- 18. Bölüm -

1.2K 65 6
                                    

Gözlerimi araladığımda Selim'le göz göze geldik. Gözlerini yüzümde gezdiriyordu. Tebessüm ederken elimi yanağına götürdüm.

-Günaydın.

-Günaydın prenses.

-Ne zamandır uyanıksın ?

-Bi 20 dakika kadar oldu.

-Neden beni uyandırmadın ?

-Çok güzel uyuyordun, biraz izlemek istedim. Çok özlemişim...

Biraz daha kendimi ona doğru çekip, nefesini yüzümde hissedebilecek kadar sokuldum.

-Çok mu ?

-Çok.

Parmaklarımı yüzünde, gözlerinin etrafında, sakallarında gezdirdim. Parmaklarımla birlikte gözlerimde geziniyordu, dokunduğum her zerresini. Burnumu burnuna değdirdim.

-Çok tuhaf. Hem yıllarca kokunu duymamış, özlemden ölmüşüm gibi... Hem de sanki hiç ayrı kalmamışız, her gece birlikte uyumuşuz gibi. Sanki hep yastığımın bi köşesindeymişsin gibi. Kokun sinmişte, ne kadar yıkanırsa yıkansın çıkmamış gibi. Yada kokun bana o kadar işlemiş ki, sen olsan da olmasan da hep o kokuyu duyuyorum ben...

-Şebnem...

-Hı?

-Hayatımızın geri kalanını burada böyle geçirebilir miyiz? Böyle sen hep konuş, ben de böyle seni dinliyim. Söylediklerin mi şiir gibi, sen mi şiir gibisin karar veremiyorum.

-Ya, şapşal!

-Ben ciddiyim ama.

-Hangi konuda?

-Burada kalabilir miyiz? Hayatımızın sonuna kadar değil tabi de, yani bugün bu yataktan çıkmasak? Böyle koyun koyuna yatalım bütün gün ? Telefonlarımızı da kapatalım. Kimse bulamasın bizi.

-Çok güzel olurdu ama benim bugün çok önemli bir iş görüşmem var sevgilim. Hem seninde cafeye gitmen lazım.

-Of doğru!

-Hadi oflama oflama, kalk bakalım.

Tam yataktan doğrulurken, Selim beni kendisine çekip sarıldı.

-5 Dakika daha ne olur...

Omzuma öpücük kondurup, çenesini boynuma gömdü. Elimi sırtına koyarak bende ona sarıldım. Hiç konuşmadan öylece durduk. 5 dakika demişti ama sanırım bi 15 dakika olmuştu.

-Selim. Selim... Hadi kalk artık, kahvaltı yapıcaz daha.

-Ya sen ki uykuya düşkünlüğünle meşrulaşmış bir Şebnem Gürsoy'sun, bu sabah yataktan kalkmaya can atıyorsun ya!

-E ama çok işim var!

-Beklesin işin! Azcık da şurayı öpeyim.

Sağ tarafıma gömdüğü kafasını çekip, sol tarafıma gömdü ve boynuma öpücükler bırakmaya devam etti.

-Ya... Ya gıdıklanıyorum.

Başını yukarıya çekerek, burnunu saçlarıma bastırdı.

-Azcık da şurayı koklayayım.

-Manyaksın biliyorsun dimi?

-Hayır aşığım.

Gözlerimin içine baktı. Gözleri doldu.

-Çok aşığım.

Kendime hakim olamayarak dudaklarına yapıştım. Ani hareketime şaşırmış görünüyordu ama sanki hali hazırda bekliyormuş gibi kollarını ahtapot misali belime sardı. Ellerim her zamanki yerindeydi. Selim'in yüzünde. Sanki bıraksam gidicekmiş gibi, sıkıca yapıştırmışım ellerimi yüzüne. Tutkuyla bastırıyordum dudaklarımı dudaklarına. Selim yan olarak yattığı yastıktan doğrularak, beni düz yatırdı. Bu esnada dudaklarını dudaklarımdan ayırmadı. Kapının açılmasıyla yerimizden fırladık.

Başka Bir Şey ... (ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin