(((((( Uzun zamandır final yaptığım ve benim için yeri çok başka olan "BAŞKA BİR ŞEY"e özel bölüm yazmak istiyordum... Ama bir türlü elim gitmedi. Eski okuyuculardan kimler kaldı bilmiyorum, ama ben kısacık bir selam çakmak istedim ŞebSel'e... Hala bir yerlerde yeni bölüm bildirisi geldiğinde gülümseyecek olanlar varsa şayet, ne mutlu :) Ama ben bu kısacık selam çakmayı öncelikle bugün doğum günü olan Canım Sula'ya hediye ediyorum :) Çünkü iyki doğdu ...
Ve sonra ... Az da olsa, gülümseyerek okuyacak BBŞ okuyucularına...
Sadece tadımlık! )))
> 3 yıl sonra ...
Bugün saatlerce süren arama çalışmaları sonucunda nihayet bu defteri bulabildim. En son Selin'i dünyaya getirdiğim zamanlarda karalamışım bir şeyler... Bugün Selin 3 yaşına bastı. Koca üç yıl, hangi ara akıp geçti hiç fark etmemişim. Günlerim o kadar tatlı yorgunluklarla geçiyor ki, eskisi gibi uzun uzun cümleler kuracak hal bile kalmamış bende... Yine de birkaç fotoğraf iliştirmek istedim anılarımı işlediğim bu sihirli deftere. Bazı şeyleri anlatmak değil, resmetmek gerek çünkü... Karşımda Selim ve gözlerini tıpatıp ondan almış minnacık kızı sarmaş dolaş uyurken bu sayfalara sözcükler bırakmak o kadar zor ki! Bence dünya ufacık! Bence dünya bu kadarcık! Bence dünya sadece Selim ve kızımın yan yana duran yüzlerinin arasındaki mesafe kadar... O küçücük mesafe benim yuvam işte! İyki doğmuş benim babasının kopyası kızım!
-Şebnem?
-Günaydın sevgilim...
-Günaydın, ne yapıyorsun orda... Ağlıyor musun sen?
-Bak ne buldum!
-Anı defterin mi o?
-Hı hı...
-Hangi sayfayı okuyorsun öyle? Gözyaşların boncuk gibi çenene düşmüş!
-Okumuyorum, yazıyordum... Bak bi kaç fotoğrafımızı yapıştırdım buraya.
-Çok güzel olmuş!
Selim deftere bakarken oturduğum koltuğun koluna oturarak saçlarımı arkaya doğru çekti. Önce başıma küçük bir öpücük bıraktı, sonra dudaklarını omzuma dokundurarak kollarıyla bedenimi sardı. Göz ucuyla defter sayfasına yazdıklarımı okumaya çalışırken, gülümseyerek "Demek dünya bu kadar he?" dedi alaycı bir ses tonuyla...
-Komik mi?
-Yoo, bence çok sevimli!
-Ya şuna baksana, nasıl uyuyor! Şu ayakları ısırmamak için zor tutuyorum kendimi...
-Ne çabuk büyüdü dimi?
-Kocaman kız oldu hala babasının koynunda uyuyor deli manyak!
-Nesi kocaman kız? Küçüçük daha benim kızım!
-Biraz önce sen "ne çabuk büyüdü" demedin mi Selim'cim?
-Ne çabuk 3 yaşına geldi demek istedim ben yoksa yani hala babasıyla yatacak yaşta benim kızım... Sen kıskanıyor musun bizi?
-Ne kıskanıcam be! Hem ben seviyorum sizin yanınıza kıvrılıp uyumayı...
-Ben de sizi seviyorum!
-Biliyorum!
Selim'in bal rengi gözlerine daha fazla bakmak vardı tabi ama Selin'in doğum günü için hazırlık yapmam gerekiyordu. Yerimden doğrularak defteri günün arta kalanını yazmaya devam etmek üzere sehpanın üzerine bıraktım. O sırada Selim arkadan belime doladığı kollarıyla beni kendine çekti.
-Ama beni bırakman gerek...
-O niyeymiş?
-Çünkü bu kızın çok işi var! Çok işim var Selim, her şey çok güzel olmalı bugün!
-Olur... Çok güzel olur. Geçen sene de güzel oldu... İlk sene de! Yine gereksiz panik yapıyorsun!
-Olur dimi?
-Sen yaparsın da olmaz mı ?
Selim'e dönüp kollarımı boynuna doladım. Bir elimi yüzüne götürerek her zamanki gibi parmaklarımı sakallarında gezdirdim. Dudaklarımı dudaklarına bastırarak birkaç dakika öptükten sonra Selin'in sesiyle geri çekildim...
-Annee...
-Annecim!
-Susadım...
-Hemen getiriyorum fındığım!
-----------------------------------
Gün boyu hazırlıklar için koşturduktan sonra doğum günü partisini nihayet sağ salim atlattık! Bir sürü çocuk, hediyeler, balonlar balonlar balonlar ... Selin büyüdükçe doğum günü partileri de aynı orantıda büyüyor. Doğum günü bildiğimiz sıradan bir doğum günü kutlamasıydı aslında! Müzik, pasta, hediyeler... Taki Selin'in mum üfledikten sonra "pastamı babamdan başka kimse yemesin" diye ağlama krizine kadar! Babasına o kadar düşkün ki, doğum günü pastasını bile başkasıyla paylaşmak istemiyor... Hal böyle olunca herkese gizli kapaklı pasta yedirdik! O an çok gıcık bir durumdu ama, böyle deftere dökünce gülmeden edemiyorum... Parti sonunda da elbisesini çıkarmadan öylece babasının kucağında uyuya kaldı.
-Şebnem, böyle mi yatırayım yatağına? Çıkartacak mısın üzerini?
-Aşkım çıkarmaya kalkarsak uyanır bence...
-Bence de! O zaman böyle yatırıyorum. Nasıl olsa gece yanımıza gelecek. O zaman çıkartırız üzerini. Hadi sen de üzerini değiştir de bizde yatalım. Yoruldun sende ...
-Tamam geliyorum.
Defteri tekrardan bırakarak, yavaş adımlarla Selim'i takip ettim. Selim, Selin'i usulca yatağına yatırdıktan sonra eğilerek başından öptüm.
-Uyandıracaksın Şebnem!
-Tamam ya sadece öptüm!
-Hadi ...
Üzerimi değiştirdikten sonra Selim'in yanına uzanarak başımı göğsüne yasladım.
-Şebnem...
-Hı?
-İyki dünyaya getirmişsin kızımı!
-Bence de...
-Seni hala çok seviyorum biliyorsun dimi?
Başımı kaldırıp, bal rengi gözlerine baktım.
-Biliyorum.
-Üstelik nasıl mümkün oluyor bilmiyorum ama her gün bir önceki günden daha fazla seviyorum...
-Gerçekten mi?
-Gerçekten.
Elimi kalbinin üzerinde gezdirdim. Boyun boşluğuna yerleştirdim yüzümü... Fısıldadım;
"Kızını sevdiğin kadar mı?"
Bedenimi sardığı kollarını daha fazla bastırarak cevap verdi; "Kızımı sevdiğim kadar..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Bir Şey ... (ŞebSel)
RomantizmDiziFilm.com sitesinde Kaçak Gelinler 29. bölüm sonrası olarak tarafımdan istek üzerine yazılan ŞebSel devam hikayesi, "Başka Bir Şey" adı altında yeniden ve Şebnem Gürsoy'un ağzından düzenlenmiş haliyle burada yayınlanacaktır. Umarım seversiniz :))...