- 5. bölüm -

2K 87 19
                                    

Daha fazla dinlemeyerek telefonu kapattım. Koşar adımlarla içeri girdim. Elim ayağım titriyordu ve iki kelimeyi bir araya getirip cümle kuramıyordum.

Şebnem: Selim kalk, kalk gidiyoruz hemen ...
Selim: Ne oldu Şebnem ?
Şermin: Ne oluyor Şebnem ? Nedir bu saygısızlık ?
Şebnem: Özür dilerim Şermin hanım ama size açıklama yapacak ne halim ne vaktim var! Selim gitmemiz gerek acele eder misin ?
Şermin: Selim hiçbir yere gitmiyor. Ailesiyle akşam yemeği yiyecek!
Şebnem: Selim!
Selim: Anne bi sakin olur musun ? Şebnem, sevgilim ne oldu bembeyaz kesildin. Bi anlatır mısın ne olduğunu ?


Ağlamaklı ses tonuyla Selim'in gözlerine baktım.
Şebnem: Almila yaralanmış, hastanedelermiş!
Selim: Ne ?
Şebnem: Selim götür beni ne olur ...
Şermin: Almila kim ?
Şebnem: Ya sen bizi daha oyalayacak mısın ? Arkadaşım yaralı diyorum, yaralı! Kardeşim o benim ... Bana ihtiyacı var !
Selim: Şebnem! Şebnem, tamam ... Tamam, sakin ol ... Bağırma! Gel gidelim biz ...
Harun: Şermin ... Allah aşkına ya!

Şermin hanım arabaya binene kadar gidişimizi izledi. Elimin tersiyle göz yaşlarımı silerken, Selim elimi tuttu. Tek koluyla beni kendine çekip göğsüne bastırdı.

-Gidelim lütfen.

-Tamam, gidiyoruz .. Ağlama artık.



( Hastane )
Şebnem: Nerde ? Almila nerde ? Can, Almila nasıl ? O iyi di mi?
Can: Sakin ol, gel otur şöyle ...
Selim: Ne olmuş ? Özgür nerde ?
Can: Özgür'e sakinleştirici yaptılar, uyuyo yan odada.
Selim: Olay nasıl olmuş olay ?
Can: Bi kaç kendini bilmez girmiş cafeye, saatlerce oturmuşlar. Almila'ya ileri geri konuşmuşlar , hesap ödememişler falan! Özgür'de bunlara dalıyor. Almila da ayırayım derken, adam bıçağı Almila'ya geçirmiş.

Donup kalmıştım. Göz bebeklerimin büyüdüğünü, göz yaşlarımın yavaşça yanaklarımdan süzüldüğünü ve dudaklarımın titrediğini gören Selim , Can'ı dürttü.


Selim: Can !
Can: Ama bacağına denk gelmiş yani! Çok hayati tehlikesi yok merak etmeyin. Kan aranıyor, gidip hemşirelerle konuşalım hadi!
Şebnem: Konuşalım hadi, nerde ? Nerde hemşire Can ?
Can: Sakin ol, Şebnem sakin ... Heh bak şurda hemşire hanım. Melek hanım ... Melek'ti diymi ?
Melek: Evet buyrun ...
Can: Size bahsettiğim arkadaşlar geldi, bide onlara bakabilir miyiz kanları uyuyor mu ?
Melek: Tamam, buyrun şöyle şu taraftan ...


----

Selim koluma girmişti. Kan verdiğim kolumu pamukla bastırırken, yüzümü buruşturdum. Yavaş adımlarla bekleme odasındaki sandalyelere oturduk.

Can: Çıktınız mı ? Ne çabuk ...
Selim: Şebnem'e az uzan dedim ama dinlemedi. Burada bekleyecekmiş.
Can: Ben konuştum hemşire hanımla, yeteri kadar kan karşılanmış. Durumu iyiymiş Almila'nın. Biraz sonra normal odaya alcaklar !
Şebnem: Çok şükür !
Selim: Can, Özgür nasıl sen onun yanına git istersen biz buradayız. Almila'yı bekleriz.
Can: Tamam ... Ben Özgür'e bakıp geliyorum.

Can uzaklaşırken, Selim omzuma elini atarak kendisine çekti, ve beni koluna doğru yatırdı.

Selim: Gel şöyle bakayım prenses ... Yeni kan verdin, uzanman gerek.
Şebnem: İyiyim ben, çok bi şey almadılar zaten.

Yanağıma öpücük kondurdu.
Selim: Geçti bak, bi şey yok ... Almila iyi. Rahatladın dimi ?
Şebnem: Yani .. Ama bide görsem daha çok rahatlıcam.

Melek: Şebnem hanım ? Nasılsınız ?
Şebnem: İyiyim , iyiyim ...

Toparlanıp üzerimi düzelttim. Selim'i göstererek ;

"Erkek arkadaşım sadece durumu abartıyor !" dedim burun kıvırarak.


Selim: Başı dönüyor, uzanması gerektiğini söylüyorum ama beni dinlemiyor.
Melek: Kan vermeler sonrası bedenin dinlemesi gerek, Selim bey doğru söylüyor. Ayrıca da çok şanslısınız , sizi düşünüyor.

Başka Bir Şey ... (ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin