-9- "Sanki, avcı avını tuzağına hapsetmiş gibi"

49 3 0
                                    

Düzenlenmiştir!

İyi okumalar :D

Bölüm sonu görüşürük kızlar!

≈√≈√≈√≈√≈√≈√≈√


Hayır, yani bar'a gideceğimize cafe'ye gitsek ne olurdu? Ha ne olurdu!? Yok, illa bar'a gidilecek. İlla, erkeklerin dedikleri olacak! Bar'ın önüne geldiğimiz de, Karanlık Bar ismi dikkatimi çekmişti. Kapının kenarınların da izbandut gibi dikilen takım elbiseli adamlar, bizi gördüler.

Kapıdan, içeri gireceğimiz sırada Utku, başıyla selam verip izbandut adamlarda başıyla selamını karşıladılar. Utku, her zaman buraya mı geliyormuş? Baksanıza, adamlar başıyla selam verdiklerine göre tanıyorlar. Hep, beraber içeri girdik. Sigara, alkol kokusu burnuma dolarken yüzümü buruşturdum. Yüksek seste, müzik kulağımın zarına sıçtı valla.

Benim, burada ne işim var Allah aşkına? Boranın kulağına duyabileceği şekilde, "Beni de buraya getirdiniz ya pes!" diye söylendim. Tabiî, Bora omuz silkmekle yetindi. O omzunu kıracağım ben az kaldı!

Boş masa var mı diye etrafa bakınırken Utku, önde olduğu için eliyle onu takip etmemiz için işaret yaptı. Baş çavuşun beygiri osuruyor sanki. Havalı, havalı emir verişe bak!

Masaya oturana kadar etrafımı izlerken, dans eden insanları itekleye itekleye yürümeye başladık. Yohamına, o elbise ne lan? Hiç, giymiyeydin daha iyiydi. Töbe Ya Rab'bim. Hele, nasıl kıvırtıyor. Elbisenin alt kısmı göğüslerine kadar çıkarsa şaşırmam.

Utku'nun, kendini beğenmiş, huyundan ne zaman vazgeçecek acaba? Kapının tam karşısında, duvara dayalı deri L koltuğa oturduk. İnsan bir nar çiçegine benzer koltuklar alır. Kıçımı, deri koltuğa koyduğumda ayaklarım isyan etti resmen. Tamam, Utku'nun arabasıyla gelmiş olabiliriz ama ayağımda on santimlik ayakkabı var. Ben, Bora ve Samet'in ortasına oturdum. Buket ise Serkan ve Utku'nun ortasına oturdu. Kızlara bakarlarsa ağzının ortalarına bir tane çakarız en azından.

"Ne içiyorsunuz?" diyen Utku'ya bakışlarımız ona odaklandı. Erkekler, bira derken, Buket'le ikimiz kola istemiştik. Birayla falan işim olmaz benim.(Tabiî, tabiî görürüz!)Alkol içtikleri hâlde işkembeleri şişmiyor ama işkembe yerine baklava oluyor. Hayret, doğrusu.

Utku, ayaklanıp, barmenin yanına giderken, ben sıkıntıdan -yine- etrafı izledim. Bizim, masanın çarprazında ki masa dikkatimi çekmişti üç erkek, iki kız gülüşürlerken, bir tane oğlan etraf'a bakışlarını gezdirirken, benimle göz göze geldi. Dudağının, sağ kenarı kıvrılıp, elinde ki birayı havaya kaldırıp göz kırptı. Şarhoş olduğu buradan bile belli oluyor.

Ya da bana öyle geldi bilmiyorum. Aramızda ki mesafeye göre inceleme fırsatım olmuştu. Siyah saçlı, biçimli yüzü ve elmacık kemikleri buradan bile belli oluyor. Buradan gözlerini ayırt edebildiğim kadarıyla yeşildi. Üstü, loş ışıkta belli olmuyor ki. Her, kızın beğeneceği bir tipi var. Ama, yüzü sertti.

Daha fazla, bakmaktan utanıp bakışlarımı ondan ayırdım. Ama, bakışlarını yüzümün her bir köşesinde olduğunu hissedebiliyordum. Ben, arkadaşlarıma kızlara bakmak bile yok derken ben neden baktım acaba?

Utku, içeceklerini masaya koyup yerine oturdu. Elimi, uzatıp masadan kolamı aldım. Sessizce oturmaktan sıkılmaya başladım. Bora'ya dönüp,

"Böyle, sus pus oturacak mıyız? Bir şeyler yapalım?" dedim.

"O zaman -elini uzatıp- kalk dans edelim." kim ben mi dans edeceğim? Ben, ne anlarım danstan yav? Hem, bu durum benim garibime gitmişti. Kızlar, erkekleri -ısrarla- dans'a kaldırırken, benim arkadaşlarım da kızları -ısrarla- kaldırıyor. Bora, ısrarla gözlerime bakmaya devam etti.

TATLI İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin