Kalbimi biri yakıyor oluşan külleri de yok etmeye çalışmak istercesine başımdan aşağı savuruyordu. Her savurduğunda biraz daha genzime kaçıyordu ve nefes almam zorlaşıyordu sanki . Nefes alamadığını hissediyorsun fakat kalbinin ritminin düşmesi beklenirken çılgınca daha da hızlı çarpmaya başlıyor. Her nefes aldığında , her külü genzine kaçtığında , her nabzın arttığında beynin buna isyankar olarak zıt bir duruş sergiliyor ve bütün bunları hiçe sayıp kalbini asıl yakıp kavuran mevzuyu düşünüyor.
Aldatılmak...
Kaçıncıydı bu ? Farklı farklı alanlar olsada her insanın yaptığı doğru ve dolaylı yoldan aldatma girişimi olmuyor muydu?En çok güvendiğim , sevdiğim 'dediğim' adam ...
Beni belkide en çok hak ettiğine inandığım.
Kendi saf sevgimi unutup ona şans tanıdığım kişi.
Saf sevgimin ana karakteriyle zaman geçirmiş olmanın verdiği pişmanlığı bana yaşatmaktan alı koyamamaktır, kendini ve bunu bana ağır bir bedelle ödetmeyi seçmişti.Gözlerimin önünde olan manzarayı kulaklarım artık işlev kazandıktan sonra idrak edebildim.
Önümde iki tane bornozlu insan duruyordu. Biri sevdiğim 'dediğim' adam. Diğerine hayatımı çalan kadın.
Ve şunu düşünmek bir insan için çok acıdır.Benim dokunmam gereken tene başka bir kadının teni mi değdi ? Bu acı veren bir şey. Ve hayatımda olan iki insanında, ikinsininde teninde Sinem 'im tenin kokusu ve dokunuşları var.
Gözlerimi Sinem'in gözlerine getirdim. Yalan değildi veya bir açıklaması yoktu bu işin.
Elimden alınışlarını izledim sürekli, tekrar eden bir döngü gibi.
***
Gözüm dönmüş şekilde kendimi dışarı attım. Bu.. bu duygu daha ne kadar benimle kalacaktı böyle. İğrenç hissediyordum. Ne kadar da boktan bir hayat. Aklıma tüküreyim ki her zaman kendimden önemli gördüm onları. Sanki birisi bana ilgi göstermezse yapamam sandım, olmaz Eylem dedim hep. Sen ilgiye muhtaçsın. Aslında olan neydi biliyor musun ? Sen aptal bir mazoşistin tekisin Eylem. Acı duymaktan zevk alıyorsun işte.Kendi önümü zor görerek geldim evimize.. Ne kadar mide bulandırıcı geliyor artık. 'Evimiz' hayır hayır . Bu ev bana ve masumiyetime layık bir yer değildi. Kendime gelmem açısından bir kahve yaptım. Yoksa gününü göstermem gereken insanlara karşı ezik düşebilir (daha ne kadar düşeceksek Allah bilir ) , intikamım yarım kalabilirdi. Bir elimde kahve diğer elimde kalem. Zaten bir bu ikili beni yalnız bırakmadı heralde. Sinemin eli bunlara yetmedi sanrım. Her neyse Pars 'ı süründüreğim. Asrın' ı köpeğim yapacağım gibi düşünceler son hızla beynimi işgal ediyordu. Boş vaatler değildi artık. Olması gereken buydu. Soğuk yenen bir yemekten daha fazlasıydı artık bu. Belki bir acı zehir belki de keskin bir hançer. İçimdeki canavar zincirlerini kurmam için adeta bana yalvarıyorum. Dur dedim ona henüz değil. Bu evden çıktığımda masumiyetimi de arkada bırakacaktım. İşte o zaman senin zincirlerini kırabilirim. Asıl sorun şuki bu mektubu sanırım gerçek bir duyguyla yazmıştım.
***
Ve sonunda. Mmm enfes duygusal bir mektup olmuş. Mektup tamam, valiz tamam, sarj aleti tamam kulaklık oda burada. Pekala gidebilirim. Yine yeniden yeni bir hayat. PuffffElimdeki mektubu görünen tarafa koydum. Bir süre ortalıkta olmamak bana iyi gelecekti. Ve o beni bulacaktı buna şüphem yok zaten . Bulduğunda eski ben, daha daha eski ben olmayacak ama . Her neyse artık gitme vakti, gereğinden fazla uzadı bu iş. Geri dönüp katlı olan mektubu açık bir halde bıraktım. Yanına da bana eskilerden vermiş olduğu bmiki mouseyli balonlu olan fotoğrafımı koydum birde . Ne varsa harabe bir kalpte var usta.
**
Uzun yıllar geçti gitti başucumdan. Sana ait ne varsa hepsi hâlâ bende. Mazimiz saklı mesela, zamana gömdüm onu. Gömülü şeyler eskimiyormuş, unutulmuyormuş, ne zaman hatırlanmak istese dün gibi tazeliğini koruyormuş. Öyle dediler benim gibi hasrete yenik düşmüş bir grup insan.
Kokunu gömemez onu saklayamazmışım, zamanın unutmak gibi bir lüksü varmış meğerse. Kum tanecikleri biriktikçe haznede, takvim yaprakları döndükçe bir ileriki güne, zaman unutturuyormuş her şehri ve her insanı bize. Yıllarımı heba ettiğim insanı bir gün unutacağımı duyunca aniden korku kucaklıyor kalbimi. Teselli başucumda hazır olda bekliyor, yorgun kalbe kendine gelmesi için gurur tokat atma girişinde bulunuyor. Bedenimde bir acı kök salmaya başlıyor . Ürperiyorum, öyle heybetli ki. Ona karşı utanmamayı özgüven sayan kalbim , ölümle korkutuyor beni. Mantığım ise ölümden korkacak kadar hayata bağlı olmadığımı savunuyor.
Evet ölümden korkmuyorum. Çünkü seni unutmak benim ilk ölümüm olacak . Ve insan bir kez ölür hayatta.
Seni zamanın saçları arasına saklamak istemiyorum artık. Hatıralarımız eskiyebilir bir kitap gibi , fakat eski kitaplar unutulmaz. Ne diyordu seninle birlikte izlediğimiz şeker reklamı. "Ben seni unutmak için sevmedim" .Not: Bana her ne kadar kötülük yapıp benden hayatımı da çalsan , benim benliğim senin. Ve ben o benliği öldürmeden sana veda edemem. Şimdi o benliği öldürmeye gidiyorum. Benliğimle sende öleceksin. Elveda rakısına damla damla su olamadığım adam.
-Eylem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet Kokulu Beden
Novela JuvenilAşk iki yüzlüdür. Çoğu zaman insan doğasına aykırı.. Tanımasanda mutlu olacağın insanı yaşamını sürdürebiliyorsun. Ya da tanıdığında küçük bir tebessümle bile başına büyük belalar açabiliyorsun. Severkende gerektiğinde yalvarmak gerektiğinde be...