-10- "İpi kopmuş uçurtma gibisin, götün başın ayrı oynuyor"

190 3 0
                                    

Düzenlenmiştir!

Merhabalar :))

--------

Sabah, uyanıp yorganı üstümden yere atarak kalkacağım sırada, elbisemin yerine geceliğim olduğunu farkettim. Kim, değiştirdi ulan üstümü? Buket, değiştirdi galiba. Sağ tarafıma baktığım da Buket'in uyuduğunu gördüm. Lan, bugün Cuma okul var ve biz hâla uyuyoruz! Ve Buket beni uyandırmadı. Aceleyle ayağa kalktım. Buket'in yanına gidip,

"Kalk, Buket. Derse geç kalıcağız." bana, götünü dönüp uyumaya devam etti.

"Kalksana kızım!" diye bağırdım. Yine, uyumaya devam etti. Sen, şimdi görürsün! Odada ki avizeyi sallayıp, Buket'in, yüzünün tarafına gidip yatağını ellerimle sallamaya başladım. Oda, gözlerini korkudan hışımla açıp,

"Deprem oluyor. İmdaaat!" diye bağırıp dışarı çıktı. Bende, gülmekten altıma işeyeceğim şimdi. Yurt, benim böğürmemle çalkalanıyor. Korkudan, bir gidişi vardı görmeliydiniz. Buket, benim kahkahamı duymuş olmalı ki eli belin de, sinirle benim üstüme yürümeye başladı.

"Ne yapıyorsun lan? Korkudan, ödüm bokuma karıştı" dedi. Napıyım, ben onu iki kere uyandırmaya çalıştım.

"Sus kız. Kaç kere uyandırmaya çalıştım. Uyanmayınca da şaka yaptım."

"Eşek şakası lan bu! Dua et bugün Cuma mübarek gün, ağzımı bozup küfür etmeyeceğim. Şimdi, hazırlan dışarıda kahvaltı yapalım." bugün okul yok mu lan?

"Bugün, okul var Buket. Ne dışarısı?"

"Devamsızlığımız, hiç yok. Bir kere de devamsızlık yapsak ne olacak? Bize, karışan aile bile yok. Hadi oyalanma hazırlan." aslında haklı, ne aile vardı başımız da, ne de devamsızlık vardı.

Dolabımın kapaklarını açıp şöyle bir göz attım, acaba ne giysem? Heh, buldum. Toprak renginde dar pantolon, üstüne krem rengi sıfır kollu, ceket olarak pantolonun aynı renginde ve toprak renginde ayakkabı.

Üstümü giyip, saçımı salık bıraktım. Makyaj olarakta, eyeliner. Ayağa kalkıp Buket'in giyinmesini bekledim. Şimdi, onun ne giydiğini anlatmaktan üşendim. Hazırlanıp, odadan çıktık.

Buket, beni dürtünce ona baktım.

"Kız, biz ne güzel olmuşuz böyle." dedi gülerek.

"Ya hemde çok güzel olduk. Podyumada çıkarız şimdi" dedim gülerek. Burun kıvırıp bana baktı. Taksiye bindik. Şoför, bize dönüp,

"Nereye gideceğiz abla."

"Sensin abla." diye çemkirdim.

"Af buyur bacım?" Heh, bu sefer de bacı olduk iyi mi? Yakında, teyze de olursak tamamdır bu iş.

"Hay, senin bacına." diye homurdandı Buket. Şoför, sabırsızlıkla dikiz aynasından adres vermemizi beklemeye başladı.

"............. Adrese sür" diye adresi verdim. Şoför, verdiğimiz adrese giderken, bizde sessizce dışarı izlemeye başladık. Sessizliği bozan taksicinin telefonuydu. Telefonu, açıp konuşmaya başladı.

Dışarıyı izlerken, sanki onu dinlemiyormuş gibi davrandım. Bir elinde telefon, diğer elinde direksiyon kaza yapmazsak iyi. Sonunda, kazasız belasız Mavi Kafe'ye geldik. Evet, Mavi kafe, Buketle geldiğimiz yer. Sandalyeler mavi, masalar mavi örtüler beyaz, duvarlar kafenin adı yazılı küçük ve tane ile yazılan ama duvarlar beyaz. Bu, kafe ferah ve her yer cıvıl cıvıldı.

Cam kenarında ki masaya oturduk. Genç bir garson yanımıza gelip, "Hoşgeldiniz hanımlar. Ne alırdınız? Dedi tebessüm ederek. Arada, bir bu kafeye geldiğimiz için garson bizi tanıması normal.

TATLI İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin