- 10. Bölüm -

2.1K 87 30
                                    



Ayaklarımın altından yer mi kayıyordu ? Ya da başım dönüyor olmalı ... Daha önce hiç içimin bu denli çekildiğini hissetmemiştim. Kalbim, göğüs kafesimin altında atmıyordu sanki. Kulaklarım uğulduyordu ... Duyduğum her cümle, sağıma soluma çarpa çarpa zihnime geri dönüyordu. Bedenim hiç taşıyamayacağım kadar ağırdı şuan ve ben daha fazla ayakta duramıyordum. Taş kaldırıma öylece çöktüğümde, zar zor yutkunmaya çalıştım. Boğazımda iri sayılabilecek patates büyüklüğünde bir yumru vardı sanki. Kalkıp yanlarına gitmek, hesap sormak gelmiyordu içimden. Hiçbir şey duymak istemiyordum. Gerçek her neyse, öğrenmek istemiyordum. Kaçmak istiyordum ordan, koşup uzaklaşmak istiyordum. Bi kaç kez yığıldığım yerden kalkabilmek için yeltendiysemde , faydası yoktu. Elimi çantama attım. Titreyen ellerim telefonumu bulmaya çalışırken, kafamı çevirip eve baktım. Beni görmemeleri için kafamı biraz daha aşağıya indirip yan yan kaymaya, gücüm yettiğince evden birazcık da olsa uzaklaşmaya çalıştım. Telefonu bulur bulmaz Selim'i aradım.

- Alo, Şebnem ...

- Ne olur gel beni burdan al.

- Nerden ? Sevgilim sen nerdesin , nereye gittin ?

- Selim, bizim evin yan tarafındaki apartmanın kapısındayım. Ne olursun çabuk gel, beni buradan al yalvarırım.

Hıçkırıklarım, kurmaya çalıştığım cümlelere karışınca Selim'in sesi oldukça endişeli geldi.

- Tamam hemen geliyorum, sakin ol tamam mı ? Birazdan orda olucam. Şebnem, duydun mu beni? Ağlama, geliyorum ben.

-Çabuk ol, yalvarırım.

Telefonu kulağımdan yere indirirken, elimin tersiyle ağzımı kapatıp hıçkırıklarımın sesini azaltmaya çalıştım. Yaklaşık 20 dakika sonra son surat hızla gelen bir araba önümde durdu. Ağlamaktan gözlerim bulanık görmeye başladığından, arabadan inenin Selim olduğunu ancak yanıma ulaştığında anlayabildim.

-Şebnem! Şebnem bu halin ne!

Selim yüzümü avuçlarının içine alıp, gözlerimin içine baktı. Gözleri kan çanağı gibi olmuştu ve konuşmakta zorlanıyordu ... Bense hiçbir şey demeden sıkıca sarıldım boynuna. Hıçkırarak ağlıyordum ve Selim ne diyeceğini bilemiyordu. Fısıltı şeklinde çıkıyordu kelimeler ağzından ...

-Şşşşt. Tamam. Ben burdayım. Burdayım ...

-Ne olur gidelim.

Selim beni kucağına alıp, ayağa kalktı. Kollarımı boynuna sıkıca sarıp başımı boynuna gömdüm. Ağlamaya devam ediyordum ... Göz yaşlarım Selim'in omzunu, boynunu ıslatmıştı. Arabanın ön kapısını tek eliyle açıp, sıkıca kavradığı belimi gevşetti. Beni yavaşça koltuğa otutturdu. Elini, çenemle boynum arasındaki boşluğa koyarak başıma bir öpücük kondurdu. Sonra da hızlıca kapıyı kapatıp, arabaya bindi. Başımı cam kenarına dönüp, yol boyunca denizi seyrettim. Tekneye geri döndüğümüzde, Selim beni yine kucağına alarak arabadan indirdi ve tekneye girdik. Selim beni yatağa otutturduğu gibi sıkıca sarıldı. Gözyaşlarımı silip, gözlerimin içine baktı.

-Hadi anlat bana. Şebnem, sevgilim ... Bana ne olduğunu anlat ki sana yardım edebileyim.

-Uyumak istiyorum. Başım çatlıyor!

Elinden tutup, başımı göğsüne yasladım.

-Sadece uyumak istiyorum. Ne olur izin ver bana ...

Tamam anlamında başını salladı. Sıkıca sarıldı ve yatağa uzandık. Gözlerimi sıkıca kapatıp, beynimde çınlayan o konuşmaları duymazdan gelerek uyumaya çalıştım. Selim'in saçlarımda dolanan parmakları bana güc veriyordu. İç çeke çeke dalmışım. Uyandığımda Selim yanımda yoktu. Bi kaç kez seslendikten sonra teknede yalnız olduğumu anladım. Beni bu halde teknede yalnız bıraktığına inanamıyordum. Buna biraz sinirlenmiştim ama beynim o kadar fazla şeyle meşguldi ki, Selim'e sinirlenmenin, afranın , tafranın hiç sırası değildi. Belki de yiyecek bir şeyler almaya gitmişti. Böyle düşünerek sinirlerimi yatıştırdım. Bi süre öylece boş boş tavanı seyrettim ... İyi gelir diye duşa girdim. Uyanalı 2 saat olmuştu ama Selim hala ortalıklarda yoktu. Ona en ihtiyacım olan zamanda ortalıklardan kaybolmasını basit gerekçelerle geçiştiremiyordum artık. Tam sinirli bi halde telefonu elime alıp Selim'in numarasını çevirdim ki, Selim'in telefon melodisi kulağımda çalmaya başladı. Bi hışımla arkamı dönmemle kapıda Selim belirdi. Oldukça üzgün görünüyordu ... Elindeki telefonu kaldırıp göstererek ;

Başka Bir Şey ... (ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin