PART 21

4.1K 32 2
                                    

Wow ,Odojen wordde 160 sayfayı geçti. Sanırım bir 40-50 sayfa sonra hikaye sonlanacak. Bağlanması gereken çok nokta var ve sona yaklaştıkça yazmak da zorlaşıyor. Her neyse yeni bölüm aşağıda umarım beğenirsiniz.

iyi okumalar....

--O--

Kucaklaşmalardan, hal hatır sormalardan, Noa ve arkadaşlarının dışarıdakilere katılmak için ayrılmalarından sonra Emma, kalbinin kenarında öbeklenen acı ile yüzleşme zamanını daha fazla erteleyemeyeceğini biliyordu.

"Ben annemi görmek istiyorum." diyerek beklenen bombayı ortaya atmış oldu.

Keira oturduğu yataktan ayağa kalkarak Emma'ya elini uzattı.

"Güçlü olmak zorunda hissetme kendini. Senin için zor olduğunun farkındayız."

Emma Keira'ya elini uzattı ve destek alarak yataktan kalktı. Kapının önünde bekleyen Wes cesaret verici bir gülümseyişle yolu göstermek için birkaç adım önlerinden ilerledi. Babaları Lord Constan ise Emma'yı içeri kabul eden ve olaya tanık olan saray hizmetlileri ile Emma'yı içeri taşıyan gençlere gördüklerini şimdilik saklı tutmalarını söylemek için hizmetli salonuna geçmişti.

Üç arkadaş hizmet binasının devamındaki ince uzun bir tarafı avluya bakan koridorda loş ışık altında ilerliyorlardı. Avlunun bitmesi ile dar koridor daha geniş ve aydınlık başka bir koridora açılmıştı. Bu koridorda aydınlatma, duvardaki tablolardan sarkan ve gerçek gibi görünen kır çiçeklerinin arasından süzülen beyaz ışıkla sağlanıyordu. Emma çiçeklerin canlılığını sorgularken sanki aydınlık bir günde bahçedeymiş gibi derin bir nefes aldığını farketti. Ama etkisi tahmin ettiği gibi olmuştu. Burnu değişik çiçek kokularını hissedebiliyordu. Yerdeki halı da ayrı bir tazelikti. Rengi çimler gibi canlı bir yeşildi ve üzerinde yürüdükçe çim gibi ses çıkarıyordu. Emma sade ama sürprizlerle dolu koridoru seyrederken cam trabzanlarının içinde küçük mavi çiçekler olan bir merdivenin başına geldiğini farketti. Keira'ya döndü

"Burada her yerde çiçekler var anladığım kadarı ile" dedi.

Keira rahatsız edici sessizliğin bozulduğuna sevindiğini belli ederek

"Evet Kraliçe böyle olsun istiyor-du. Ama eğer rahatsız olduysan.."

Emma sözünü kesti. " Hayır çok güzel..."

Beyaz mermerleri Wes'in arkasında teker teker çıktılar. Koridorlar sanki onun durumu gözönüne alınarak bilerek boşaltılmıştı. Kendi ayak seslerini duyuyordu. Annesini görmeye çok yaklaşmış olma düşüncesi midesinin burulmasına ve görüntüsünün bulanmasına sebep oluyordu. Keira durumu farketmiş olacak ki Emma'nın ellerine ellerini kilitledi. Vücuduna yayılan Keira'nın sevgi ve güven dolu elektriği kendine gelmesini sağlamıştı. Wes çıktıkları ikinci katta koridorun sonuna geldiklerinde bir kapının önünde durup Emma ile gözgöze geldi. Kapıdaki iki üniformalı asker Wesdat'ı görünce selam verip kenara çekildiler. Emma her iki kardeşe baktıktan sonra Keira'ya doyasıya sarıldı. Sanki içeri girince bir daha çıkamayacak gibiydi.

Wes korkusunu anlamış olacak ki elini uzattı.

"Biz de seninle geleceğiz. Bundan sonra bizden öyle kolay kurtulamazsın." gülümsemesi Emma'nın da tebessüm etmesine sebep olmuştu. Üçü birden içeri girdiler.

Kraliçenin odası tek kelime ile beyazdı. Ama şimdi odadın her yerinde yanan onlarca irili ufaklı mumlarla sarının tonlarına dönüşüyordu. Emma odada kısa bir göz gezdirdikten sonra kapının sol tarafında yatağında sanki uyuyormuş gibi görünen annesine yaklaştı. Yatağının her iki tarafında üniformaları içinde iki genç kız bekliyordu. Wes'in işareti ile selam vererek tek söz etmeden odayı terk ettiler. Emma yatağının üzerinden sarkan cibinniğin arasından annesini görmek için başını hafifçe sağa eğerek küçük adımlarla yürüyordu. Yatağın yanı başına geldi. Yakınındaki mumlardan birini alıp annesinin yüzüne yaklaştırdı. Bu defa hıçkırıksız, gözyaşları yanaklarından durmaksızın süzülmeye başladı. Annesine bakıyordu. Karşısındaki kadın rüyasında gördüğü annesine benzemiyordu. Anneye bile benzemiyordu. Genç bir kadın gibi pürüzsüz bir tene sahipti. Saçları ipek gibi yastığın üzerine dökülüyordu. Ve hiç ölü gibi görünmüyordu. Sanki gerçekten uyuyor gibiydi. Elindeki mumu yere bırakarak Wes'e seslendi.

ODOJENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin