya gelince yola çıkalım. Oyalanmadan otogara gidelim yoksa otobüsü kaçıracağım" diyip hızlı adımlarla yukarı kata çıktım. Siyah renkli valizimi alır almaz salon katına indim. Askılıktan bej rengi kapşonlu kabanımı üzerime giydim. Ayağıma da raptiyeli postallarımı geçirdim ve valizim ile dışarı çıktım ardımdan da annecim üzerine siyah bir kaban giymiş bir şekilde büyük adımlarla Land Rover'a doğru yürüdü. Daha sonra annem sürücü koltuğuna binince bende valizimi arka koltukların üzerine koydum bagaja yerleştirerek zaman harcamaya hiç mi hiç niyetim yoktu o yüzden işimi halledip hemen sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna oturdum ve emniyet kemerimi bağladım ben bunlarla uğraşırken annemin çoktan emniyet kemerini bağladığını ve arabanın kontağını çevirip motoru çalıştırdığını fark ettim. Araba hareket haline geçince bende yol boyunca kendi sessizliğimde boğulmamak amacıyla radyoyu açtım ve herhangi bir frekansta kaldım. Kısa süren yolculuğun sonuna geldik. Arabadan hızla inip biletimin talimatlarını okudum . Otobüsümün geleceği yere doğru annem ile yürümeye başladık. Otobüs'ün hareket etmesine son 15 dakika olduğunu öğrendiğimizde bekleme yerlerine yöneldik. Ve yakın olan kantinden annem ile kendime birer sade kahve aldım. "Tatlım gider gitmez beni bilgilendiriyorsun. İyi olup olmadığından emin olmam lazım. Hatta yolculuk sırasında bir iki defa da mesaj atabilirsin. Beni endişelendirme olur mu?" diye annem bana kendime dikkat etmem konusunda sayılı konuşmalarından birini yaptı bende onun içini ferah tutmasını sağlamak amacıyla çağrılarına hemen cevap vereceğimi belirttim. Biz kendine dikkat et konulu konuşmamızı yaparken son 5 dakika kaldığını fark ettim hemen ayağa kalktım ve anneme sımsıkı sarıldım oda bu isteğimi geri çevirmeyip pamuk ellerini benim omuzlarıma doladı. Sonra beni kendinden ayırıp iki yanağımdan öptü. Bende ona iyi hissetmesi ve endişelenmemesi için "Kendime dönemin başına göre daha iyi bakacağım. Beni merak etme Annem, seni çok seviyorum" dedim ve valizimi muavine verip yolcu koltuğuma geçip oturdum. Sonrasında otobüsün hareketlendiğini hissettim ve kafamı otobüs camına doğru uzattım. Yine yalnız kaldım, yine duygularımın esiri olup kendi iç hesaplaşmamı yapacağım vakit geldi derken yanımda bir hareketlilik hissettim. Yan tarafıma doğru umursamaz bir bakış attım ve bir kadının kucağında en fazla 3 yaşlarında olan oğlunu gördüğümde gözlerim ister istemez dolmaya başladı. Bu his bana yine kelimesini tekrar ettirdi ne yazık ki. Sonrasında bu düşüncelerimden çıktığım sırada kulaklığımın tekini elime aldım ve ufaklığın annesinin kucağında ağladığını gördüm. Sanırım bu yaşlarda çocuklar oyun çağında olduğu için yerlerinde oturup saatlerce zaman geçiremiyorlar o yüzden ufaklığın huysuzluk nedeni de bu. Sonra arka çaprazımızda biri yolcu koltuğunda tek oturduğunu rahat etmeleri için yerini onlara verebileceğini söyledi. Sonrasında göz açıp kapayıncaya kadar bir süre ya geçti ya geçmedi yanımda koyu siyah saçlara ve koyu kahverengi gözlere sahip birisi oturdu. Bu durumu pek umursamaya çalışmadan tekrardan başımı cama yasladım ve kulaklığımdan Göksel'in o güzel sesinden 'sen orda yoksun' şarkısını dinlemeye koyuldum.
