PART 3

5.5K 46 0
                                    

 yeni bölüm hepinize iyi okumalar... (şu bölümü yazarken kaç kere bölündüğümü tahmin bile edemezsiniz. umarım çok hata yapmamışımdır. şimdiden sorry...)

--------------------------------------------------------------

Ertesi sabah günlerden Cumartesi olmasına rağmen işe giderken kalktığım saatte uyanmış tavana bakıyordum. Biraz daha uyuyabilir miyim diye denedim. Hayır, faydası yoktu, vücudum yeni güne hazırdı ve benden yataktan kalkmak için küçük bir efor bekliyordu. Yataktan kalktım ve banyoya doğru yöneldim. Banyo rutinlerimi yaptıktan sonra saçımı rastgele bir toka ile tutturdum. Önce odamın, sonra salonun penceresini açtım. Gökyüzü bulutsuzdu ve güneş uçsuz bucaksız maviliğin içinde gözümü yakarcasına parlıyordu. Perdeleri çekip güneş ışığını ve temiz havayı salonuma davet ettim. Bugün evde geçirilmeyecek kadar güzel bir gündü. Pencereden uzaklaştım. Televizyonda erken saatte güzel birşey bulamayacağımı bildiğim için müzik setimi çalıştırdım. İçinde Clara'nın- en yakın arkadaşım- bana geçen hafta aldığı Avril Lavigne cdsi olmalıydı. Normalde lüzumsuz zamanlarda hediye alan biri değildir, sadece doğum günlerinde birbirimize hediye alırız. Ama bir kaç hafta önce kız kıza geçirdiğimiz Pazar akşamlarımızı erkek arkadaşı ile geçirmeyi tercih ettiği için kendini suçlu hissediyordu. Ben de buna izin veriyordum. Ukala Nate'i bana tercih etmesi beni rahatsız etmişti. -Kızlar erkeklerden önce gelir - kuralımız onun yüzünden çiğnenmeyecek kadar önemliydi... Benim için.

Albüm kapağındaki fotoğraf bana çok benzediği için almak içinden gelmişti, onun dediğine göre. Ben daha çok bana kendimi iyi hissettirerek kendini affettirmeye çalışıyor gibi gelmişti ama dargınlığı daha fazla sürdürmek benim de işime gelmediği için hediyesini seve seve kabul etmiştim. Cd ilk şarkıya başlarken müzik setinin altından albüm kapağına ulaştım. Fotografa bu defa daha dikkatli baktım. Saçları benimki gibi uzun ve sarıydı -aralarındaki pembe kısımları saymazsak- , gözler mavi -ama ben o kadar kalem ve rimeli hayatım boyu kullanmadım-, ve beyaz tenliydik, o kadar. Yüz ifadelerimiz tamamen farklıydı. "Pfff... benden 5 yaş büyük ama 18inde bir kız gibi görünüyor " Elimdeki kapağı aldığım yere koyduktan sonra mutfağa geçtim. Kettleda kaynattığım su ile bir fincan çay ve yanına basit bir sandviç hazırladım. 10 dk süren bir kahvaltıdan sonra duş almak için banyoya girdim. Müziğin sesini duyabilmek için banyo kapısını açık bıraktım ama su sesi sayesinde pek duyduğumu söyleyemeyeceğim. Onun yerine gelen bir mesaj sesi duydum. Duşumu tamamladıktan sonra bornozumu giyip telefonuma baktım. Mesaj Wesdat'tan geliyordu. " Uyandın mı?"

Günaydın yok mu? Ne kadar soğuk bir mesaj. Yanıtım aynı derecede soğuk oldu. "Evet."

Kısa süre sonra başka bir mesaj geldi. "20 dk sonra sendeyim." Saçımı kuruttum ve gardrobumdan beyaz üzerine yeşil pembe çizgili yarasa kollu bir bluz ve açık mavi jean kaprimi çıkardım. Gardrobuma göz attım. Bugün alışveriş yapmam gerekiyordu. Bir şekilde Wes'i atlatmalıyım. Ve bir de Ethan var, dün ona sabahtan arayacağımı söylemiştim. Wes ile görüştükten sonra aramak daha mantıklıydı.

Kıyafetlerimi giyip biraz makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Saçlarımı birkaç defa fırçaladıktan sonra açık bırakmaya karar verdim. Kapı çalındı. Aynadaki görüntüme son defa bakıp kapıya yöneldim.

Gelen Wes'di. Kapıyı açtığımda beni gözucu ile süzdüğünü farkettim. Kahve gözlerinin de katıldığı samimi bir gülümseme ile "Günaydın " dedi. Koyu mavi bir kot pantalon ve üzerine bej sol omzundan aşağı kahve bir çizgi inen V yaka bir sweat giymişti. Kahverengi karışık saçlarının üstünde bir güneş gözlüğü kullanıma hazır bekliyordu. Onu incelediğimi farkettirmemek için "Günaydın" deyip içeri buyur ettim... Salona yürürken "Nasılsın Emma" kaşları ile kıyafetimi işaret ederek "bugün için bir planın yoktur, umarım" dedi. Yanımdan geçerken benden neredeyse bir karış uzun olduğunu farkettim. Ben 1.65m olduğuma göre 1.85m gibi bişey olmalıydı.

ODOJENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin