Asya koşar adımlarla çıkıyordu merdiveni. İkinci kata geldiğinde nefes nefese, korkuluklardan tutundu. Hamile olmasının etkilerini mi görüyordu, yoksa psikolojik olarak mı yoruluyordu? Bunun cevabı ne olursa olsun zorlanıyordu.
Birkaç kez Ali'yle bunu tartışmışlardı. Kendine asansörlü bir daire tutmasını söylemişti Asya. Dört kat çıkmak insanı ister istemez yoruyordu. Marmaris'te müstakil ev çoktu ve insanlar asansörü gerekli görmemişti. Asya ise yeni yapılmış bir apartmanda yaşıyordu. Ve bünyesi asansöre alışkındı. Nedense birden aklına bu gelmişti. Anılar patavatsız oluyordu çoğu zaman. Ne zaman ve ne şekilde geleceklerini bilmiyor ve öğrenmeyi de istemiyorlardı.
Ali'nin dairesinin önüne geldiğinde bir elini kapı pervazına yasladı. Nefesini control etmeye çalışırken boğazı acıdı. Sonunda biraz rahata erince kapıyı tıkladı.
Dün hastaneye gittikten sonra evinden hiç çıkmamıştı. Bundan sonra neler yapacağının hesabını etmişti. Timuçin'e söylerse bebeği ondan alır diye korkmuştu ama babasız büyütmeye de içi el vermiyordu. Ailesiz büyümenin ne denli zorlu olduğunu yaşamıştı. Yine de onun çocuğu yalnız kalmayacaktı. Onu çok seven ve her şeyden koruyacak olan tek ama güçlü bir annesi olacaktı.
Uykusuz bir gecenin sabahında sağlıklı bir şeyler hazırlamıştı kendine. Domates, salatalık, birkaç parça peynir ve biberli omlet yemişti. Kendi umutsuzluğuna kapılıp gitmemeliydi. Büyük bir bencillik yapıp onu iyi besleyemezdi. Kahvenin çocuğa olan etkilerini araştırırken telefonundan bir mesaj sesi yükselmişti. Ayşe'nin mesajı oldukça netti.
'Ali çok kötü. İntihar edeceğini söylüyor...'
Evden nasıl çıktı, bindiği taksiye adresi nasıl verdi hiç hatırlamıyordu. Onun yüzünden canına kıymasına izin veremezdi. Bu adamla ne yapacağını hiç bilmiyordu, ama ölmesine göz yumamazdı. Aklında farklı düşünceler vardı. Ali'nin hayatını kurtarır kurtarmaz sırra kadem basacaktı. Onu arayıp bulamayan Ali sonunda kendi hayatına devam etmeyi seçecekti, bunu biliyordu. En azından bir gün görüşürüz umuduyla yaşayacaktı. Öyle ya da böyle nefes alacaktı. Bu Asya için yeterdi.
Kapının açılmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı. Ali'nin bitkin yüzü, kapının köşesinden göründüğünde, şaşırdı. Siyah saçları birbirine girmiş, siyah gözlerinin altı dayak yemiş gibi renk değiştirmişti. Onun uyuşturucu içtiğini düşündü. Bakışları çok donuk ve ürkütücüydü. Kapıyı yavaşça açıp arkasına çekildi ve ona yol verdi. Bir an içeri girip girmemekte kararsız kaldı. Belki kapının önünden onu ikna edebilirdi. Ama Ali'ye ulaşamayacağı su götürmez bir gerçekti. Bilincini kapamış gibiydi.
Asya bildiği evin bildiği salonuna doğru çekingen tavırlarla yürümeye başladı. Bir yandan da hiçbir şeyin değişmediğini gösterircesine söyleniyordu. Ali, ondan şüphe ederse, planlarının hepsi suya düşerdi.
"Senin yaptığın çocukluk artık! Kaç kez konuştuk biz Ali!"
İçeri girdiğinde karşısında gördüğü şeyle çenesi kapandı. Şaşkınca açılan ağzından minik bir inilti çıktı. Ayşe, bir sandalyeye sıkı sıkıya bağlanmıştı. Ağzındaki bant yanaklarıyla bütün olmuştu. Başından aldığı bir darbe orayı kanatıp kurutmuştu. Yalvarır gözlerle ona bakarken kurtulma umudu bedenini sarmıştı. Genç kadın şaşkınlıkla ne yapacağını bilmeden bir saniye durdu.
"Neler oluyor?"
Ardında metalin çıkardığı tuhaf bir ses duydu. Kocaman açılmış gözlerle döndüğünde, karşısındaki adamın kararmış öfkeli siyahlıklarıyla karşılaştı. Ve üç santim yukarısında, tam alnının ortasına yöneltilmiş bir silah gördü. Yüreğinin ağzına çıktığını fark etmesi imkansızdı; çünkü ölüm korkusu ilk kez somut bir halde ona bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ PATRON (+13)
Misteri / ThrillerGİZEMLİ PATRON Zor bir çocukluk geçiren Asya, hayatına Muğla'da bir otelde çalışarak geçirmektedir. En yakın arkadaşı ve en büyük destekçisi de onun kadar yaralı bir geçmişe sahip Ali'dir. Otele yapılacak yeni bir bar için, p...