Siyah beyaz bir adamdı
Hayalimdeki resim Kadehimi fırlattım yüzüne
Kızgınım hiç gelmeyişine
Bilmeyişine hissetmeyişine
Sen orda yoksun
Çağırdığımda
Susuzluğumda açlığımda
Sen orda yoksun
Koşsam sarılsam
Tutunsam yoksun
Ruhumun kara boşluğunda
Sen orda yoksun
Ne anlamsız ne tuhaftı
Kendime söylediğim yalanlar
Olmayacak bi rüyaya inandım
Hırçınlığım imkansızlığına
Suskunluğuna uzaklığına
Sen orda yoksun
Çağırdığımda
Susuzluğumda açlığımda
Sen orda yoksun
Koşsam sarılsam
Tutunsam yoksun
Ruhumun kara boşluğunda
Sen orda yoksunSözlerin beni farklı bir aleme alıp götürdüğünü hissettim . Bir an düşündüm ya şuanda burada olsaydı benim ile birlikte bu sıkıcı yolculuğa tahammül etseydi beni yine burada kendime, yalnızlığıma karşı korusaydı. Eskisi gibi olabilmeyi istedim bir an yine o beş yaşındaki evcilik oyununda doktor olmayı isteyen kız olabilmeyi hayal ettim. Bir derdin tasanın kaygısını gütmeden onunla oturup saatlerce televizyon izlemeyi özledim, sırf ben seviyorum diye benimle birlikte o savaşçı minik kızları izlerdi. Bilirdi benim 'power pop girls' e olan tutkunluğumu bilirdi ki benimle sorgusuz sualsiz izlerdi onları. Bunları düşünürken ufak ama yüreğimi burkan bir tebessüm geçti kırmızı dolgun dudaklarımdan. Sonra bu hatıralardan uzaklaştıran bir mesafelik dokunuşla kısa süreliğine de olsa uzaklaştım geçmişimden. " Affedersiniz ama dinlediğiniz şarkıların hepsini otobüs olarak dinlemek zorunda değiliz. Biraz sesini kısabilir misiniz? Burada ufak yaşta yolculuk yapan ve uyku saatleri bu yolculuk için yeterince düzensizleşmiş olan minikler var." diye kadifemsi bir ses duymam ile çatmış olduğum kaşlarımı düz bir çizgi gibi sabitledikten sonra " Kusura bakmayın bunun için üzgünüm ama beni bir pedagog gibi çocuk gelişimi için uyarmanıza gerek yoktu. İyi yolculuklar!" diyip camıma tekrardan yaslandım. Yolculuk boyunca pek rahat olduğu savunulmasa da insan başını oraya doğru atma ihtiyacı hissediyor her neyse zaten şu yanımda yüzünü bile incelemediğim adamın dediklerine de bak birde gelmiş yok çocukların uyku düzeni yok o yok bu sanki ben bunları bilmiyorum , bilip bilmediğimi geç o bana hangi hakla tavsiye veriyor ki. Tamam sakinim! Yolculuğumun bitmesine ve tontik anneanneme ulaşmama az kaldı.
Göz kapaklarım daha da bu eziyete dayanamadı ve dinlenmek için hafif kırpma sonucunda kapandılar. Bir süre sonra yine dürtülmeyle uyandırıldım artık buna hafif dokunuşlar diyemiyorum çünkü baya kolumu söküp atarcasına bir mücadele söz konusu. Başımı sağ tarafıma çevirdiğimde yine o pedagog ruhlu genç adamla karşılaştım. Kaşlarım onu görünce ani manevra yapmış bir araç hızıyla kalktı ve düz bir çizgi haline geldi.
"Genç bayan, saat şuan 12 civarı tek mola olacağı için ihtiyaç giderebileceğimiz başka zamanımız yok o yüzden bana kızma riskini alarak sizi uyandırmak istedim "dedi karşımdaki kadife ses.
Fazla uzatmamak amacıyla " Ah! Nezaketiniz için teşekkür ederim" diyip kısa ama öz bir şekilde sohbeti sonlandırdım. Sonrada konuşmak istemediğimi karşımdaki genç adam anlamış olmalı ki yanımdan geçip gitti. Bende tek mola hakkımızın olduğunu duyunca o narin bölgemi koltuktan ayırıp otobüs kapısından aşağı indim. Bir benzin istasyonu, istasyona ait olan bir market ve de ev yemekleri yapan bir restaurant gördüm. Acele adımlarla markete gittim ve birkaç atıştırmalık aldım sonrada satış elemanına lavabonun yerini sordum. Ardından yeri tarif edince kısa bir minnettarlık konuşması yapıp lavaboya doğru yöneldim. İçeri adımımı atar atmaz lavanta kokusunu duydum ve birazcık şaşırdım çünkü toplu kullanıma açık olan yerler genelde bu kadar ferah kokuyla bezenmezler. Bu hoş ayrıntıya daha fazla takılı kalmadım ve kol çantamı musluğun olduğu mermerin üzerine koydum. Kısa sürede lavabo ihtiyacımı giderdim ve ellerimi güzelce dezenfekte ettim sonrasında da sıkıcı yolculukta fazla bunaldığımı fark edip yüzümü yıkadım. Sonra çantamı alıp ağır adımlar ile dışarı çıktım. Ve anneme mesaj atmam gerektiği aklıma geldi ve telefonumu çantamdan çıkarmak için geniş fermuarı açtım ve karmaşık çantamın içinden telefonumu bulmaya çalıştım bir süre aradıktan sonra onu kıyıda parfüm şişesinin yanında buldum ve elime aldım. Tam mesaj yaz bölümüne girecektim ki biri omzuma sert bir darbe indirdi ve elimde bir ağırlık hissettim. O an anladım ki biri çantamı benden sert bir darbe indirerek aldı ve kaçıyor. Elim ne kadar sızlasa da çantamın içinde önemli miktarımın olduğunu fark ettim. Ve sesimin çıktığı kadar " İMDAT! Yardım edinnn!! Ça...çan..çantamı çaldılar." diye yardım çağrısında bulundum. Aynı onun benden beklediği yardım çağrısı gibi çaresiz ve korkmuş..
Oy ve Yorumlarınızı bekliyorum.
- Fatmanur -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN EV SAHİBİM
Teen FictionEn değerlisini kaybetmiş bir genç kızın öğrenilmiş çaresizliği ruhundaki en derin boşluklardan biridir. Derin boşluk ve yaralar ile dolu bir yaşamın ortasına ne kadar daha dert aşılanabilir ki? ****************************************** "Armina. Imm...