-17- "Benimle geleceksin."

34 1 0
                                    

Ben geldim

Nasılsınız?

İyi okumalar! :3

*****
Uyuyamıyordum. Gözlerimi ne zaman kapatsam babamın gözlerimin önünde dünyaya gözlerini kapatması geliyordu. Yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyordum. Senden uzakta hep birşeyler eksik baba.

Babamın bedeni o toprakta rahat değilken uyuyamam. Uyuyamazdım. Yatakta doğruldum. Bağdaş kurup, dudaklarımın arasından sıkıntılı bir nefes verdim. Gözüm abime kaydığın da sırtı bana dönüktü.

Abimin yapılı vücuduna baktığımda omuzları sarsıldığını gördüm. Ne yani? Abim sessizce ağlıyor mu?

Elimi omzuna koydum. Sessizce burnunu çekti ama duymuştum. "Abi?" sessizce fısıldadım. Benim gibi yatakta doğrulup, bağdaş kurdu. Odayı sadece pencereden vuran ay ışığı aydınlatıyordu. O ay ışık sayesinde abimin yüzünüde görüyordum.

İkimizde babamın giysi dolabına bakıyorduk. Odada sessizlik vardı. Kalbimde ki ağırlık gitmiyordu. Kaç kere nefes alıp vermeme rağmen o ağırlık gitmek bilmiyordu.

Abimin ne düşündüğünü, neden uyumadığını ve niye ağladığını biliyordum. "Abi babam o toprakta rahat uyuyor mudur?"

Başını giysi dolabından çevirip, benim yüzüme baktı. "Bilmiyorum güzelim." dedi.

"Babam orada uyurken ben burada uyuyamadım."

"Bende uyuyamadım, Bahar." babamın Bahar gözlüm demesini çok özledim. Ona sarılmayı, kokusunu içime çekmeyi özledim ama şimdi babamın kokusunu, sarılmayı benim yerime toprak sarılıyor babama.

"Babama mevlid okutalım mı abi?" en azından rahat etsin babam.

"Okutalım." abim bir süre yüzümü inceledi. Sonra ayağa kalktı. Bende kaşlarımı çatıp, abime baktım. "Nereye gidiyorsun, abi?"

"Odama gidip geleceğim."

"Tamam." dedim.

Ayağa kalkıp, pencerenin önünde ki tekli koltuğa oturdum. Elimle perdeyi açtım. Başımı gökyüzüne tek tük olan yıldızlara baktım. Ölüm'den nefret ediyorum. Şu kapıya baktığım da babam gelecekmiş gibi hissediyorum. Elimde olsa kalkar babamın mezarını kazıp, onu o kara topraktan kaldırırdım.

Ben babamı bulunca böyle hayal kurmamıştım ki. Ben babamla baba-kız değilde arkadaş gibi bir ömür yaşamak istiyordum. Ne zaman şu odaya baksam, babamı görüyorum. Onu çok özledim.

Babam hayatta olmasa da kalbimde yaşayacak. Bana kimse sen gibi sarılmadı baba. Şu kapıdan Bahar gözlüm diyerek girsene.

Odanın kapısı açılınca bakışlarımı abime çevirdim. Gözlerim elinde ki poşetlere kaydı. Yavaşça karşımda ki tekli koltuğa oturdu.

"Elindekiler ne?"

"Senin bebeklik kıyafetlerin, ultrasyon resimlerin, babamla senin bebeklik resimlerin var."

Ultrasyon resimleri mi? Babam yıllarca benimle ilgili şeyleri saklamış mı? Dolan gözlerimle abime baktım. Gözlerimi kırpmadan gözlerinin içine baktım. Üzgündü. Dokunsam ağlayacak gibiydi.

Elindeki poşetin ağzını açıp, eliyle bir tane vesikalık resim çıkardı. Abim resmi bana uzattı. Titreyen ellerimle resmi aldım elinden. Bakışlarımı resme indirdiğim de, buğulu görüyordum. Gözlerimi kırptığımda göz yaşlarım aktı.

Şimdi daha net görüyordum resmi. Bu ben ve babamın resmiydi. O zaman ne kadar gençmiş. Yakışıklıymış ama. Yüzümde acı dolu bir tebessüm oluştu. Ben o zaman babamın kollarının arasındaymışım. Ne kadar küçükmüşüm. Babam bana gülümseyerek bakıyordu. Bende babama bakıyordum.

TATLI İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin