PART 17

4.4K 28 0
                                    

Merhaba ,

Biraz zor da olsa yeni bölümü upload edebildim.

İyi okumalar

******************************************

Cyrus Emma'yı kolundan hafifçe çekerek merdivenlerden çıktı ve kapıdaki hizmetkarının sorgulayan bakışları altında çalışma odasına sürükledi. Emma beklemediği bu müdahale karşısında şaşırmıştı ancak odaya girdiğinde kendini toparladı hala kendisini odanın ortasına iteleyen ellerden omzunu silkeyerek kurtuldu. Ateş saçan gözlerle dönüp Cyrus'a baktığında onun da kapalı kapı önünde aynı ifade ile kendine baktığını gördü.

"Bu da ne ya? Sen kendini ne zannediyorsun?" elleri yumruk olmuş iki yanında dilinin ucuna gelen küfürleri yutarak konuşmaya çalışıyordu. Belki de bu kaba adama hakketiği gibi bir dille karşılık vermek en iyisi idi ama aklına Wes'i ve Cyrus'un onun arkadaşı olduğu düşüncesini getirerek bu niyetinden vazgeçti.

Emma'nın hiddetinden Cyrus hiç etkilenmemiş gibiydi. Hatta hiddeti küçümseyici yüz ifadesini daha da belirginleştiriyordu.

"Kim olduğunuzun ve ne yapmaya çalıştığının artık farkındayım Emma..." yavaş adımlarla yüzüne bakmadan yanından geçti ve masasına oturdu. Bu arada Emma Cyrus'un dediklerini sindirmeye çalışıyordu. Gerçekten biliyor muydu yoksa blöf mü yapıyordu. Donmuş yüz ifadesini silmeye çalışarak arkasında masasına geçen Cyrus'a döndü.

Cyrus koltuğuna yaslanmış ayaklarını masanın üstüne uzatarak karşısındaki insana vermediği değeri açıkça belli ediyordu.

"Birşey söylemeyecek misiniz?" gözleri Emma'ya değil masanın üstündeki tütün tabakasına bakıyordu. Uzanıp sarılmış bir tütün aldı ve çakmağı ile yaktıktan sonra derin bir iç çekti.

Emma Cyrus'un oturduğu masanın karşısında, gün batımından içeri süzülen turuncu ışığın aydınlattığı odada, karşısındaki adamın hareketlerini inceliyor, konuşmanın nereye gideceğini merak ediyordu. Cyrus'un tam fikrini öğrenmeden kendi düşüncelerini dile getirmeyecekti.

Cyrus ikinci bir iç çekip sigaraya kül tablasına yerleştirirken

"Kaç gündür buradasın ve seni kimse arayıp sormuyor. Bu da bana aranan bir suçlu olmadığını gösteriyor. Kraliçeye haber bile gönderdim. Senin burada olduğunu Wesdat ve Keira'yı bırakması karşılığında yerini söyleyeceğimi bile söyledim. Ama sonuç...bana geri dönmedi bile."

Cyrus'un kendisini pazarlık aracı olarak kullandığını duymak Emma'yı hazırlıksız yakalamış ve karnına bir bıçak gibi saplanmıştı. Yaptığının mantıklı bir davranış olduğunu düşününerek bu acıyı yoketmeye çalıştı. Ama ne kadar düşünürse düşünsün acı oradaydı. Artık emindi. Cyrus kimliğini bilmeden kendisini ateşe atabiliyorsa kim olduğunu öğrendiğinde ateşi körükleyen bile olabilirdi. Kalbinin tam anlamla kırıldığını hissediyordu. Karşısındaki insanın onu sevmesini içten içe istiyordu ama bu küçümseyici ifade ile bunun imkansız olduğunun farkındaydı. Birkez daha yetim olarak büyüdüğü için kendisine lanet etti. İçten içe her zaman sevgi dilenmemiş miydi? Herkesin kendisini sevmesini istememiş miydi? Ama kimse onu sevmek zorunda değildi. Hayatı boyu zincirleme olarak hissettiği kendine acıma hali yine baş gösteriyordu. Ve sonunda yine kendinden nefret ediyordu.

Cyrus Emma'nın yüzünde belirip hemen sonra yerini kızgınlığa bırakan hayal kırıklığının farkına varmadan sözlerine devam etti.

"Tam da kraliçeye karşı planladığımız toplu ayaklanmanın öncesinde karşımıza çıkman ne kadar tesadüf. "

Cyrus sorgulayıcı gözlerle Emma'ya bakıyordu. Emma kararlı tavırlarla elini uzatarak "Durmayın lütfen devam edin. Sizi dinliyorum" dedi.

Cyrus devam etti.

ODOJENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin