Başımı Selim'in omzundan kaldırıp, beni inceleyen o kahverengi gözlerine baktım. Gözlerinin içine... Kendi yansımamı gördüm gözlerinin içinde. Bir süre hiç konuşmadan, öylece birbirimize baktık. Su tanelerinin yüzümde dans edişini seyrediyordu Selim. Bense su altında bin kat daha belirginleşen o muazzam gözlerini. Daha yakın olmak istedim ona. Bir adım daha attım. Çıplak gövdem, Selim'in kaslarına daha fazla değdiğinde, irkildim. Karşısında çırılçıplak olduğumu hatırlayınca gözlerimi gözlerinden indirip, yutkundum.
-Biraz daha suyun altında kalırsak, hasta olacağız Selim.
-Bir şey olmaz, akan su soğuk değil.
-Ama bu hiç adil değil! Ben çıplağım, seninse sadece üzerinde kazağın yok.
-E pantolonumu da çıkarayım o zaman!
-Hayır hayır hayır hayır!
Omzundan ittirerek, kollarından kurtuldum.
-Pisliksin ya! Fırsatçısın!
Selim karşımda kıkırdarken, gözleri sadece gözlerimde olmasına rağmen çıplak bedenimi kapatmaya çalışıyordum kendimce.
-Hayır neye gülüyorsun? Neye? Yaa niye gülüyorsun dedim!
-Sevgilim farkındaysan şuan bedeninle ilgilenmiyorum. Ayrıca sen benim sevgilimsin, ve bizim 4-5 günlük bir ilişkimiz yok. Farkındaysan uzun sayılabilecek bir süredir beraberiz, ve defalarca da birlikte olduk. Şuan neyi neden sakladığını anlayamıyorum ben.
-Selim'cim burası neresi? Ban-yo! Yatak değil, ışık açık. Bariz bir şekilde savunmasızım ben şuanda. Utanıyorum ya Allah Allah! Birlikte olmuşmuşuz ! Farkındaysan Selim'cim bir süre ayrı takıldık, yeni barıştık ve sanırım uzun sayılabilecek bir süredir de birbirimize dokunmadık değil mi? Yani sil baştan başlamış gibi falan olduk. O yüzden sen şimdi bana izin veriyorsun, ben duşuma devam ediyorum. Hadi canım...
Selim söylediklerime hiç aldırış etmeden, döndü ve şampuanı eline aldı. Bir miktar avucuna sıktıktan sonra, yaklaşıp parmaklarını saçlarıma götürdü. Parmakları saçlarımda dolanırken, öylece onu izliyordum.
-Selim, ne yapıyorsun?
-Saçlarını şampuanlıyorum.
-Bunu ben de yapabilirim.
-Biliyorum, ama ben yapmak istiyorum.
O kadar sevimli görünüyordu ki, dayanamayıp gülümsedim. Ve teslim olmaya karar verdim. Hiç sesimi çıkarmadan öylece karşısında duruyordum. Saçlarımı şampuanlayıp, su ile arındırırken bir yandan da yüz hatlarımı inceliyordu. Gözlerini gözlerime kitleyip, eline aldığı duş jeli ve lif ile omzuma dokundu. Hafif irkilerek, yutkundum. Lifi sakin, ve yavaş hareketlerle vücudumda gezdirmeye başladı. Bir adım daha yaklaşıp, burnunu saçlarıma dayadı.
-Çok güzel kokuyorsun.
Gülümsedim. Başıma geriye doğru alarak, yeniden göz göze gelmemizi sağladım.
-Sırılsıklam oldun. Çıksak iyi olacak!
Selim, elinde tuttuğu lifi daha aşağılara indirdiğinde, derin nefes alarak bileğini kavradım. Bütün vücudumun kasıldığını hissettim. Rahatsız olmak değildi bu. Garip bir histi. Kalbimin atış hızı, korkacağım boyuta ulaşmıştı. Özlemiştim ona dokunmayı... Özlemiştim engelsiz bütün vücudumun ona ait olma hissini. Uzun zamandır hissetmediğim, içinde bulunmadığım bir duruma yeniden düşmenin haklı heyecanı vardı içimde. İstemediğimden değil, kalbimin atış hızı beni korkuttuğundan kavradım o bileği. Nefes nefese kalmıştım, ve sanki daha önce hiç terlemediği kadar terlemişti bütün vücudum. Gözlerimi sıkıca kapatıp, yeniden araladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Bir Şey ... (ŞebSel)
RomanceDiziFilm.com sitesinde Kaçak Gelinler 29. bölüm sonrası olarak tarafımdan istek üzerine yazılan ŞebSel devam hikayesi, "Başka Bir Şey" adı altında yeniden ve Şebnem Gürsoy'un ağzından düzenlenmiş haliyle burada yayınlanacaktır. Umarım seversiniz :))...